A.T. Fomenko
Sayılar Yalana Karşı

Geçmişin Matematiksel Araştırması. Skaliger Kronolojisinin Eleştirisi. Tarihlerin Oynaması ve Tarihin Kısaltılması. Yeni Kronoloji.

BÖLÜM 6:
ÜRESEL KRONOLOJİ HARİTASININ KURULMASI VE MATEMATİKSEL TARİHLEME YÖNTEMLERİNİN ESKİ TARİHİN SKALİGER VERSİYONUNA UYGULANMASININ SONUÇLARI

17. XVII. YÜZYILDA YAŞAYAN ORTA ÇAĞ KRONOLOJİ UZMANI DİONİSİUS PETAVİUS’UN İKİ HAYALET “ESKİ” YANSIMASI

 

Skaliger  tarihinde  Dionisius  ismini  taşıyan  ve  aralarında  yüzlerce  sene  olan  üç kronoloji uzmanı bilinmektedir.

a.   İlk kronoloji uzmanı Dionisius, güya M.S. 265 senesinde ölmüştür [76].

# b. İkinci kronoloji uzmanı meşhur Küçük Dionisius, güya M.S. VI. yüzyılda yaşamıştır [72], [76]. Skaliger tarihinde ölüm tarihinin birkaç versiyonu var: M.S. 540 senesi ya da M.S. 556 senesi civarında.

## c. Üçüncü ve son kronoloji uzmanı Dionisius ise meşhur Dionisius Petavis, 1583-1652.

Olasılıkla ilk iki “kronoloji uzmanı Dionisius” bir gerçek Dionisius Petavius’un 1053 senelik ve 1386 senelik oynamalı hayalet suretleridir. İkinci oynama, 333 senelik ve 1053 senelik iki temel oynamanın toplamı olarak ortaya çıkıyor. Kısa tasvirini verelim.

1a. Eusebius Pamphilus’a göre, PASKALYA ile ilgili hesaplamalar ile epey meşgul olan meşhur kronoloji uzmanı Dionisius güya M.S. 265 senesinde ölmüştür.

# 1b. Meşhur kronoloji uzmanı Küçük Dionisius (Exiguus) güya VI. yüzyılda, ya 540 senesinde ya da 556 senesinde ölmüştür. 563 senesine sözde “Dionisius’un PASKALYA incisi” denk düşüyor.

## 1c. Meşhur kronoloji uzmanı Dionisius Petavius (1583-1652) uzun seneler PASKALYA hesaplamalarıyla meşgul olmuştur. Kronolojinin bugün kabul gören versiyonunun yaratıcılarından biridir.

2а. Dionisius Petavius 1386 senelik toplam oynamasıyla (1386 = 1053 + 333) güya M.S. III. yüzyılda yaşayan Dionisius’u kaplıyor. Üstelik Dionisius Petavius’un ölüm tarihi tam tamına III. yüzyılda yaşayan Dionisius’un ölüm tarihine “dönüşüyor”, çünkü 1652 - 1386 = M.S. 266 senesi.

# 2b. Dionisius Petavius 1053 senelik oynamayla M.S. VI. yüzyılda yaşayan Dionisius’u kaplıyor. Gerçekten 1652 - 1053 = M.S. 599 senesi. PETAVİUS’un aslında KÜÇÜK anlamına gelen Fransız PETİT kelimesi olduğunu kaydetmeden geçemeyiz. Bu nedenle,   XVII.   yüzyılda   yaşayan   Dionisius   Petavius   yalnızca   Küçük   Dionisius’tur. Latince’de, güya VI. yüzyılda yaşayan Küçük Dionisius, Exiguus (exigu) = küçük diye adlandırılırdı. Böylece hem XVII. yüzyılda yaşayan hem de güya VI. yüzyılda yaşayan iki Dionisius’un birbirini tutan isimleri vardır: Küçük.

## 2c. Dionisius Petavius, Skaliger’in öğrencisi ve takipçisi sayılır. Skaliger ile öğrencileri Fransa’da yaşamıştı. Bu nedenle, Fransa’da “Küçük” isminin petit olarak geçip “Petavius” ismine dönüşmesi pek doğaldır. Aynı zamanda Latin yazarlarının metinlerinde aynı “Küçük” ismi Exiguus olarak geçiyordu. Böylece, Orta Çağ’daki Dionisius Petavius güya M.S. VI. yüzyılda yaşayan “antik” Küçük Dionisius’a dönüşmüştür.

3a. ?

# 3b. Güya VI. yüzyılda yaşayan Küçük Dionisius, Mesih’in doğum anını hesaplayan ilk Orta Çağ yazarı sayılır. Dionisius, Mesih’in kendi doğumundan 550 sene önce doğduğunu iddia  etmiştir.  Mesih’in  doğum  tarihini  ilk  doğru  çıkaranın  Küçük  Dionisius’un  kendisi olduğu kabul edilir.

## 3c. Yeniden yapılandırmamıza göre, Mesih M.S. XII. yüzyılda doğmuştur. Hatalı Orta Çağ versiyonuna göre ise Mesih güya yüz sene daha erken, yani XI. yüzyılda doğmuştu.

O halde, gerçekten 1652 senesinde vefat eden Dionisius Petavius’tan 550-600 sene önce bir tarih olacak. DEMEK Kİ MESİH’İN KENDİSİNDEN 550 SENE ÖNCE DOĞDUĞ UNU XVII. YÜZYILDA İDDİA EDEN DİONİSİUS PETAVİUS’UN, YANİ KÜÇÜK DİONİSİUS’UN ASLINDA HAKKI VARDI.

Böylece, hatalı olarak VI. yüzyıla atfedilen ve XVII. yüzyılda yaşayan Dionisius Petavius’un   hayatını   ve   faaliyetini   betimleyen   belgelerde,   bazı   yazarların   Mesih’in doğumunun tam olarak XI. ya da XII. yüzyılda gerçekleştiğini XVII. yüzyılda hatırladığı şeklindeki doğru bilgi korunmuştur.

18.    YENİ    ASTRONOMİK    TARİHLER  HANEDANLARIN ÖZDEŞLEŞTİRİLMESİ İLE UYUMLU HALE GELMİŞTİR

“Skaliger ders kitabının” keşfetiğimiz katmanlı yapısını detaylı şekilde tasvir etmekte fayda var. Dört hemen hemen özdeş S1, S2, S3, S4 vakayinamesinin birbirini kaplamasını blok- dönemlerin olaylarını sayan tablo biçiminde res.6.59’da betimledik. Tablo Ek 6’da bulunmaktadır.

Astronomik tarihlemelerin “Antikçağlardan” Orta Çağlara çekilmesinin 330 (ya da 360)  senelik,  1050  (ya  da  1150)  senelik  ve  yaklaşık  1800  senelik  temel  kronolojik oynamalarla pek iyi uyuştuğu anlaşılmıştır. Oynamalar astronomik değil bambaşka fikirler sonucunda  keşfedilmiştir.  Öncelikle  hanedan  paraleliklerinin  temelinde.  Bu  oynamalar kolaylık sağlamak amacıyla hanedan oynamaları diye adlandırılabilir.

Astronomik  ve  hanedan  oynamalarının  uyuşmasını  birkaç  çarpıcı  örnek  üzerinde resimleyelim, res.6.128.

1) BETHLEHEM YILDIZI. İncil kitaplarına göre, Mesih doğarken gökyüzünde bir parlak yıldız görülmüştü, daha sonra ismi Bethlehem yıldızı olmuştu. Skaliger versiyonuna göre, bu yıldızın patlaması Milat’ın “sıfır senesi” sıfatıyla tarihleniyor. “Slavların Çarı” kitabında gösterdiğimiz gibi, bu patlama gerçekte XII. yüzyılın ortasında gerçekleşmiştir. Ancak, daha sonra Skaliger kronoloji uzmanları tarafından yapay olarak aşağıya yüz sene indirilmiştir. M.S. 1053 senesi elde edilmiştir. Daha sonra bir defa daha indirilmiştir, bu kez tahminen 1000 sene, yani XI. yüzyıldan I. yüzyıla kadar. O zamanlardan beri süpernovanın meşhur patlamasının 1054 senesinde olup bittiğinin ve Bethlehem yıldızının I. yüzyılda patladığının yanlış olduğu kabul edilmeye başlandı. Hayalet 1054 senesi ile yine hayalet “sıfır senesi”  arasındaki  fark  1053  senedir.  Yani  kronolojik  oynamaların  birinin  değerine  tam tamına eşittir. Bu oynama İkinci Roma İmparatorluğu’nun X-XIII. yüzyıllardaki Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu’nu bağımsız kaplaması ile iyi uyuşuyor, res.6.24 ve res. 6.25. Ancak, keşfettiğimiz oynamaların tutulmalar ya da yıldızların patlamaları gibi gerçek astronomik olayların tarihlerinin dağılımındaki gerçek periyodik oluşları betimlediği düşünülmemelidir. Tutulmaların tasvirlerini içeren eski belgelerin gerçek eski tutulmalara Skaliger bağlanmalarının ezici çoğunlukla esnetmelere dayalı olduğunu yukarıda göstermiştik.

2) İSA’NIN ÇARMIHA GERİLİŞİ İLE EŞ ZAMANLI TUTULMA. Yukarıda kaydettiğimiz gibi, erken Hristiyan geleneğine göre, ya Güneş’in ya da Ay’ın tutulması Hz. İsa’nın çarmıha gerilişi ile bağlanıyordu. Skaliger kronolojisi bunu Ay’ın tutulması sayarak, tarih olarak M.S. 33 senesini sunuyor. Ancak, vurguladığımız gibi, bu tutulma orijinal kaynakların tasvirlerine kesinlikle uymuyor [544], c.1. Özenli astronomik tarihleme şu seçenekleri sunuyor: Ya M.S. 1075 senesinde gerçekleşen Ay Tutulması ya M.S. 1086 senesinde gerçekleşen Güneş tutulması ya da M.S. 1185 senesinde gerçekleşen Güneş tutulması [906]. Anlaşıldığı gibi, Hz.İsa’nın çarmıha gerilişinin kesin tarihi M.S. 1185 senesidir, bkz. “Slavların Çarı” kitabı. Böylece, burada ortaya çıkan tarihlerin oynaması yaklaşık 1150 senedir. Yani 1000-1100 senelik ikinci temel kronolojik oynama ile hemen hemen uyumludur. Bu oynama İkinci Roma İmparatorluğu’nun X-XIII. yüzyıllardaki Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu’nu kaplaması ile iyi uyuşuyor,res.6.24 ve res. 6.25.

3) VAHİY. Bu kitabın hazırlanmasının Skaliger tarihi M.S. I-II. yüzyıllar arasında dalgalanıyor [76], [765]. Vahiy’in içinde bulunan horoskop uyarınca yeni astronomik tarihlememiz, yukarıya bakınız, M.S. 1486 senesini çıkarıyor. Buradaki kronolojik oynama aşağı yukarı 1300-1350 senedir. Yani takriben 330-360 senelik birinci ve 1000-1050 senelik ikinci temel kronolojik oynamanın toplamına eşittir.

4)  İSA  MESİH.  Skaliger  versiyonu  gereğince,  Mesih  M.S.  I.  yüzyılda  yaşamıştı. Bizim sonuçlarımıza göre ise M.S. XII. yüzyılda yaşamıştır, bkz. “Slavların Çarı” kitabı. Kronolojik oynama yaklaşık 1153 senedir. Bu oynama İkinci Roma İmparatorluğu’nu X-XIII. yüzyıllardaki Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu ile özdeşleştiren bağımsız paralellik ile iyi uyuşuyor, res.6.24 ve res. 6.25. Mesih’in XI. yüzyıla dair “Roma” tarihindeki yansıması “Papa Hildebrand”, diğer adıyla VII. Gregorius’tur. Bkz. “Antikçağ Orta Çağ’dır”, bölüm 4.

5) YILDIZ PATLAMALARI. Önemli olan şudur ki, üç - 330 senelik, 1050 (ya da 1150 senelik) ve 1800 senelik - temel kronolojik oynama DÜZENSİZ karakterli astronomik veriler ile iyi uyuşuyor. Düzensizlikten bahsederken belli periyodisite ile gerçekleştiği için düzenli olarak hesaplanabilen tutulmalardan farklı olanları kastediyoruz. Düzensiz olguların önemli bir örneği yıldızların patlamalarıdır. Üç kronolojik oynama, nova ve süpernovaların patlamalarının tarihlerinin Skaliger dağılımında kendisini iyi belli ediyor. “Eski patlamaların” tarihlerinin Orta Çağ patlamalarının tarihlerinden, kendilerinin aşağıya 333 sene, 1053 (ya da 1150) sene ve 1778 sene indirilmesiyle kaynaklandığı ortaya çıkıyor. Ayrıca, güya M.Ö. 900 senesi ile güya M.S. 390 senesi arasındaki dönemde olup biten bütün patlamaların tarihleri X- XIII. yüzyıllarda olup biten patlamaların tarihlerinin aşağıya 1053 senelik çekilmesiyle elde ediliyor. Bkz. “Antikçağ Orta Çağ’dır”, bölüm 4:5. Res.6.128’de bu tarzın yalnız bir örneği verilmiştir. Güya M.S. 186 senesindeki patlama yaklaşık 1050 senelik kronolojik oynama ile hemen hemen tümüyle çakışan 1044 senelik oynama ile M.S. 1230 senesinde olup biten gerçek patlamadan “elde ediliyor”.

6) TUKİDİDİS. “Antik” Tukididis’in tasvir ettiği üç tutulma Skaliger tarihi tarafından M.Ö. 431 senesi, 424 senesi ve 413 senesi olarak tarihleniyor. Bu üç tutulma net astronomik tarihleme yapılırken M.S. XI. ya da XII. yüzyıla çıkıyor. Bkz. bölüm 1. Böylece buradaki tarihlerin oynaması yaklaşık 1470 ya da 1560 senedir.  Olasılıkla bu, ikinci ve üçüncü temel kronolojik oynama arasındaki farktır. Çünkü 1800-330=1470 senedir.

7)  TİTUS  LİVİUS.  Titus  Livius’un  “Tarih’te”  (LIV,  36,  1)  betimlediği  tutulma Skaliger tarih uzmanları tarafından M.Ö. 168 senesi olarak tarihleniyor. Net astronomik tarihleme yapılırken ya M.S. 955 ya da M.S. 1020 senesinde gerçekleşen tutulma ile özdeşleşiyor. Buradaki aşağıya oynama ya 1120 ya da 1188 senedir. Bu da 1050 ya da 1150 senelik ikinci kronolojik oynamaya yakındır.

8) BATLAMYUS’UN ALMAGEST’İ. Batlamyus’un Almagest’inin “antik” Roma imparatoru Antoninus Pius’un (güya M.S. 138-161 seneleri) iktidar süresinin ikinci senesinde hazırlanmış olduğu kabul edilir. Ancak yıldız kataloğu Almagest’i bizim tarihlememiz bambaşka bir dönemi, yani M.S. VII-XIV. yüzyılları veriyor. Bkz. “Yıldızlar Tanıklık Eder”. Almagest’in Latince yayınının uzunlukların presesyonuna göre yapılan tarihlenmesi tahminen XV-XVI. yüzyılları veriyor. Böylelikle tarihlerin yukarıya kaldırılması birinci durumda bin sene civarında ve ikinci durumda yaklaşık 1400 sene veriyor. Yani burada ya 1050 senelik ya da iki oynamanın toplamı olan, 350+1050=1400 senelik bir oynama bulunmaktadır. İlgi çeken şudur ki, Almagest’in ilk yayınlarının çıktığı dönem – güya 1530 senesi ile başlayan dönem– M.S. 140 senesinden (yani Antininus PİUS’un iktidar süresinin ikinci senesinden) 1390-1400 sene farklıdır. “Antik” Antonius Pius yukarıya kaldırılırken hanedan paralellikleri uyarınca, Almagest’in ilk yayınlarının güya 1528, 1537, 1538, 1542, 1551 vs. senelerindeki dönemini kaplıyor. Tam bu dönemden önce Habsburglar’ın (Nov-Gorod’luların?) İmparatorluğu’nda meşhur imparator I. Maximilian Pius, 1493-1519, hükmederdi, res.6.64, res.6.65 ve res.6.65а.

9) DENDERA ZODYAKLARI. Mısır Dendera tapınağının Yuvarlak ve Uzun Zodyaklarının Skaliger tarihlenmesi güya M.Ö. 30 senesi (ya da M.S 54-68 seneleri) ve güya M.S. 14-37 seneleridir. Net astronomik çözümü ise çok farklıdır: Yani, Yuvarlak Zodyak için M.S.  1185  senesi  ve  Uzun  Zodyak  için  M.S.  1168  senesidir,  bkz.  bölüm  2:5.  Böylece buradaki tarihlerin oynaması yaklaşık 1150-1200 senedir.

10) ATRİBA HOROSKOPLARI. Tarihçiler bunları M.S. 52 ve 59 senesi olarak tarihliyor. Ancak, net astronomik çözüm M.S. 1230 ve 1268 senesini veriyor, bkz. bölüm 2:5. Ayrıca  bkz.  “Eskilerin  Gök  Takvimi”  kitabı.  Tarihlerin  buradaki  yukarıya  kaldırılması yaklaşık 1200 senedir.

19.    SKALİGER TARİHİNDE “MİLAT’IN BAŞLANGICI CİVARINDA” KEŞFETTİĞİMİZ TUHAF BİR BOŞLUK, ŞİMDİ BASİT BİR AÇIKLAMA KAZANIYOR

“Antikçağ”ın, XI-XVI. yüzyıllar dönemine ait olan Orta Çağ’ın hayalet sureti olması, yazarın keşfettiği “Skaliger tarih ders kitabının” katmanlı yapısından kaynaklanıyor. “Eski” krallıkların bütün toplamını araştırıp Skaliger tarihinin yapısına baktıktan sonra sonucumuz doğru çıkacak mı?

Evet, sonucumuz doğru çıkıyor. Yazarın, J. Blair’in XVII. yüzyılın sonu XIX. yüzyılın başlangıcında hazırladığı “Kronolojik Tablolar’ını” [76] detaylı şekilde araştırırken keşfettiği ilginç bir efektten bahsedelim. Bu tablolar bizim için çok değerli. Skaliger tarihinin yeni oluştuğu dönemde hazırlanmıştır. Blair’in tabloları Skaliger’in ve onun XVI. yüzyılın sonu XVII. yüzyılın başlangıcında oluşan ekolünün birincil versiyonuna hâlâ pek yakın olan bir kronolojik görünümü günümüze ulaştırmıştır. Bu nedenle, üzerinde Skaliger tarihinin kurulduğu ilkeler bu tablolarda pek belirgin bir şekilde kendisini gösteriyor. Bu açıdan, XIX- XX.  yüzyıllarda,  yani daha sonra hazırlanan tablolar Blair’in tablolarından (ya da XVII- XVIII. yüzyıllarda hazırlanan başka benzer yapıtlardan) daha kötü, çünkü sonraki tablolar “fazla düzeltilmiştir”. XIX-XX. yüzyıllarda yaşayan tarihçiler hatalı Skaliger kronolojisinin özetini  değiştirmeden  bu  tabloların  üzerine  gayretle  “cila  vurup”  açık  boşlukları  ve çatlaklarını birçok ufak detaylarla kalafatlamıştır. Sonuçta kronolojinin yapay şekilde uzatılmasının – mesela J. Blair’in eski “Tablolar’ındaki” - birçok izi daha sonraki yapıtlarda özenle gizlenip birçok ikincil detay arasına gömülmüştür. Sonuç olarak, Skaliger kronolojisinin dikiş yerleri XIX-XX. yüzyıllardaki ve daha sonra tarih bilimi olarak kurnazca adlandırılan kalın “tarihi beton” tabaka ile kaplıdır.

Buradan bir pratik sonuç çıkıyor. Skaliger kronolojisinin oluşumunu anlamak istiyorsak, Blair’in tabloları [76] gibi daha erken, XVII-XVIII. yüzyıllardaki tabloları araştırmak zorunda kalacağız. Bunları araştırırken, geç, düzeltilmiş tabloların sayfalarından aldıklarımızdan daha orijinal bir malzeme buluyoruz.

Blair’in  tablolarının  [76]  analizine  başlayalım.  Moskova’da  1808  senesinde yayımlanan Rusça çevirisinin tam başlığı şudur: “Dünya Tarihinin Yaratılıştan XIX. Yüzyıla Kadar Sene Sene Bütün Kısımlarını Kapsayan, Londra Royal Society Üyesi John Blair Tarafından İngilizce Yayımlanan Kronolojik Tablolar”. Bu tablolar insanoğlunun M.Ö. 4004 senesinden  M.S.  XIX.  yüzyıla  kadar  olan  tarihini  kapsıyor.  Bütün  krallıklar  iki  tipe bölünüyor. Birinci tip krallıkların kendi senelik vakayinameleri bulunmaktadır. İkinci tip krallıkların kendi senelik vakayinameleri günümüze ulaşmamıştır. Yani, bu tip krallıklar hakkındaki sözleri salt diğer “vakayiname krallıklarının” belgelerinde buluyoruz.

Öncelikle  “vakayiname  krallıklarına”  ve  Eski  Çağ’da  geçerli  olan  sene  sayımının farklı yöntemlerine (yani farklı devirlere) dikkat çekelim. Skaliger ve öğrencilerinin “düzene koyduğu” bu “devirler sistemi” tam da kronolojinin çağdaş iskeletini oluşturuyor.

Hakkındaki verilerin en azından kısmen korunmuş olduğu hanedan akımları bulunan “vakayiname krallıklarının” tüm listesi res.6.129, res.6.130’da gösterilmektedir. Üstelik Blair’in Tabloları’nın [76] terminolojisini koruduk. Güya VI-VIII. yüzyıllardan itibaren [76]’tan salt ana krallıkları kaydettik. Blair’in M.S. VI-VIII. yüzyıllardan sonraki dönemler olarak tarihlediği küçük krallıkları resmi doldurmamak için kaydetmedik. Ama M.S. V. yüzyıldan önceki “Blair krallıklarının” listesini tümüyle gösterdik.

Temel   “eski”   kronoloji   sistemlerinin   Blair’de   nasıl   gösterildiğine   ve   çağdaş yorumlarda ne şekilde betimlendiğine bakalım. Bu devirlerin Skaliger kronolojisinde çoğunlukla “unutulmuş” olduğu görülüyor, hem de bazen yüzyıllarca hatırlanmadan. Daha sonra da güya eski halinde tekrar kuruluyordu. Onları sayalım.

1) OLİMPİYATLAR ÜZERİNDE “ANTİK” SAYMA. Güya M.Ö. 776 senesinde başlamıştır [76], tablo 1. Dolayısıyla senelerin Olimpiyatlar üzerinden sayılmasının başladığı Olimpiyat oyunları İLK OLARAK Dactoluslar tarafından güya M.Ö. 1453 senesinde oluşturulmuştu. Daha sonra Oyunlar unutulmuştu. Sonra Herakles tarafından M.Ö. 1222 senesinde “TEKRAR OLUŞTURULMUŞTU”. Sonra yine UNUTULMUŞTU. Tekrar M.Ö. 884 senesinde İphitus ve Lycurgus tarafından “OLUŞTURULMUŞTU”.

Ancak birdenbire anlaşılıyor ki, Oyunlar zaman sayımı için salt M.Ö. 776 senesinden itibaren kullanılır olmuştu. Bu arada, Skaliger kronolojisinde diğer Oyunlar da birkaç defa tam olarak aynı şekilde “unutulup” “yeniden oluşturulmuştu”. Örneğin, İstmiya Oyunları, Nemea Oyunları, Pifiya Oyunları. Blair’in Tablolarına göre Olimpiyatlar üzerinden sene sayımı, M.S. 1 senesi civarında (!) sona ermişti. Böylelikle, bu sene sayımı yöntemi M.Ö. 776 senesinden itibaren M.S. 0 senesine kadar uzanıp takriben 776 sene sürmüştü. Sonra unutulmuştu.  Aslında  kronoloji  uzmanları  arasında  Olimpiyatların  kronoloji  için  hangi seneden itibaren kullanılmaya başlandığı sorusu ile ilgili beş yüz seneye varan anlaşmazlıklar vardı.

Bu kronolojik kaosu birkaç örnekle resimleyelim. Blair’e [76] göre, Olimpiyatlar’a dayalı sene sayımı “Şehrin kuruluşundan” itibaren başlayan sene sayımıyla tahminen aynı zamanda başlamıştı. Bugün kabul gören şekliyle, “Şehir”den İtalya’daki Roma kastedilirdi. Bu da yanlıştır, yukarıya bakınız. Demek ki, Blair’e göre Olimpiyat sayımı güya M.Ö. VIII. yüzyılın ortasında başlamıştı. Tarihçi S. Lourier ise “Ksenofon döneminde (yani güya M.Ö. V-IV. yüzyıllarda – A.F.) Olimpiyatlar üzerinden sene sayımının daha başlamamış olduğunu ve Sicilyalı tarihçi Timaeos’un İLK OLARAK onu M.Ö. 264 senesi civarına koyduğunu” iddia ediyor [447], s.224. Demek ki, Lourier’e göre “antik” Timaeos Olimpiyat kronolojisini, güya M.Ö. 776 senesine atfedilen ilk Olimpiyatlardan 512 sene sonra ilk olarak koymuştu. Ortaya çıkan tutarsızlık, gördüğümüz kadarıyla, beş yüz senedir.

Böylelikle, eski bir belgede Olimpiyatlar üzerinden sene sayımına rastlanırsa, vakanüvisin  seneleri  hangi  mutlak  tarihten  itibaren  saydığını  titizce  anlamak  lazımdır. Sayımın başlangıç noktasının tercihine göre, en az beş yüz yıllık dalgalanmalar oluşuyor!

N.A. Morozov [544]’te Olimpiyatlar üzerinden, yani dört senelik döneme dayanarak sene sayımının sadece iyi bildiğimiz Jülyen sene sayımı ile uyuştuğu fikrini ifade etmiştir.  Bu tip sayımda dört senelik dönemler artık yıllar sistemi ile sivriliyor. Yani Jülyen takviminde her dördüncü sene artık kabul ediliyor. Bu varsayım uyarınca Olimpiyatlar sene sayımı, en erken, Jülyen takvimini koyan Jül Sezar’ın iktidar zamanında başlamıştı. Bundan dolayı, Skaliger kronolojisinde bile Olimpiyat-Jülyen sene sayımı korkulacak kadar eski “antik” Herakles döneminde değil, en erken M.Ö. I. yüzyılda başlamıştı. Jül Sezar dönemini en erken M.S.  XII.  yüzyıla  atfeden  yeniden  yapılandırmamıza  göre,  Olimpiyatlar  üzerinden  sene sayımı en erken XII. yüzyılda başlayabilirdi. Ve bu, büyük ihtimalle, Mesih’in doğumundan başlayan Hristiyan sene sayımına uyuyor. Mesih’in doğumundan başlayan Hristiyan sene sayımı yaklaşık olarak ya 1100 senesinde ya da 1152 senesinde, yani Mesih’in 1152 senesindeki doğumuyla başlamıştı, bkz. “Slavların Çarı” kitabı. Üstelik “antik” Herakles “Herakles (Herakles Hakkındaki Mitler (I. Komnenos) Andronikos-Mesih Hakkında XVI. Yüzyılda Kaydedilmiş Efsanelerdir)” kitabında gösterdiğimiz gibi, Andronikos-Mesih’in bir başka yansımasıdır.

Böylelikle Olimpiyatlar üzerinden sene sayımının ne zaman başladığına ilişkin farklı tarihçiler arasındaki tutarsızlığın sebepleri açık hale geliyor. Olasılıkla Olimpiyatlar üzerinden sene sayımı Mesih’in XII. yüzyıldaki doğumundan başlayıp aralıksız olarak yüzlerce sene sürmüştü. Bu dönemde, o çok sayıdaki “unutulup yeniden oluşturulma” bulunmamaktadır. “Vakayinamelerin çoğalması” sonucu aynı gerçek olay – Olimpiyatların başlangıcı – (kâğıt üzerinde) “çoğalıp” çok derin bir geçmişe “ayrılmıştı”. Sonuç olarak, sonraki dönemlere ait tarih uzmanları Skaliger ders kitabında oluşan tekrarlamaların-suretlerin tablosuna bakarak, bu  tablonun  XVI-XVII.  yüzyıllarda  ortaya  çıkmış  olmasının  sebeplerini  unutup, Olimpiyatların “unutulma” ve “yeniden oluşturulmalarını” önemle konuşmaya başlamıştır. Sebepleri aramaya. Karışık teorileri kurmaya. Tartışmaya. Herakles ya da Dactoluslar. Ya da İphitus ile Lycurgus. Aslında geniş bir “faaliyet alanı” açılmıştır.

2) ŞEHRİN KURULUŞUNDAN İTİBAREN “ANTİK” SENE SAYIMI. Bu sene sayımı güya M.Ö. 753 senesinden başlıyor [76], tablo 5. Ancak, daha sonra bize bu tarihin ilk olarak  güya  salt  I.  yüzyılda  Romalı  Varro  tarafından  oluşturulduğu  anlatılıyor.  Yani, Roma’nın Skaliger’e göre kuruluşundan güya 700 sene sonra (!). “Şehrin kuruluşundan” itibaren sene sayımı güya M.S. III. yüzyılda sona eriyor. Daha doğrusu, M.S. 250-260 seneleri arasında [76]. Bu, Roma’da güya M.S. III. yüzyılın ortasında olup biten iç savaş dönemi. Blair, “Vakayinamelerin çoğu, (bu dönemde – A.F.) Roma’nın kuruluşundan itibaren sene sayımını tamamlıyor”, diye kaydediyor [76], tablo 15. Hatırlatalım ki, “Şehirden” Roma’yı anlamak  sırf  tarihçilerin  varsayımıdır.  Gerçekte  önce  Bosporus’taki  Yeni  Roma’yı  Şehir olarak adlandırıyorlardı. Ve daha sonra, XIV. yüzyıldan itibaren Orda-Rus’u böyle adlandırmaya devam etmişlerdi, bkz. “Orda Rus’unun Başlangıcı”. Şehrin M.S. 300 senesi civarında  kurulup  M.S.  330  senesinde  kutsallaştırılmış  olduğu  kabul  edilir.  Böylelikle, Skaliger kronolojisi çerçevesinde bile İtalyan Roması’nın Bosporus’taki Roma’nın yerine geçirilmesi,  bazı  vakayinamelerde  “Şehrin  kuruluşundan”  itibaren  sayılan  tarihlerin  bin senelik   oynamasını   oluşturuyor.   Örneğin,   Titus   Livius’un   meşhur   “Tarihi”   bu   tarz metinlerden biridir.

İlgi  çeken  şudur  ki,  Skaliger  kronolojisinde  “Şehrin  kuruluşundan”  itibaren  sene sayımı iki suret imparatorluğun, yani İkinci Roma İmparatorluğu ile Üçüncü Roma İmparatorluğu’nun tam birleşme noktasında (kavşağında) sona eriyor. Bkz. [76] ve res.6.129, res.6.130.

3) MESİH’İN DOĞUMUNDAN İTİBAREN SENE SAYIMI. Skaliger tarihi bu sene sayımının ilk olarak M.S. 747 senesinde, yani Mesih’in I. yüzyıldaki doğumundan yüz yıl sonra kullanılır olduğunu iddia ediyor [76]. Güya VI. yüzyılda yaşayan ve Mesih’in çarmıha gerilmesinin  tarihini  ilk  hesaplayan  Küçük  Dionisius’un  hesaplamalarından  iki  yüz  sene sonra. Sonra, artık tanıdığımız, devirlerin “unutulup yeniden oluşturulması” tarihçesi yine tekrarlanıyor. “M.S. 742 senesine ait olan resmi belgede”, devrin Mesih’in doğumuyla ilk kez anılmasından sonra, “bu devir TEKRAR KULLANILMAZ OLUP YALNIZ M.S. X. YÜZYILDA  TEKRAR  ARA  SIRA  KULLANILIR  HALE  GELEREK  ANCAK  1431

SENESİNDEN İTİBAREN (yani on beşinci yüzyıldan itibaren! – A.F.) Papa mesajlarında DÜZENLİ olarak kaydedilir hale geliyor, ancak “dünyanın yaratılışından” itibaren paralel sene sayımı ile” [744], s.52. İlgi çeken şudur ki, dünyevi vakayinamelerde Milat devri daha sonra ortaya çıkmıştır. Tarihçilere göre, Almanya’da ancak XVI. yüzyılda, Fransa’da XVI. yüzyılda, Rus’ta sırf 1700 senesinde, İngiltere’de ise bunlardan da geç – 1752 senesinde temel tutmuştu [744], s.52. Böylelikle Skaliger kronolojisine göre bile Mesih’in doğumundan sonra (sonuçlarımıza göre 1152 senesinde) başlayan devrin düzenli kullanılmasından bahsetmek ancak XV. yüzyıldan itibaren mümkündür.

M.S. devrinin güya en geç olarak M.S. X-XI. yüzyıllardaki belgelerde yer alan sonraki pek seyrek anılmaları, demek ki, vakayinamelerin tekrarlanıp derin geçmişe indirilmesinin sonucudur. Sonuç olarak, bu devrin XII-XVII. yüzyıllardaki belgelerde anılması  “hayalet sıfatıyla” güya VI. ve VIII. yüzyılda ortaya çıkmıştı. Geç tarihçiler bu hayaletlere bakarak güya M.S. VI. yüzyılda yaş ayan Küçük Dionisius hakkındaki derin düşünceli kuramları oluşturmaya  başlamıştı.  Ancak,  yukarıda  kaydedildiği  gibi,  “M.S.  VI.  yüzyılda  yaşayan Küçük Dionisius” XVI-XVII. yüzyıllarda yaşayan Dionisius Petavius’un (yani KÜÇÜK = PETİT) salt hayalet yansımasıdır. Küçük, Mesih’in çarmıha gerilişinin kendisinden 550 sene önce olan tarihini ilk doğru hesaplayandır. Ve şimdi anladığımız kadarıyla, tamamen haklıydı. Zira XVII. yüzyılın ortasından (Petavius 1652 senesinde vefat etmiştir) aşağıya 550 sene çıkarınca tam olarak XII. yüzyıla denk geliyoruz. Bu zamanda zaten, yeniden yapılandırmamıza göre, Andronikos-Mesih yaşayıp ölmüştü.

Böylelikle, res.6.129, res.6.130’a tekrar bakıp Skaliger tarihinde iki temel “antik” sene sayımının – Olimpiyatlar üzerinden ve Şehrin kuruluşundan itibaren – M.S. devrinin güya 742 senesine ait olan bir belgede ilk ve tek resmi anılışından en az 500 sene önce sona erdiğini görüyoruz. Söylediğimiz gibi, bu belgenin tarihlenmesi pek kuşkuludur.

4) DÜNYANIN YARATILIŞINDAN İTİBAREN “ESKİ” SENE SAYIMI. Bu devrin Kutsal  Kitap  ile  sıkı  sıkıya  bağlı  olduğu  düşünülmektedir.  Bunun  için,  Kutsal  Kitap olaylarının tarihlenmesine bağımlıdır. Tarihlenmenin yeni yöntemlerinin uygulanması sonucu Orta Çağ’a çekildiği için, büyük ihtimalle bu sayım da ya Orta Çağ ya da hatta geç Orta Çağ kökenli olup, yeniden yapılandırmamıza göre en erken XII. yüzyılda başlamıştı.

5) HİCRET UYARINCA SENE SAYIMI. Bu sayımın M.S. 622 senesinde başlamış olduğu düşünülmektedir [76], tablo 19. Bu sayım Kuran-ı Kerim’in ve içinde betimlenen olayların tarihlenmesi ile sıkı sıkıya bağlıdır. Bu nedenle büyük ihtimalle, o da geç kökenli olup en erken M.S. XIV-XV. yüzyıllarda başlamıştı. Bkz. “Fatih Peygamber” kitabımız.

Res.6.127 ve res.6.130’da önemli bir olgu belirgin bir şekilde görünüyor. Skaliger kronolojisinde  iki  krallıktan  başka  bütün  krallıklar  iki  tipe  ayrılıyor.  Bir  tip  tamamen Milat’tan önce var olanlar. Öbür tip tamamen Milat’tan sonra var olanlar. M.S. 0-260 seneleri aralığını sırf iki krallık geçiyor. Bunlar Roma İmparatorluğu ve Part İmparatorluğu. Demek ki, Milatın başlangıcı tuhaf, yıkıcı niteliklere sahipti. Birçok “antik” krallıktan yalnız iki krallık M.S. 0-260 seneleri arasındaki bu tehlikeli aralığı sağ salim geçmişti.

Ancak Part hanedanlarına ilişkin kesintisiz veriler yoktur [76]. Bu nedenle, bu krallık farklı devirlerin kronolojik bağı ve “birbirine dikilme maddesi” olamaz.

Diğer  krallık  hakkında  –  Roma  İmparatorluğu  –  şunu  bildirelim.  0-260  seneleri arasındaki aralığa tam olarak İkinci Roma İmparatorluğu denk düşüyor. Onun sonu, yani M.S.

260-270 seneleri yeni keşfettiğimiz “M.S. 0-260 seneleri arasındaki bu tehlikeli aralığın” sonu ile tıpatıp kesişiyor. Ayrıca res.6.129 ve res.6.130’da göründüğü gibi, 260-270 seneleri arasındaki on yıl, yani İkinci ve Üçüncü Roma İmparatorluklarının tam kesişme noktası ne Olimpiyatlar üzerinden sene sayımı ne Şehrin kuruluşundan itibaren sene sayımı ne de tarihçilerin bizi inandırmaya çalıştığı gibi “henüz var olmayan” M.S. sene sayımı ile kaplanıyor. Skaliger kronolojisine göre, M.S. 250-260 seneleri arasındaki on yıl içerisinde Şehrin kuruluşundan itibaren olan sene sayımı sona eriyor. Olimpiyatlar üzerinden sayım ise bu andan güya 250 sene önce bitmişti. Hristiyan sene sayımı sırf başlamamış değil, henüz yaratılmamıştı. XII. yüzyıldaki başlangıcına daha yüzlerce sene var.

İstatistiksel yöntemlerimizin sonuçları gereğince, İkinci Roma İmparatorluğu Üçüncü Roma  İmparatorluğu’nun  suretidir.  Üstelik  aynı  zamanda,  ikisi  de  X-XIII.  yüzyıllardaki Kutsal   Roma   Cermen   İmparatorluğu’nun   ve   ağırlıklı   olarak   XIV-XVI.   yüzyıllardaki Habsburglar’ın İmparatorluğu’nun (Nov-Gorod?) hayalet yansımasıdır, res.6.11, res.6.12, res.6.13, res.6.20, res.6.21, res.6.22, res.6.23, res.6.24, res.6.25. Demek ki, güya I-III. yüzyıllardaki Roma tarihi bağımsız değil “hayalettir”. Yukarıya kaldırılıp en az Üçüncü Roma İmparatorluğu ile, gerçekte ise çok daha geç olan XIV-XVI. yüzyıllardaki Büyük = Moğol Krallığı ile özdeşleştirilmesi lazım.

M.S. 0-260 seneleri arasındaki “tehlikeli aralığa” kısmen Roma Piskoposluğu da denk düşüyor.  Ancak,  M.S.  68-141  senelerine  ait  olan  Papalık  tarihi  Skaliger  kronolojisinde tümüyle efsanevi sayılıyor [492], s.312. Blair, “Bu yüzyılın bitimine kadar (yani II. yüzyılın başlangıcına kadar – A.F.)... bu sütunda (yani Roma Papalarının listesinde – A.F.) BÜYÜK BİR BELİRSİZLİK BULUNMAKTADIR” diye kaydederek yazıyor [76], tablo 13. Sonraki Papalık dönemi bağımsız değildir, çünkü güya 314-536 senelerine ait olan Papalık döneminin sırf hayalet yansımasıdır, res. 6.17. Üstelik ikisi de çok daha geç Papalık tarihinin yansımasıdır.  Böylece, Roma Piskoposluğunun ilk dönemi yukarıya çıkarak ikinci dönemi ile özdeşleşiyor. Sonuç olarak, M.Ö. 30 senesinden itibaren M.S. 270 senesine kadar uzanan dönemin, yani yaklaşık 300 sene boyunca uzanan dönemin, Skaliger kronolojisinde, BELGELERİN DERİN KRONOLOJİK SESSİZLİĞİ DÖNEMİ olduğu ortaya çıkıyor. Bu dönemde Skaliger kronolojisine göre kendi bağımsız hanedan akımı bulunan hiçbir tarihi krallık yoktur.

M.Ö. 30 senesinden M.S. 270 senesine kadar uzanan dönem Skaliger kronolojisinde bir çökme, bir boşluk ile tamamlanıyor. Hatırlatalım ki, bu zamanın iki temel “antik” sene sayımı – Şehrin kuruluşundan itibaren olan devir ve güya M.S. 284 senesinden başlayan Dioklatianus devri – birbiriyle kesişmiyor [76]. İkisinin arasında en az 20 senelik kronolojik çökme vardır. Tekrar hatırlatalım ki, Milat ile ilgili sene sayımının henüz sözü dahi geçmiyor.

SONUÇ. Skaliger kronolojisinde birkaç suret vakayinamenin dikiş yeri belirgin bir şekilde görülüyor. Bu, güya M.S. 0-260 seneleridir. Birileri XVI-XVII. yüzyıllarda zaman eksenine birkaç hayalet suret yerleştirip bunlardan ortak bir “ders kitabı” dikmişti. Kesişme kabaca yapılmıştı. Kesişme yerini bir devir ile “kaplamayı” bile düşünmemişlerdi. Olasılıkla bu şekilde yeterli olduğunu zannetmişlerdi. Sonuçta, güya sıfır senesindeki sahte “Milatın başlangıcı” Skaliger tarihini “ikiye” ayırmıştı, res.6.129 ve res.6.130. Milat!tan önce çok sayıda “antik” krallık ve Milat’tan sonra çok sayıda Orta Çağ krallığı elde edilmişti. Milat’ın başlangıcı civarında ise garip bir çökme oluşmuştu. Zaten bu çökmeyi de yeni yöntemler temelinde Skaliger kronolojisinin yapısını araştırarak keşfediyoruz.

6. bölümün sonucu. Eski Çağ ve Orta Çağ hanedanlarının “özdeşleştirilmelerini” keşfettik. Bunlar, günümüze en yakın olan ve 1273-1600 seneleri arasında hükmeden Rus- Ordu çar-hanlarının hanedanının “başında” bulunduğu bir zincire sıralanıyor. Geriye kalan bütün eski hanedanlar geçmişe indirilmiş hayalet yansımalarıdır. Bu durumda, vakayinamelerde betimlenmiş bütün ana Eski Çağ ve Orta Çağ krallıkları aslında belli bir derecede XIV-XVI. yüzyıllarda var olan bir imparatorluğun tasvirleridir. Biz onu Büyük = Moğol İmparatorluğu olarak adlandırıyoruz. Ayrıca “antik” Roma İmparatorluğu da hayalet yansımalarından biridir.