BÖLÜM 5:
ESKİ OLAYLARIN TARİHLENMESİNDE MATEMATİKSEL İSTATİSTİK YÖNTEMLERİ
3. FREKANSLARIN SÖNÜM İLKESİ. TARİHÎ METİNLERİN ZAMANSAL SIRALANMASI YÖNTEMİ
Frekansların sönüm ilkesi ve üzerine dayalı yöntem yazar tarafından [884], [886], [888], [1129], [891], [895], [898], [901], [1130]’da geliştirilip sunulmuştur.
Bu yöntem bir metnin ayrı parçalarının kronoloji açısından doğru olan sırasını, analiz temelinde içerisinde bulunan çiftleri, mesela metinde sözü geçen birtakım özel isimleri bulmayı mümkün kılıyor. Yukarıdaki yöntemlerde olduğu gibi, metinlerin nicel veya sayısal niteliklerine dayalı ve çok anlamlı ve gayet bulanık olabilen metnin anlamsal içeriğininin analizini gerektirmeyen bir tarihleme yöntemi geliştirmeyi amaçlıyoruz.
Şayet metinde “meşhur”, önceden bildiğimiz, tarihlenmiş diğer vakayinamelerde betimlenmiş kişilerin adları geçiyor ise, metinde tasvir edilmiş olayların tarihlenmesi mümkündür. Ancak bu tarz bir özdeşleştirme hemen olmuyor ise ve üstelik çok sayıda önceden bilinmeyen kişinin bulunduğu birkaç kuşağa dair olaylar betimlenmiş ise, önceden bilinen kişilerle bilinmeyen kişileri özdeşleştirmek daha zor oluyor. Metnin bir kuşağın olaylarını anlatan parçasını kısaca “kuşak bölüm” olarak adlandıralım.
Bir “kuşağın” ortalama uzunluğunun, günümüze ulaşan vakayinamelerde kaydedilmiş gerçek hükümdarların ortalama iktidar süresine eşit olduğunu düşüneceğiz. Hükümdarların bu ortalama iktidar süresi bu kitabın yazarı tarafından J. Blair’in kronolojik tabloları [76] incelenirken çıkarılmıştır. Bu süre 17,1 yıla eşit çıkmıştır [884].
Gerçek tarihî metinler araştırılırken, “kuşak bölümlerin” saptanmasında bazen güçlüklerle karşılaşılıyor. Böyle durumlarda metnin art arda gelen parçalara yaklaşık bölünmesi ile yetindik. Diyelim ki, X vakayinamesi, en az birkaç kuşağın değiştiği pek büyük bir zaman aralığı (A,B) içerisindeki olayları anlatıyor olsun. Yine diyelim ki, X vakayinamesi X(T) “kuşak bölümler”ine bölünmüş olsun; burada T, X(T) parçasında betimlenmiş kuşağın, metinde kaydedilmiş “bölümlerin” numaralanmasına göre sıra numarasıdır.
Soru şudur: Bu “kuşak bölümler” vakayinamede doğru mu numaralanıp sıralanmış? Ya da eğer bu numaralama kaybolmuşsa ya da yanlış ise, doğrusu nasıl bulunabilir? Başka bir deyişle, bu “bölümlerin” zamanda birbirine göre doğru sırası ne olabilir? Gerçek metinlerin ezici çoğunluğunda şu kural-“formül” işlemektedir: Tam isim = kişi. Bu şu demektir:
Farz edelim ki, vakanüvisin tasvir ettiği zaman aralığı yeterince büyük olsun, örneğin onlarca hatta yüzlerce sene. Öyleyse, –geniş tarihî metinler üzerinde yaptığımız analizin sonuçlarına göre– vakaların ezici çoğunluğunda FARKLI KİŞİLERİN TAM İSİMLERİ aynı metinde FARKLIDIR. Tam isim birkaç kelimeden ibaret olabilir, örneğin Charles the Bald.
Bir başka ifadeyle, AYNI TAM İSİMLİ FARKLI KİŞİLERİN SAYISI, TÜM KİŞİLERİN SAYISINA KIYASLA CÜZİDİR. Bu, Roma, Yunanistan, Almanya, İtalya, Rusya, İngiltere’yi vs. anlatan, incelediğimiz yüzlerce tarihî metin için geçerlidir. Bunda şaşırtıcı bir şey yok. Gerçekte ise vakanüvis karışıklıktan kaçınmak amacıyla, farklı kişilerin ayırt edilmesi ile ilgileniyor. Bunu başarmak için en basit yol farklı kişilere farklı isim vermektir. Bu basit psikolojik durum hesaplamalarla doğrulanıyor.
Şimdi de “kuşak bölümlerin” kronolojik olarak doğru sırasını betimleyen FREKANSLARIN SÖNÜM İLKESİNİ formüle edelim.
Yanlış olmayan numaralama söz konusu olduğunda, vakanüvis BİR KUŞAĞIN TASVİRİNDEN DİĞERİNE GEÇERKEN KİŞİLERİ DE DEĞİŞTİRİYOR. Yani Q numaralı kuşaktan önceki kuşakları tasvir ederken bu kuşakların kişilerinden bahsetmiyor, çünkü bunlar daha doğmamış. Sonra, vakanüvis Q kuşağını tasvir ederken, tam burada en çok bu kuşağın kişilerinden bahsediyor, çünkü tasvir ettiği olaylar bunlara doğrudan bağlıdır. Sonuçta, vakanüvis sonraki kuşakları tasvir etmeye geçerken önceki kişilerden daha az bahseder oluyor, çünkü kişileri eskilerin yerini alan yeni olayları betimliyor.
Bu aşamada vurgulanması gereken şudur ki, biz farklı isimleri değil, Q numaralı kuşakta adı geçen bütün isimlerin toplamını kastediyoruz.
Kısaca modelimiz şudur. HER KUŞAK YENİ KİŞİLER DOĞURUYOR. KUŞAKLAR DEĞİŞTİKÇE KİŞİLER DE DEĞİŞİYOR.
Bu ilke görünürde sade olmasına rağmen, tarihleme yöntemi geliştirilirken yararlı olduğu görülmüştür. Frekansların sönüm ilkesinin eşdeğerli yeniden formülasyonu var. Kişiler, tam isimleri vasıtasıyla hemen hemen şüphesiz saptandığı için (isim = kişi), biz metnin tam isimlerinin bütün hazinesini araştıracağız. “Tam” terimini aklımızda tutacağız ama normalde kullanmayacağız. Üstelik tarihî isimlerin ezici çoğunluğunun “basit”, yani bir kelimeden ibaret olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle, geniş isim deposuna sahip büyük tarihî metinler incelenirken, seyrek tam isimlerden bunları oluşturan ayrı isimler çıkarılarak, yalnız “tuğla-basit isimler” ele alınabilir.
Metnin Q numaralı “kuşak bölümünde” ilk kez çıkan bir sıra ismi ele alalım. Kolaylık sağlamak amacıyla, bu isimleri Q isimleri olarak, bunlara uygun kişileri ise Q kişileri olarak adlandıralım. Bütün bu isimlerin katlılığıyla bu “bölümde” anılmasının miktarını K(Q,Q) olarak işaretleyelim. Sonra aynı isimlerin T “bölümünde” kaç kere anıldığını sayalım. Elde ettiğimiz sayıyı K(Q,T) olarak işaretleyelim. Bunun yanında aynı isim birkaç kere, yani katlılıkla tekrarlanıyorsa, bütün bu tekrarlamalar sayılıyor. Yatayına “bölümlerin” numaralarını, düşeyine de Q numarası kaydedilmiş olan ve T sayısı değişen K(Q,T) sayılarını yerleştirdiğimiz grafiği kuralım. Her Q için farklı bir grafik elde ediyoruz. Bu durumda, frekansların sönüm ilkesi şöyle formüle ediliyor.
“Kuşak bölümlerin” numaralaması doğru olduğunda her K(Q,T) grafiği şöyle görünmelidir. GRAFİK, Q NOKTASININ SOLUNDA SIFIRA EŞİTTİR, Q NOKTASINDA GRAFİĞİN MUTLAK MAKSİMUMU BULUNMAKTADIR, SONRA GRAFİK GİTTİKÇE DÜŞMEKTE, AZ ÇOK MONOTON ŞEKİLDE SÖNMEKTEDİR, res.5.24.
Res.5.24’teki grafiği ideal olarak adlandıracağız. Sunulan ilke deneysel olarak denetlenmelidir. Doğru ise ve vakayinamedeki “bölümler” kronoloji açısından hatasız sıralanmış ise, o zaman bütün deneysel grafikler ideale yakın olmalıdır. Geçirilen deneysel denetleme frekansların sönüm ilkesini tümüyle ispatlamıştır [904], [908]. Bazı tipik örnekleri verelim.
4. YÖNTEMİN BAZI SOMUT TARİHÎ METİNLERE UYGULANMASI
ÖRNEK 1. Titus Livius, “Roma Tarihi”, M., 1887-1889, cc.1-6. “Tarih”in M.Ö. 750-500 ve M.Ö. 510-293 senelerini anlatan parçaları için bütün K(Q,T) grafikleri idealine hemen hemen özdeş çıkmıştır. Yani, Titus Livius’un tasvirinde belli bir kuşakta ilk kez ortaya çıkan isimlerin ezici çoğunluğu Titus Livius tarafından tam da bu kuşak betimlenirken en sık şekilde anılıyor, daha sonra da gittikçe unutulup kayboluyor. Demek ki, frekansların sönüm ilkesi doğrulanmıştır ve Titus Livius’un “Tarihi”nin kaydedilen parçaları içerisindeki “kuşak bölümlerin” izafi sırası kronoloji açısından büyük ihtimalle doğrudur. Ve tersine, Titus Livius’un metninin kaydedilen iki parçası birbiriyle kıyaslanırken, frekansların sönüm ilkesinin burada çalışmadığı ortaya çıkıyor. Bu da, Titus Livius’un “Tarih”i içerisinde tekrarlamalar, çiftler bulunduğu anlamına gelebilir.
ÖRNEK 2. Liber Pontificalis, bkz. [196], T. Mommsen, Gestorum Pontificum Romanorum Yayınevi, 1898. Bu, meşhur “(Roma) Papalar (pontifikler) Kitabı”dır. Bu metin kümesinden 1) M.S. 300-560, 2) M.S. 560-900, 3) M.S. 900-1250, 4) M.S. 1250-1500 senelerini anlatan parçaları ayıralım.
Kaydedilen metin 1-4 için bütün K(Q,T) frekans grafiklerinin hemen hemen ideal olana uyarlı olduğu anlaşılıyor. Frekansların sönüm ilkesi ve sayılan her tarihî parçanın içerisindeki “bölümlerin” izafi sırası bunu ispatlıyor.
Yürütülen deneyin sonuçlarından birisini vurgulayalım. Büyük zaman aralıklarında, meğer “ESKİ İSİMLER MODA” DEĞİLMİŞ. Bu kendiliğinden ortada olmaktan pek uzaktır. Elbette bazı eski isimler bugün de kullanılmaktadır, örneğin Peter, Maria vs. Ama keşfettiğimiz gibi, ya bu isimler tam değil ya da bu “ölmüş eski” isimlerin oranı “ölmekte” olan isimlerin genel oranına göre çok küçüktür. Seyrek “ölmüş” isimlerin var olması, deneysel K(Q,T) grafiklerinin soldan sağa hareket ettikçe sıfıra değil sıfır olmayan bir sabite kadar düşmesi demektir.
ÖRNEK 3. Bizans tarihinin M.S. 976-1341 senelerini anlatan X metni olarak şu orijinal kaynakları aldık:
1) Mikhail Psell, “Kronografi”, Moskova, 1987. 976-1075 senelerini anlatıyor.
2) Anna Komnena, “Hükümdar Aleksey Komnenus’un Faaliyeti Hakkında Kısaltmış Menkıbe”, (1081-1118 seneleri), St. Petersburg, 1859.
3) John Kinnam, “John ve Manuel Comnenus’un Hükümdarlıklarının Kısa Tanıtımı”, (1118-1180 seneleri), St. Petersburg, 1859.
4) Niketas Aconiatus, c.1, “John Comnenus’un Hükümdarlığından Başlayan Tarih”, (1118-1185 seneleri), St. Petersburg, 1860.
5) Niketas Aconiatus, c.2, “John Comnenus’un Hükümdarlığından Başlayan Tarih”, (1186-1206 seneleri), St. Petersburg, 1862.
6) George Acropolite, “Vakayiname”, (1203-1261 seneleri), St. Petersburg, 1863.
7) George Pachymeres, “Michael ve Andronikos Palaeolojisi Hakkında Tarihçe”, (1255-1282 seneleri), St. Petersburg, 1862.
8) Nicephorus Gregoras, “Roma Tarihi”, (1204-1341), St. Petersburg, 1862.
Bütün bu metinleri araştırırken, içindeki bütün özel isimleri ayırıp bunların anılmasının frekans dağılımını hesapladık. Bu metin derlemeleri isimlerin onbinlerce kez anılmasını katlılıkla içerir. 976-1200 ve 1200-1341 seneleri için bütün K(Q,T) frekans grafiklerinin ideale hemen hemen özdeş olduğu anlaşılmıştır. Böylelikle frekansların sönüm ilkesi burada da işlemiştir. Öte yandan, kaydedilen her zaman aralığının içerisindeki kronolojik sıranın doğru olduğu görülmüştür.
ÖRNEK 4. F. Gregorovius, “Orta Çağ Roma Şehrinin Tarihi”, St. Petersburg, cc.1-6, 1902-1912. Bu metinden 1) M.S. 300-560, 2) M.S. 560-900, 3) M.S. 900-1250, 4) M.S. 1250- 1500 senelerini anlatan parçalar ayrıldı.
Her parça “kuşak bölümler”e bölünmüştur. Bütün özel isimleri ayırıp bunların anılmasının frekanslarını takip ettik. İsimlerin anılmasının toplu miktarı binler ile ölçülmektedir. Frekansların sönüm ilkesinin doğru olduğu ve metin 1-4’teki “bölümlerin” sıralamasının kronolojik olarak doğru çıktığı anlaşılmıştır.
Kohlrausch’ın “Almanya’nın Tarihi” monografisi için (Moskova, cc.1-2, 1860; 1) M.S.600-1000, 2) M.S.1000-1273, 3) M.S. 1273-1700 senelerini anlatan parçaları ayrıldı) benzer sonuç elde edilmiştir.
5. OLAYLARIN TARİHLENME YÖNTEMİ
Toplamda onlarca büyük tarihî metni inceledik. Metinlerin XVI-XX. yüzyıllardaki olayları anlattığı bütün durumlarda frekansların sönüm ilkesi çalışıyor. “Kuşak bölümlerin”, sırası bozulmuş ya da bilinmeyen bir metinde ya da bir dizi metinde, kronoloji açısından doğru sıralanması için yöntemler bundan kaynaklanıyor. X vakayinamesinin “kuşak bölümlerinin” bütününü ele alıp “bölümleri” belli bir sırayla numarayalım. Her X(Q) “bölümü” için “bölümlerin” verilmiş numaraları ile K(Q,T) sayısını çıkaralım. Q ve T değişkenleri ile bütün K(Q,T) sayıları, doğal olarak, n’nin “bölümlerin” genel miktarı olduğu nXn boyutlu К{Т} kare matrisini oluşturuyor. İdeal teorik durumda К{Т} frekans matrisi res.5.25’te gösterildiği gibi görünüyor.
Res.5.25’te baş köşegenin altında sıfırlar bulunuyor, baş köşegenin üstündeki her satırda mutlak maksimum bulunuyor. Daha sonra, her grafik her satırda monoton şekilde düşüp sönüyor.
Matrisin sütunları için benzer sönüm görünümünün geçerli olduğu ortaya çıkıyor. Bu demektir ki, X(Q) “bölümünde” daha erken kökenli isimlerin kullanılmasının frekansı, bu isimleri doğuran T kuşağı Q kuşağından uzaklaştıkça “ortalama olarak” düşüyor. Frekansların sönüm hızını anlayabilmek için şu ortalanmış grafiği kullanmak uygundur:
Kortalama(T) = | K(Q,P) değerlerinin toplamı (P-Q=T ) ------------------------------------------------------- |
n-T |
Bu formülde toplama, P-Q farkı kaydedilmiş ve T’ye eşit olan bütün (Q,P) çiftleri ile yapılıyor. Bir başka ifadeyle, K{ortalama} grafiği K{T} matrisinin baş köşegenine paralel olan köşegenleri üzerinde ortalanması vasıtasıyla elde ediliyor. Frekans matrisinin “ortalanmış satırını” ya da “ortalanmış sütununu” gösteriyor. Burada T 0 ila n-1 arasında dalgalanıyor. Elbette deneysel grafikler teorik grafiklere uyarlı olmayabilir.
Şimdi vakayinamedeki “bölümlerin” numaraları değiştirilse, K(Q,T) sayıları da değişecek, çünkü “ilk kez gözüken isimlerin” yerleri pek zor değişiyor. Sonuç olarak, К{Т} frekans matrisi ve öğeleri değişiyor. Vakayinamenin “bölümlerinin” sırasını s yer değişikliği vasıtasıyla değiştirelim. Her ayrı durumda sТ’si s yer değişikliğine uygun yeni numaralama olan yeni К{sТ} frekans matrisini hesaplayacağız. Bütün ya da hemen hemen bütün grafiklerin görünümünün res.5.24’te göründüğü gibi görüneceği “bölümlerin” sırasını arayacağız. Bu durumda deneysel К{sТ} frekans matrisi res.5.25’te gösterilen teorik matrise en yakın olacak. Vakayinamenin “bölümlerinin” deneysel matrisin “ideal” matristen sapmasının en küçük olacağı sırası, kronolojik olarak doğru ve aranan olarak kabul edilmelidir.
Bizim yöntemimiz olayları tarihlemeyi de mümkün kılıyor. Diyelim ki, bir tarihî Y metni var, onun hakkında bilinen tek şey, sırası X vakayinamesinde kronolojik olarak doğru olan “kuşak bölümler”e bölünmüş X metninde betimlenmiş (A,B) döneminden bazı olayları anlattığıdır. Bizi ilgilendiren Y metninde tam olarak hangi kuşağın anlatıldığı nasıl öğrenilebilir? Ayrıca, metinlerin epeyce belirsiz olan ve farklı yorumlar uyandırabilen anlamsal içeriğine bakmadan, yalnız nicel özelliklerini kullanmak istiyoruz.
Yanıt şudur. Y’yi yeni bir “bölüm” sayıp ona bir Q numarası vererek Y metnini X vakayinamesinin “bölümlerinin” bütününe katalım. Bundan sonra, elde edilen “vakayinamenin” bütün “bölümlerinin” optimal, kronolojik doğru sırasını bulalım. Bunu yaparken yeni Y “bölümü” için de doğru bir yer bulacağız. En basit durumda, Y “bölümü” için K(Q,T) grafiği kurup diğer “bölümlere” göre Y “bölümünün” yerini değiştirip bu grafiğin ideal olana çok yakın olmasını sağlayabiliriz. Y’nin diğer “bölümler” arasında tutacağı yeri aradığımıza en yakın olarak kabul etmek gerekir. Böylelikle Y’de betimlenmiş olan olayları tarihliyoruz. Yöntem, bütün isimler değil, yalnız bir ya da birkaç isim, örneğin herhangi bir “meşhur isim” ele alındığında da uygulanabilir. Ama bu durumda ek araştırma gerekir, çünkü kullanılan isimlerin miktarının azalması sonuçları değişken hale getiriyor.
Bu yöntem, tarihi bilinen, çok sayıda isim içeren büyük tarihî metinler üzerinde denetlenmiştir. Bütün durumlarda yöntemin etkinliği doğrulanmıştır.
Bu yöntem yukarıdaki yöntemin bir ölçüde münferit bir örneğidir, ama tarihleme için çok önemli olduğundan suretlerin tespiti yöntemine ayrı bir bölüm ayırdık. Bu yöntem A.T. Fomenko tarafından [884], [886], [888], [1129], [891], [895], [898], [901], [1130]’da sunulmuştur.
Diyelim ki, (A,B) zaman aralığı X(T) “kuşak bölümler”ine parçalanmış X vakayinamesinde betimlenmiş olsun. Ayrıca, kronoloji açısından genellikle hatasız numaralanmış, ama arasında iki suret, yani aynı kuşağı anlatan, birbirinin aynısı olan, birbirini yansıtan iki “bölüm” bulunsun. X vakayinamesinde, aynı “bölüme” Q ve R numarasıyla tam olarak iki defa rastlanan bir hayli basit bir durumu ele alalım. Diyelim ki, Q, R’den azdır. Yöntemimiz bu suretleri bulup özdeşleştirmeyi mümkün kılıyor. Aslında, K(Q,T) ve K(R,T) frekans grafikleri res.5.26’da gösterildiği gibi görünüyor.
İlk grafik frekansların sönüm ilkesiyle açık bir biçimde uyumsuzdur. Bu yüzden, teorik, ideal grafiğe uygunluk sağlamak için X vakayinamesinin içerisindeki “bölümlerin” yerlerini değiştirmek lazım. K(R,T)’nin bütün sayıları sıfıra eşittir, çünkü X(R) “bölümünde” hiçbir “yeni isim” yok, bütün bunlar X(Q)’de ortaya çıkmıştı. Bu iki sureti yan yana bulundurduğumuzda ya da özdeşleştirdiğimizde res.5.24’teki ideal grafiğe en sıkı uygunluk sağlanacak.
Yani, eğer bir vakayinamenin genellikle doğru numaralanmış “bölümleri” arasında, grafikleri res.5.26’deki grafiğe aşağı yukarı benzeyen iki “bölüm” keşfedilmişse, bu iki “bölüm” büyük ihtimalle birbirinin suretidir. Yani yaklaşık aynı olayları anlattığı için özdeşleştirilmesi gerekir. Bütün anlatılanlar üç ve daha çok suretin bulunduğu durumlar için de geçerlidir.
Bu yöntem de deneysel malzemeler üzerinde denetlenmiştir. Örneklerden birisi olarak Machiavelli’nin detaylı yorumlarla donanmış “Floransa Tarihi” kitabını verelim, 1973, Leningrad. Açıktır ki, yorumlar Machiavelli’nin ana metnini tekrarlayan bir dizi “bölüm” sayılabilir. Ana metin “kuşak bölümler”e bölündüğü için “Tarihin” yorumunu da kapsayan К{Т} kare frekans matrisini kurmak mümkün olmuştur. Bu matris kalın eğik kesintilerin maksimumlarla dolmuş karelerden ibaret olduğu res.5.27’de yaklaşık olarak gösterildiği gibi görünüyor. Bu demektir ki, yöntemimiz bilinen suretleri başarıyla buluyor. Bu örnekte, Machiavelli’nin “Tarihinin” ana metninin yorumlarını.
7. KUTSAL KİTAP’IN İSTATİSTİKSEL ANALİZİ
7.1. Kutsal Kitap’ın 218 “Kuşak Bölüm”e Ayrılması
Aşağıdaki örnek Skaliger kronolojisinin analizi için büyük önem taşıyor. Kutsal Kitap’ta binlerce isim anılmaktadır. Biliniyor ki, Kutsal Kitap’ta iki dizi suret var. Yani I.
Samuel, II. Samuel, I. Krallar ve II. Krallar kitaplarında betimlenmiş her kuşak, daha sonra I. Tarihler ve II. Tarihler kitaplarında tekrar tasvir edilmişti. Bu monografinin yazarı Eski Ahit ve Yeni Ahit’i ayrı “kuşak bölümler”e ayırmıştır, aşağıya bakınız.
A.T. Fomenko’nun ayırdığı “kuşak bölümler” yuvarlak ayraç içine alınmıştır. Burada Kutsal Kitap’ın tam olarak hangi bölümlerinin “kuşak bölümü” oluşturduğu da gösterilmiştir. Atıflar için Kutsal Kitap’ın bölümlere ve ayetlere kanonik bölünmesi kullanılmıştır. Örneğin Kutsal Kitap’ın 1912 senesine ait olan sinot yayınına göre yapılan 1968 yayınına bakınız, Moskova, Moskova Patrikhanesi.
Önce YARATILIŞ kitabının bölünmesi geliyor:
(1) = bl.1-3 (Adem, Havva); (2)= 4:1-16 (Kabil ile Habil); (3) = 4:17 (Kabil karısıyla yattı...); (4) = 4:18 (Henok’tan İrat oldu...); (5) = 4:18 (Mehuael’den Metuşael oldu…); (6) = 4:18 (Metuşael’den Lemek oldu...); (7) = 4:19-24 (Lemek iki kadınla evlendi...); (8) = 4:25- 26 (Adem karısıyla {Havva ile} yine yattı...) + 5:1-6 (Adem soyunun öyküsü...); (9) = 5:7-11 (Enoş’un doğumundan sonra...); (10) = 5:12-14(Kenan 70 yaşındayken {170} ...); (11) = 5:15-17 (Mahalalel 65 yaşındayken {165}...); (12) = 5:18-20 (Yered 162 yaşındayken...); (13) = 5:21-27, (14) = 5:28-31; (15) = bl.5:32 + bl.6 + bl.7 + bl.8; (16) = bl.9; (17) = 10:1; (18) = 10:2; (19) = 10:3; (20) = 10:4; ....... ; (48) = 10:32; (49) = 11:1-9; (50)= 11:10-12; (51) = 11:13-14; (52) = 11:15-16; (53) = 11:17-19; (54) = 11:20-21; (55) = 11:17-19; (56) = 11:24- 25; (57) = 11:26-27; (58) = 11:28; (59) = 11:29-32; (60) = bl.12; (61) = bl.13; (62) = bl.14-24; (63) = 25:1-2; (64) = 25:3; (65) = 25:4; (66) = 25:5-10; (67) = 25:11-18; (68) = 25:19-26; (69) = 25:27-34; (70) = bl.26-33; (71) = bl.34-36; (72) = bl.37-38; (73) = bl.39-50.
Bu aşamada Yaratılış kitabı bitiyor.
(74) = Mısır’dan Çıkış Kitabı; (75) = Levililer Kitabı; (76) = Çölde Sayım Kitabı; (77) = Yasanın Tekrarı Kitabı; (78) = Yeşu Kitabı; (79) = Hakimler Kitabı, bl.1; (80) = Hakimler Kitabı, bl.2; ....... ; (96) = Hakimler Kitabı, bl.18; (97) = Hakimler Kitabı, bl.19-21; (98) = Rut Kitabı; (99) = Samuel’in birinci Kitabı, bl.1-15; (100) = Samuel’in Birinci Kitabı, bl.16-31; (101) = Samuel’in İkinci Kitabı; (102) = Birinci Kral Kitabı, bl.1-11; (103) = Birinci Krallar Kitabı, bl.12; (104) =Birinci Krallar Kitabı, bl.13; ....... ; (112) = Birinci Krallar Kitabı, bl.22; (113) = İkinci Krallar Kitabı, bl.1; (114) = İkinci Krallar Kitabı, bl.2; ....... ; (135) = İkinci Krallar Kitabı, bl.23; (136) = İkinci Krallar Kitabı, bl.24-25; (137) = Birinci Tarihler Kitabı, bl.1-10; (138) = Birinci Tarihler Kitabı, bl.11-29; (139) = İkinci Tarihler Kitabı, bl.1-9; (140) = İkinci Tarihler Kitabı, bl.10; ...... ; (166) = İkinci Tarihler Kitabı, bl.36; (167) = Ezra Kitabı; (168) = Nehemya Kitabı; (169) = Ester Kitabı; (170) = Eyüp Kitabı; (171) = Mezmurlar Kitabı; (172) = Süleyman’ın Özdeyişleri Kitabı; (173) = Vaiz Kitabı; (174) = Ezgiler Ezgisi; (175) = Yeşaya Kitabı; (176) = Yeremya Kitabı; (177) = Ağıtlar Kitabı; (178) = Hezekiel Kitabı; (179) = Daniel Kitabı; (180) = Hoşeya Kitabı; (181) = Yoel Kitabı; (182) = Amos Kitabı; (183) = Ovadya Kitabı; (184) = Yunus Kitabı; (185) = Mika Kitabı; (186) = Nahum Kitabı; (187) = Habakkuk Kitabı; (188) = Sefenya Kitabı; (189) = Hagay Kitabı; (190) = Zekeriya Kitabı; (191) = Malaki Kitabı.
Bu aşamada Eski Ahit bitiyor. Sonra Yeni Ahit başlıyor:
(192) = Matta İncili; (193) = Markos İncili; (194) = Luka İncili; (195) = Yuhanna İncili; (196) = Resullerin İşleri; (197) = Yakub’un mektubu; (198) = Petrus’un I. mektubu; (199) = Petrus’un II. mektubu; (200) = Yuhanna’nın birinci mektubu; (201) = Yuhanna’nın ikinci mektubu; (202) = Yuhanna’nın üçüncü mektubu; (203) = Yahuda’nın mektubu; (204) = Romalılara mektup; (205) = Korintlilere birinci mektup; (206) = Korintlilere ikinci mektup; (207) = Galatyalılara mektup; (208) = Efeslilere mektup; (209) = Filipililere mektup; (210) = Koloselilere mektup; (211) = Selaniklilere birinci mektup; (212) = Selaniklilere ikinci mektup; (213) = Timoteos’a birinci mektup; (214) = Timoteos’a ikinci mektup; (215) = Titus’a mektup; (216) = Filimon’a mektup; (217) = İbranilere mektup; (218) = Vahiy (Kehanet).
Böylelikle Eski Ahit 191 kuşak bölümden, Yeni Ahit ise 192-218 numaralı kuşak bölümlerden ibaret. Başlangıç için Eski Ahit’in sözde tarihî kitaplarını kapsayan ilk 170 kuşak bölümü ele alalım.
7.2. Frekansların Sönüm İlkesi Yardımıyla Kutsal Kitap’ta Önceden BilinenSuretlerin Keşfedilmesi
1974-1979 yıllarında V.P. Fomenko ve T.G. Fomenko isimlerin bütün anılmasının “kuşak bölümler” üzerinde net dağılışını ve bütün katlılığını dikkate alarak bu isimlerin Kutsal Kitap’taki tüm listesinin oluşturulması ile ilgili geniş bir çalışma yaptı. Bkz. Ek 3. Bu çalışma sonucunda, Kutsal Kitap’ta toplamda 2000 ismin anıldığı, katlılıklı anılmanın miktarı ise onlarca bini bulduğu ortaya çıktı. Bu da T numarasının kaydedilen “bölümlerden” geçtiği K(Q,T) frekans grafiklerini kurmayı mümkün kıldı.
Birinci ve İkinci Samuel ve Birinci ve İkinci Kral Kitaplarının “bölümleri” için kurulan grafiklerin res.5.26’daki grafik gibi göründüğü anlaşılmıştır. Yani, bu “bölümlerde” ilk kez ortaya çıkan isimler, daha sonra tekrar ve aynı miktarda Birinci ve İkinci Tarihler Kitaplarında “canlanıyor”. К{Т} matrisinin ilgili kısmı res.5.28’de gösterilmiştir. Sayfaların mutlak maksimumları ile dolan paralel köşegenler iki kalın çizgi ile kayıtlıdır.
Kutsal Kitap’ın isimlerinin kare frekans matrisi res.5.29’da daha detaylı gösterilmiştir. Büyük frekansların en özlü yoğunlaşmaları siyah noktaların birikmeleri ile belirtilmiştir. Bizim istatistik deneyimizde keşfedilen, hem daha önce bilinen hem de yeni suretler açıkça gözüküyor.
Böylelikle, yöntemimiz Kutsal Kitap’ta daha önce de suret olarak bilinen suretleri keşfedip özdeşleştirmiştir. Vurgulayalım ki, yöntemlerimiz metinlerin yalnız nicel, sayısal nitelikleriyle çalışmakta ve vakayinamelerin “anlamsal içeriğinin kavranmasını”
gerektirmemektedir. Bu, yeni yöntemlerin ayırdedici avantajıdır, çünkü bunlar eski metinlerin subjektif ve bu yüzden muğlak olan yorumlarına dayalı değildir.
Yukarıda anlatılan istatistiksel yöntemlerin uygulanması, yorumcuların birçok tarihî metin için bu metinlerin tekrarlayan parçalarının meydana çıkarılması ile ilgili geniş çalışmalar yapmış olmasından ötürü, bazen daha da basitleşiyor. “Tekrarlama” terimi ile yalnız bir ismin tekrarlanması değil, bir olayın tekrar tasviri kastedilebilir. Mesela Kutsal Kitap’ta aynı tasvirler, isimlerin listeleri, aynı dini formüller vs. defalarca tekrarlanıyor. Bütün bu Kutsal Kitap’taki tekrarlamalar çoktan keşfedilip sistemleştirilerek paralel yerler takımında toplanmıştır. Yani bazı ayetlerin yanında, Kutsal Kitap’ın hangi ayetlerinin Kutsal Kitap’ın aynı ya da diğer kitabında onların “tekrarlamaları”, yani onlara “paralel” olduğu belirtiliyor. Eğer tarihî X metni böyle ya da benzer bir takım ile donatılmışsa, tekrarlayan parçaları “tekrarlayan isimler” olarak kabul ederek suretlerin keşfedilmesi yöntemimizi uygulamak mümkündür.
ÖRNEK. Kutsal Kitap’ın, hem Eski Ahit hem de Yeni Ahit, bütün kitaplarını sırayla ele alalım. Yukarıda Kutsal Kitap’ın 218 “kuşak bölüm”e bölünmesi örnek verilmiştir. Onları Kutsal Kitap’ın sinot sırasıyla numaralandıralım. Biliniyor ki, Kutsal Kitap’ın “tekrarlamalar” takımı yaklaşık 20 bin tekrarlayan ayet içermektedir.
Her X(Q) “bölüm kuşağında” önceki X(T) “bölümlerinde” hiç tekrarlanmayan ayetlerin sayısını hesaplayalım. Yani X(Q)’da ilk kez ortaya çıkan ayetlerin sayısını. Bunu P(Q,Q) olarak işaretleyelim. Daha sonra bu ayetlerin sonraki X(T) “kuşak bölümlerinde” kaç kere tekrarlandığını sayalım. Elde ettiğimiz sayıları P(Q,T) olarak işaretleyelim. Böylece, 218
P(Q,T) frekans grafiği kurulmuştur. Bunların K(G,T) grafiğinden tek farkı isimlerin yerine ayetlerin ve isimlerin tekrarlamalarının yerine ayetlerin tekrarlamalarının alınmış olmasıdır.
Birbirinin ya da başka bir ayetin tekrarlaması olmayan ayetler burada “farklı isimler” olarak ele alınıyor. Bütün bu muazzam araştırma V.P. Fomenko tarafından yapılmıştır. Bkz. Ek 3.
Demek ki, “kuşak bölümlerin” kronoloji açısından doğru olan sırası bulunurken, suretler olmadığında P(Q,Q) ayet tekrarlama frekans grafiği yaklaşık olarak res.5.24’teki ideal şekilde yavaş yavaş sönmekte olan grafik gibi görünmelidir. İsimlerin kullanılması durumundaki gibi, tarif ettiği olayların sıralanması doğru ise, vakanüvis Q kuşağının olaylarından bahsederken önceki “kuşak bölümlerdeki” aynı olaylardan hiç söz etmiyor. Çünkü bu olaylar henüz gerçekleşmemiştir. Ve sonraki “kuşak bölümlerde” Q kuşağına ait olan olayları daha seyrek hatırlar oluyor. Yani kronoloji açısından “doğru” olan frekans grafiği Q noktasında mutlak maksimuma ulaşmalı, Q noktasının solunda sıfıra eşit olmalı ve Q noktasının sağında monoton şekilde düşüp sönmelidir.
Yaptığımız deneysel denetleme Kutsal Kitap’ın aşağıda sayılan bütün parçaları için frekansların sönüm ilkesini doğrulamıştır:
1) Yaratılış, bl.1-5,
2) Yaratılış, bl.6-10,
3) Yaratılış, bl.11,
4) Yaratılış, bl.12-38,
5) Yaratılış, bl.59-50, + Mısır’dan çıkış + Levililer + Çölde sayım + Yasanın Tekrarı + Yeşu + Hakimler kitapları, bl.1-18,
6) Hakimler kitabı, bl.19-21, + Rut kitabı + Samuel’in iki kitabı ve birinci Krallar kitabı + ikinci Krallar kitabı, bl.1-23,
7) iki Tarihler kitabı + Ezra + Nehemya.
Bütün P(Q,T) frekans grafiklerinin, 1-7’de kaydedilen her bir metin için res.5.24’teki yavaş yavaş sönmekte olan teorik grafik gibi göründüğü ortaya çıkıyor. Bu demektir ki, frekansların sönüm ilkesi bütün kaydedilen durumlarda doğrulanıyor ve bunun dışında 1-7 metinlerinin her birinde “kuşak bölümlerin” kronolojik sırası aşağı yukarı doğrudur. Üstelik bunların içinde hiçbir önemli suret yoktur.
Eğer bütün “kuşak bölümler” genellikle doğru numaralanmışsa, “ayetlerin tekrarlamalarının” P(Q,T) frekans grafiğini kurup arasında suretler bulmak mümkündür. Eğer X(Q) ve X(R) “bölümleri” birbirinin sureti ise, bunların P(Q,T) ve (R,T) frekans grafikleri res.5.26’daki gibi görünüyor. Bu yöntem de yukarıda kaydedilen örnek üzerinde deneysel olarak denetlenmiştir. Buna göre, Samuel’in iki kitabı ve iki Krallar kitabı, iki Tarihler kitabını tekrarlıyor.
Kutsal Kitap için P(Q,T) frekans grafiklerinin kurulması Samuel’in iki kitabının, iki Krallar kitabının, iki Tarihler kitabının K(Q,T) frekans grafikleri açısından da suret olan “bölümleri”nin suret olduğunu keşfetmiştir. Bu, iki yöntemin uygulamasının sonuçlarının tam uyumunu belirtir. Unutulmamalıdır ki, “paralel yerler" takımı “isimlerin tekrarlanması” takımına özdeş değildir, çünkü mesela Kutsal Kitap’ın hiçbir isim içermeyen birçok parçası ve ayeti “paralel” sayılır.
7.3. Kutsal Kitap’ta Keşfettiğimiz Yeni, Önceden Bilinmeyen Suretler. Bu Suretlerin Kutsal Kitap’ın İçerisindeki Dağılımının Genel Şeması
Şimdi, geliştirilen yöntemlerin XIII-XIV. yüzyıllardan önceki dönemlere ait sayılan “antikçağ” ve Orta Çağ kronolojik malzemelerinin üzerinde uygulanmasının sonuçlarının kısa anlatımına geçiyoruz. Bu aşamada, Skaliger tarihi çerçevesinde farklı sayılan ve bugün çok farklı devirlerle tarihlenmiş suretler beklenmedik şekilde keşfedilmiştir.
Mesela K(Q,T) ve P(Q,T) frekans grafikleri temelinde kurulan suret keşfetme yöntemini Kutsal Kitap’a uygulayalım. Yani Eski Ahit’in Yaratılış kitabından Ester kitabına kadar bütün kitaplarına. Elde edilmiş sonucu, içinde keşfettiğimiz suretlerin aynı sembol, aynı harf ile işaretlendiği şematik B satırı olarak gösterelim. Suretlerden anlaşılması gereken, yukarıda anlatılan frekansların tekrarlama ilkesinin tasvirinden çıktığı gibi, Kutsal Kitap’ın büyük ihtimalle aynı olaylardan söz eden parçalarıdır. Yani,
B satırı = Т К Т N Т К Т К Т N Т Т R Т S[а] P R
Bizim sonucumuz, Eski Ahit’in tarihî kısmının Т,К,N,P,R,S[а] olmak üzere birkaç parçadan ibaret olduğu anlamına gelir. Bu parçaların bazıları Kutsal Kitap’ta defalarca tekrarlanıp Kutsal Kitap’ın farklı yerlerine yerleştirilmişti, bu da zaten “uzun” Bsatırını oluşturuyor. Bir başka ifadeyle, Kutsal Kitap’taki Bvakayiname satırında kaydettiğimiz birçok parça büyük ihtimalle gerçekten aynı olayları anlatıyor.
Bu olgu Kutsal Kitap’ın farklı kitaplarının – Samuel’in iki kitabı, iki Krallar kitabı, iki Tarihler kitabı hariç olmak üzere - farklı olayları anlattığını savunan Skaliger kronolojisine aykırıdır. Şimdi de, Kutsal Kitap B vakayiname satırında kaydedilen sembollerin manasını açıklayalım. Herhangi bir sembol kullanarak Kutsal Kitap’ın ona uygun parçasını işaretliyoruz.
Yani, B satırı:
Т = Yaratılış, bl.1-3; К = Yaratılış, bl.4-5; Т = Yaratılış, bl.6-8;
N = Yaratılış, bl.9-10;
Т = Yaratılış, bl.11:1-9;
К = Yaratılış, bl.11:10-32;
Т = Yaratılış, bl.12;
К = Yaratılış, bl.13-38; Т = Yaratılış, bl.39-50; Т = Mısır’dan çıkış;
N/П/R = Levililer + Çölde sayım + Yasanın tekrarı + Yeşu + Hakimler, bl.1-18;
Т = Hakimler, bl.19-21;
Т = Rut + Samuel’in iki kitabı + I.Krallar kitabı, bl.1-11; R = I.Krallar kitabı, bl.12-22, + II.Krallar kitabı, bl.1-23; Т = II.Krallar kitabı, bl.24;
S[а] = II.Krallar kitabı, bl.25 + Ezra + Nehemya + Ester.
Bunun dışında, B satırının sonundaki T R T S (a) parçalarının sırası iki Tarihler kitabında tekrar betimlenmiştir. Bu son iki dizi suret önceden bilinen yegâne suretlerdir. YUKARIDA GÖSTERDİĞİMİZ DİĞER SURETLER ÖNCEDEN BİLİNMEMEKTEYDİ. Bu suretler Kutsal Kitap’ın 1-170. “bölümleri” arasında kendilerini К{Т} frekans matrisinde şöyle gösteriyor: Daha önce bilinen iki seri suret, 98-137. “bölümler” ve onları tekrarlayan 138-167. “bölümler” şu etkiyi bırakıyor. Ana köşegeni dolduran maksimumların yanı sıra 98- 137 numaralı satırlarda maksimumlarla dolan ve ana köşegene paralel olan bir köşegen daha var, res.5.28 ve res.5.29.
Bu köşegenler res.5.28’de siyah eğik kesintiler ile gösterilmiştir. 138-167. satırlar hemen hemen sıfırdan ibarettir. Diğer suretler onlara uygun satırlarla sütunların kesişiminde bulunan lokal fırlamaların takriben aynı yüksekliğiyle kendini gösteriyor. res.5.29’da T serisinin suretleri Eski Ahit’te en çok rastlanan suretler olarak gösterilmiştir.
Daha sonra K{T} ve P{T} frekans matrislerini ilaveten inceledik. Keşfettiğimiz her suret dizisi bir kuşak bölüm olmak üzere birleştirilmiştir. Bundan sonra, K{T} ve P{T} frekans matrisleri yeniden hesaplanmıştır. Suretlerin özdeşleştirilmesinden sonra oluşan bu yeni matrislerin orijinallerinden belirgin bir biçimde farklı ve frekansların sönüm ilkesine büyük oranda daha iyi uyduğu ortaya çıkıyor.
Bizim yöntemimizin eksiksiz 218X218 – yani 218 kuşak bölüme bölünen bütün Kutsal Kitap için - K{T} frekans matrisine uygulanması, Eski Ahit ve Yeni Ahit’in kitaplarının bugün kabul edilen Skaliger kronolojisinin olasılıkla yanlış olduğunu keşfetmiştir. Aşağıdakiler keşfedilmiştir. Kutsal Kitap’ın 1-218. bölümlerinin sırasının kronoloji açısından doğru olması için 1-191. – yani Eski Ahit – ve 192-218. – yani Yeni Ahit -bölümlerin sırasını belirli bir biçimde değiştirmek lazım. Eski Ahit ve Yeni Ahit kitaplarını, iki tarağın dişlerinin birbirine geçmesi gibi, birbiriyle karıştırıp bağdaştırmak gerek. Bu yer değişiminin detaylarını, onunla ilgili malzemeler çok fazla olduğu için, burada geçiyoruz, ancak aşağıda tek ama çok çarpıcı bir örnek vereceğiz.
Bu yer değişimi yapıldıktan sonra ve keşfettiğimiz Eski Ahit ve Yeni Ahit suretleri özdeşleştirildikten sonra K{T} ve P{T} matrisleri hemen hemen ideal şekilde söner hale geliyor.
Bu sonuçlar gösteriyor ki, büyük olasılıkla ESKİ AHİT VE YENİ AHİT’İN KİTAPLARI AŞAĞI YUKARI AYNI ZAMANDA, AYNI TARİHÎ DEVİRDE YARATILMIŞTI. Ancak daha sonra suni olarak Skaliger kronolojisi tarafından, birbirinden yüzlerce sene ile ayrılıp, birbirine uzak tutulup derin geçmişe götürülmüştü. Üstelik Yeni Ahit’in bazı kitapları olasılıkla Eski Ahit’ten daha önce yaratılmıştı. Unutmayalım ki, Skaliger kronolojisi, bizi, Eski Ahit’in Yeni Ahit’ten çok daha erken, güya yüzlerce sene daha erken yaratılmış olduğuna temin ediyor.
7.4. Bir Çarpıcı Örnek: Vahiy’in Yeni İstatistiksel Tarihlemesi. Vahiy, Yeni Ahit’ten Eski Ahit’e Geçiyor
Yukarıda tasvir edilen Eski Ahit ve Yeni Ahit kitaplarının karışma efektini Yuhanna’nın Vahiy kehaneti üzerinde resimleyelim. Bu, Skaliger sıralamasına göre Yeni Ahit’teki son kitaptır. Bunun için “Skaliger kuşak bölümlerinin” bizim tarafımızdan numaralandırılmasında bu kitabın numarası 218’dir.
Vahiy’in Kutsal Kitap’ta bugün kabul edilen bu şekildeki sıralaması kronoloji açısından doğru olsaydı, onun K(T,218) isim frekans sütun grafiği – yani Q=218 ise – res.5.30’daki gibi görünecekti. Bu resimdeki alt grafiğe bakınız.
Ancak Vahiy’in gerçek frekans grafiği bambaşkadır! res.5.30’daki üst grafiğe bakınız. Şaşılacak olan şudur ki, grafiğin maksimumu, Vahiy’e, yani 218 numaraya yakın olan “bölümlere” değil, isim frekans grafiği için uzakta bulunan 70-80. “bölümlere” ve paralel yer, atıf frekans grafiği için ise uzakta bulunan 74-77. ve 171-179. “bölümlere” denk düşüyor Başka bir ifadeyle, İKİ GRAFİĞİN MUTLAK MAKSİMUMU YENİ AHİT’İN KİTAPLARINA DEĞİL, bugün Vahiy’den yüzlerce sene ile ayrılan ESKİ AHİT’İN KİTAPLARINA DENK DÜŞÜYOR. Böylece daha önce sağlam şekilde tarihlenmiş ve kronoloji açısından doğru sıralanmış metinler üzerinde güvenilir bir şekilde ispatlanan frekansların sönüm ilkesiyle çarpıcı bir çelişki keşfettik. Biz bu durumlarda ne yapılması gerektiğini artık biliyoruz. Kutsal Kitap’ın “bölümlerinin” yerleri öyle değiştirilmelidir ki, bunların frekans grafikleri sönmeye başlasın. Sonuçta, Kutsal Kitap’ın “bölümlerinin” kronoloji açısından doğru sırasını buluyoruz.
Kutsal Kitap’ın kitapçıklarının kronolojik olarak “karıştırılması” işlemi yukarıda tarif edilmiştir. İlginç olan şudur ki, keşfettiğimiz “karıştırma” yapılırken, Yeni Ahit’in Vahiy’i, Eski Ahit’in kehanet kitaplarının ve 69-75. “bölümlerin” yanında çıkıyor. Ayrıca Vahiy, Eski Ahit Daniel kehanetiyle aynı gruba giriyor. Bu, Daniel kehanetinin Yeni Ahit’tekine çok benzeyen bir vahiy olduğu yönündeki bilinen görüşe mükemmel şekilde uyuyor, [765], s.136.