BÖLÜM 5.
TRUVA SAVAŞI M.S. XIII. YÜZYILDA GERÇEKLEŞMİŞTİ.
SANAL YANSIMALARI GOT SAVAŞI VE TARQUİN SAVAŞI’DIR.
15. NAPOLİ’NİN=YENİ ŞEHRİN DÜŞÜŞÜ VE TRUVA’NIN DÜŞÜŞÜ. ORTA ÇAĞ SU KEMERİ - SU TESİSATI, GEZER MUHASARA KULESİ ve “ANTİK” TRUVA ATI
49a. TRUVA SAVAŞI. TRUVA’YA BAŞARISIZ HÜCUMLAR. Truva düşmeden önce uzun ve başarısız bir saldırı gerçekleşmişti. Çok sayıda hücum başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Başında Aşil olan Yunan ordusu ümidini yitirmişti [851], s.70 ve devamına bakınız.
# 49b. GOT-TARQUİNİUS SAVAŞI. YENİ ŞEHRE BAŞARISIZ HÜCUMLAR. Napoli=Yeni Şehir uzun süre direniş gösterdiği için birkaç hücum tam bir fiyasko ile sonuçlanmıştı. Başında Belisarius olan Yunan-Rum ordusunun morali bozulmuş, Yunanlılar Yeni Şehir’den çekilmeyi bile düşünmüşlerdi [196], 1. cilt, s.326 ve devamına bakınız.
50a. TRUVA SAVAŞI. TRUVA’DA KOMPLO KURULMUŞTU. Truva’da kuşatma sırasında, şehri Yunanlılara teslim etmek amacıyla bir komplo kurulmuştu. Truvalı Aeneis ve Antenor komplocuların başındaydı [851],s.131.
# 50b. GOT-TARQUİNİUS SAVAŞI. NAPOLİ’DEKİ=YENİ ŞEHİR’DEKİ KOMPLO. Napoli’nin (ya da Roma’nın) kuşatılması sırasında şehrin içinde, başında Stephen’ın olduğu bir komplo düzenlenmişti. Komplocular Yeni Roma’yı Yunanlılar- Rumlara teslim etmek istemişlerdi [196], 1. cilt. Roma’nın sonraki kuşatması sırasında şehrin içinde, Procopius tarafından tarif edilmiş olan benzer bir büyük komplo ortaya çıkmıştı.
51a. TRUVA SAVAŞI. TRUVA KOMPLOSUNUN BAŞARISIZLIĞI. Truva komplocuları Yunanlılara gönderilen Truva elçilerinin başındaydı. Görüşmelere başlamışlardı. Truva vakayinamesinin bölümlerinden birinin adı “Barış Görüşmeleri ve Truva’daki Hıyanet Hakkındaki Bölüm”dü. Yunanlılar Truvalı hainlere, Truva ele geçirildikten sonra evlerinin yıkılmayacağını vadetmişlerdi. Ama sonunda Yunanlılar, komplocuların yardımını kullanmadan Truva’yı başka yolla almışlardı [851], s.131-132.
# 51b. GOT-TARQUİNİUS SAVAŞI. YENİ ŞEHİR’DE DÜZENLENEN KOMPLONUN BAŞARISIZLIĞI. Got versiyonundaki komplo ile ilgili bilgiler daha bulanıktır. Buna karşılık Roma’da, kuşatma sırasında yer alan benzer bir komplo ayrıntılı bir şekilde tarif edilmiştir [196], 1. cilt. Stephen Napoli’de Yunanlılarla-Rumlarla uzun süre görüşmeler yürütmüş ama herhalde anlaşamamıştı. Bizanslılar Napoli’yi (Yeni Şehri), komploculardan yardım almadan başka yollarla ele geçirmişti. Üstelik güya M.S. VI. yüzyıldaki hem “antik” Truva hem de Napoli, açıklamasına aşağıda geçeceğimiz özel bir hile ile kazanılmıştı. Bu hile, karşılaştığımız her iki krallığın tarihinde de benzersizdir. Burada bulunmuş olan paralellik, ayrıntılı açıklama yapacak kadar mükemmeldir. Sonuçta, bir bakıma Truva Savaşı’nın simgesine dönüşmüş ünlü TRUVA ATININ ne olduğunu anlayacağız.
52a. TRUVA SAVAŞI. TRUVA ATI. Yunanlıların Truva’yı ele geçirmek için “GRİ ATA BENZER BİR ŞEY” kullanmış oldukları ortaya çıkmıştır [851], s.76. Vakayinamenin ATTAN DEĞİL, ATA BENZER BİR ŞEYDEN BAHSETTİĞİNİ VURGULAYALIM. Fark pek büyük değilmiş gibi geliyor, ancak aşağıda, vakanüvisin ATTAN değil, ATA BENZER BİR ŞEYDEN bahsederken kesinlikle haklı olduğunu göreceğiz.
Truva kaynaklarını açıp içinde gerçekten ne yazıldığını okuyalım. “Kâhinler, Truva’nın savaşla ele geçirilmesinin mümkün olmadığını, sadece hile yardımıyla kazanılabileceğini bildirdiler. O zaman, Yunanlılar EŞİ GÖRÜLMEDİK BİR EBATA sahip bir ahşap at yapıp karnının içine cesur askerleri sakladılar... Truvalılar ATI ŞEHRİN İÇİNE GETİRMEYE karar verdiler (? – A.F.)...” Atı şehrin içine getirip kendilerini eğlenceli şölenlere verdiler... sonra uyudular... Atın içinde saklanmış olan askerler ise usulca dışarıya çıkıp Truvalıların evlerini yakmaya başladılar... Truva’da bulunan Yunanlılar tarafından açılan kapılardan... (şehrin içine) sayısız Yunan askeri... akın etti. Böylece dayanıklı kulelere sahip olan Truva düştü. Başka kitaplara göre ise (tarif ettiklerinin gerçek anlamını kavramayan sonraki vakanüvislerin hayal ettikleri gibi) camdan (? – A.F.), bakırdan (? – A.F.) ve mumdan GRİ ATA BENZER BİR ŞEY yapılmıştı, içinde ise ÜÇ YÜZ SİLAHLI YİĞİT saklanmıştı” [851], s.76.
Yani her şeye rağmen ATTAN DEĞİL ATA BENZER BİR ŞEYDEN BAHSEDİLMEKTEDİR. Acaba gerçekten burada söz konusu olan nedir? Başka bir vakayiname versiyonunu sunalım: “İçinde BİN KADAR ASKERİN sığınabileceği DEVASA BİR BAKIR AT yapılmıştı. Atın böğründe gizli kapıcıklar vardı” [851], s.132-133. Res.5.62’de “Korkunç İvan’ın Resimli Rus Vakayinamesi”nden alınmış, üzerinde, XVI-XVII. yüzyıllarda yaşamış olan ressamların “Truva atı” ile ilgili düşüncelerini tasvir ettikleri Orta Çağ minyatürü gösterilmiştir. Gerçek geçmiş hakkındaki bilgisi zayıf olan ve eski tarifleri karıştıran Orta Çağ ressamı, atı, sol böğründe kapı ile birlikte tasvir etmiştir. Res.5.62a’da Truvalıların atı şehrin içine ihtiyatsızca getirmeleri gösterilmiştir.
Diğerleri gibi işin özünü unutmuş olan geç Orta Çağ’ın başka bir ressamı, düz olmayan taşlı yoldan taşıması daha uygun olsun diye tekerlekli ve büyük bir ahşap at tasvir etmişti, res.5.63. Ya da belki resmi çizerken aklında, res.5.63a’da gösterilmiş olan kuleye benzeyen tekerlekli muhasara kulesi vardı. Bu, Asur sarayının duvarındaki eski bir tasvirdir.
Bugün Türkiye’de çok sayıda turisti eğlendirmek için “eskiden bir şehrin bulunduğu sahte H. Schliemann yerinde” Truva atının oldukça büyük bir ahşap modelini yaptılar bile, res.5.64. Gerçi tekerlekleri yok. İsteyenler atın içine girip “antik” Truva’nin tarihine hayran hayran dokunabilirler. İşte sahte Skaliger tarihi bugün bu şekilde öğretilmektedir.
Burada durup düşünelim. Tarihçiler “atın” tarifinin güzel ve “eski” bir masal, bir mit olduğunu düşünmeyi önermektedir. Masalda tabii her şey olabilir. Ama alıntılamış olduğumuz Orta Çağ metninin masala benzemediği ortadadır. Oldukça sabit ve makuldur. Vakanüvislerin, pek iyi anlamamış olsalar da, gerçek bir olayı tarif ettikleri bellidir. Vakanüvislere saygı gösterip bize çok ilginç ve GERÇEK bir şeyi anlatmak istediklerini varsayalım. Ancak, savaşın çağdaşı olmadıkları için bazı şeyleri kaybetmişler, her şeyi anlamamışlar ve zamanlarına ulaşan belgelerin bulanık ve renksiz satırlarına dikkatle bakıp Truva’da ne olduğunu çabalayarak anlamaya çalışmışlardı.
Ancak mantıklı düşünürsek, güya M.Ö. XIII. yüzyılda “eski” Truvalıların, içine BİN ASKERİN sığacağı muazzam bir at heykelini gerçekten yaptıklarını kabul etmemiz gerektiği şüphelidir. Akılsız, kanağan Truvalıların bu eski heykeli Truva’nın içine zorlukla getirmeleri de şüpheli görünmektedir (ne için?). Muazzam, içi boş at heykeli hakkındaki çocuk masalı, Skaliger tarihinin, Homeros’un destanlarını içeren 700 sayfalık eserinin “antik” Yunanistan’ın çobanları tarafından birkaç yüzyıl boyunca ezberden melodik bir şekilde okunduğu olgusu kadar saçmadır. Nihayetinde güya kelimesi kelimesine Truva’nın düşüşünden beş yüz yıl sonra kâğıda dökülünceye kadar...
Söylediklerimizin muhasebesini yapalım:
A) Yunanlılar, Truva’nın ele geçirilmesi için ATA BENZER GRİ BİR ŞEY kullanmışlardı.
B) Ata benzer bu şeyin ebatının muazzam olduğundan bahsedilmektedir.
C) İçine birkaç bin asker sığabilmişti.
D) “Atın” kocaman ayakları vardır.
E) Bazı vakanüvislerin düşüncelerine göre at ahşaptan, başka vakanüvislerin fikirlerine göre ise bakırdan yapılmıştır. Camdan, mumdan v.s. yapılmış olması da mümkün. Burada fikirlerin uyumsuzluğu ile karşı karşıyayız.
F) “At” güya bir şekilde “şehre girmiştir”.
Şimdi Got versiyonuna bakmanın zamanı geldi.
# 52b. GOT-TARQUİNİUS SAVAŞI. NAPOLİ’DEKİ=YENİ ŞEHİR’DEKİ SU KEMERİ. Güya M.S. VI. yüzyıldaki Got Savaşı’nın vakanüvisleri, yukarıda sorulmuş olan, Truva atının ne olduğu sorusuna renksiz ve mantıklı bir cevap vermektedirler. Tabii ki, HERHANGİ BİR ATTAN BAHSETMİYORLAR. Şunu bildiriyorlar: Belisarius fırsatını bulunca gerçekten hileli bir şekilde davranmıştı [196], 1. cilt, [695]. Orta Çağ Napolisi’nin kalın surlarından, yarısı yıkık eski bir SU KEMERİNİN, yani kocaman taş bir borunun geçtiği ortaya çıkmıştır. Yani bir oluk değil tam olarak bir BORU söz konusudur. SU KEMERİ şehrin DIŞINDA başlıyordu ve bir zamanlar Yeni Şehre=Napoli’ye su getirmek için kullanılıyordu. SU TESİSATI olan borunun deliği duvar düzeyinde bir taş mantar ile kapanmıştı. Bu mantarın içinde suyun geçmesini sağlayan ufak bir delik vardı. SU KEMERİ çoktandır çalışmamış, bakımsız kalmıştı [196], 1. cilt. Birkaç yüz kişi, güya yaklaşık dört yüz kişilik silahlı Yunanlılardan-Rumlardan oluşan bir özel ekip şehrin dışındaki kocaman borunun içine gizli bir şekilde girmişti. Başka bir versiyona göre su kemerinin içine üç yüz SÜVARİ ve yüz piyade girmişti. En azından Got Savaşı’nın vakanüvisleri, “süvari” ifadesini “su kemeri operasyonu” ile birlikte anmaktadır. Bütün bu son derece riskli operasyon sadece kuşatılanlardan değil, Yunanlıların-Rumların ordusundaki diğer askerlerden bile gizlenmişti. Yunanlılar borudan sura ulaştıktan sonra usulca mantarı kırıp geceleyin gizlice Yeni Şehre=Napoli’ye girmiştiler.
Yunanlılar sabah erkenden su kemerinden çıkarak, dışarıda bekleyen asıl orduya sinyal verip kapıyı içeriden açmışlardı. Belisarius’un ordusu Napoli’ye pek hızlı girmişti. Kıyım başlamıştı. Napoli’nin yarı uykulu savunucuları silahlarını almak için bile vakit bulamamıştı. Böylece Napoli=Yeni Şehir düşmüştü.
Got Savaşı’nın tarihçileri su kemerini kunt dayanakların-ayakların üzerindeki kocaman boru olarak tarif etmektedirler. İstanbul’da ve çevresinde, bugünlerde Bozdoğan su kemeri denilen devasa su kemerinin kalıntıları hâlâ durmaktadır, res.5.65, res.5.65a. Belki de bunlar, Yeni Roma’nın=Çar-Grad’ın=Truva’nın, Haçlıların Got Savaşı sırasında kullandıkları su kemerinin kalıntılarıdır. Eski yazarların su kemerini, devasa ayakları yardımıyla “yürüyerek”, şehre su getirerek giren kocaman hayvan ile (atla mı?) karşılaştırmış olmaları pek mümkündür. Çağdaş köprülerin ayaklarına öküz denilmesi boşuna değildir. Yarı yıkık su kemerinin şiirsel açıdan “kocaman hayvan” olarak algılanması mümkündür, res.5.66. Dolayısıyla bizce, ünlü Truva Atı Yunanlıların Yeni Şehrin ele geçirilmesi için başarı ile kullandıkları gerçek devasa taş mühendislik tesisinin, yani su kemeri-su boru hattının şiirsel suretidir. Ya da seyyar, ıslak derilerle kaplanmış, tekerlekli, ahşap muhasara kulesinin suretidir. Bu paralelliğin devamına bakalım.
53a. TRUVA SAVAŞI. “AT” KELİMESİNİN YAZILIŞI. “At”, “kısrak” kelimesinin Latince yazılışı EQUA’dır (equae) [237], s.350-351.
# 53b. GOT-TARQUİNİUS SAVAŞI. “SU” KELİMESİNİN YAZILIŞI. “Su” kelimesinin Latince yazılışı AQUA’dır (aquae) [237], s.374. SU ve AT kelimelerinin yazılışının hemen hemen aynı olduğunu görmekteyiz! EQUA - AQUA. Hemen hemen aynı! Burada Latinceye atıfta bulunmamız, günümüze ulaşan çok sayıda Truva vakayinamesi Latin dilinde yazılmış olduğu için yerindedir. Ayrıca savaş herhalde Bizans-Rum İmparatorluğu’nda, Yeni Roma’da ya da kısmen İtalya’da geçmiştir.
“Su boru hattı (su tesisatı)”, su kemeri ifadesinin (yani “suyu getiren”) Latince yazılışı aquae-ductio’dur. Bu, “atı süren” ifadesiyle hemen hemen özdeştir: equae-ductio (equae- ductor) [237]. SADECE BİR ÜNLÜ HARF FARKLI. Ünlü harfler olmadan ifadeler birbiriyle düpedüz uyuşmaktadır. “Su boru hattının bakıcısı” ve “at bakıcısı” (seyis), birbiriyle hemen hemen uyuşmaktadır. Aynı zamanda, aqualiculus mide, KARIN, KARIN BOŞLUĞU, KARNIN İÇİNDEKİ BOŞLUK demektir. Herhalde, “klasik Homeros’un” en erken M.S. XIV. yüzyılda ortaya çıkan versiyonu, Procopius’un Roma-Got versiyonundan daha sonradır. Dolayısıyla SU BORU HATTI-SU KEMERİ (equae-ductio=su getiren) bir ünlü harfi karıştırmış olan sonraki yabancı yazarların algısında ATA dönüşmüştü. Bu da, Truva Atı lakabının verildiği “GRİ ata benzer devasa bir şey” hakkında çok sayıda efsanenin ortaya çıkmasına yol açmıştı. Hatta GRİ rengi, herhalde tozla kaplı taş su kemerinin gerçek renginin GRİ olmasından kaynaklanmaktadır.
Kelimelerin bu şekilde şekil değiştirmeleri (ve bu yüzden yanlış anlamaların ortaya çıkması) şaşırtıcı değildir. Mesela, (20 Ekim 1982 tarihli) “Edebiyat Gazetesi”nde (“Literaturnaya Gazeta”, Rus.), yabancı dillere ÇAĞDAŞ ÇEVİRİLER SIRASINDA, ÇAĞDAŞLARIMIZIN VE ÇAĞDAŞ İSİMLERİN çarpıtılmalarının parlak örnekleri gösterilmiştir. Bu olaylar, sözlüklerin ve yüksek eğitimin yaygın olduğu çağımızda geçmektedir. Bu durumda, bilmedikleri ve iyi anlamadıkları kelimelerin, ünlü harfleri olmayan isimlerin yazılışını karıştıran eski vakanüvislerden ne bekleyebiliriz ki? XIV-XVII. yüzyıllarda yaşayan Orta Çağ vakanüvisleri hiç de yetkin olmayan dillerinin prizmasından geçmişe dikkatle bakarak, kendilerine ulaşan eski belgelerin sayfalarında yer alan ve zaten iyi bilmedikleri şu ya da bu ismin anlamını özenle sezinlemeye çalışmışlardı. Mesela, XIII. yüzyıldaki Truva Savaşı’nın katılımcılarının günlüklerindeki adların anlamlarını...
54a. TRUVA SAVAŞI. TRUVA ATININ İÇİNDEKİ YUNANLILAR. Truva’nın ele geçirilmesi için “Ata benzer bir şey” kullanmak fikrini, aynı zamanda Odisseas ismini taşıyan Ulisses=Ulixes adlı bir Yunanlı açıklamıştı. Herhalde burada Aşil söz konusudur. Bunu Ulisses-Ulixes-Aşil adları arasındaki net yakınlık göstermektedir. Artık bildiğimiz gibi, 300 ya da 1000 kişilik özel bir askerî ekip Truvalılardan ve hatta kendi halkından gizli olarak “gri ata benzer bir şeyin” içinde saklanmıştı. Askerler atın içine şehir surlarının, Truva’nın dışındayken girmişlerdi.
# 54b. GOT-TARQUİNİUS SAVAŞI. YUNANLILAR-RUMLAR SU KEMERİNİN İÇİNDE BULUNMAKTADIRLAR. Got Savaşı sırasında eski su kemerini kullanma fikri Yunanlı-Rum olan Belisarius’a aittir. Önceki paralellikler uyarınca Belisarius ve Aşil aynı, tek Orta Çağ kişisinin hayalet yansımalarıdır. Bundan ileride daha çok bahsedeceğiz. “Yarma ekibi” Belisarius’un kendi ordusundan bile gizli şekilde su kemerinin içinde saklanmıştı. Askerler su kemerine, surların dışında bulunan delikten gelmişlerdi.
55a. TRUVA SAVAŞI. “ANTİK” SİNON. Yunan yarma ekibinin başkanlığına SİNON ya da ZENON atanmıştı. “Yunanlılar ona anahtarı verip gerekli anda atın karnının içinden gizli çıkışı açmasını söylemişlerdi” [851], s.132-133. Aşağıda göreceğimiz gibi, bu adam Got Savaşı’nın tarihinde iyi bilinmektedir.
# 55b. GOT-TARQUİNİUS SAVAŞI. GOT SAVAŞI’NIN ZENON’U. Magnus’un (yani çevrildiğinde sadece “Büyük”) ve Enn’in özel amaçlı” ekibin komutanları oldukları söylendiği halde, Belisarius’un süvarilerinin komutanı olan ZENON’UN Yunanlılardan- Rumlardan oluşan bu “özel amaçlı” ekibin tek komutanı olması pek mümkündür [196], 1. cilt, [695]. (Zenon halinde) Sinon, Got Savaşı’nın en önemli kahramanlarından biridir. (Magnus ile birlikte) Belisarius’un SÜVARİLERİNİN komutanıdır [196], 1. cilt, [695], 2(5);5,2; 6,13. Böylelikle Zenon-Senon’un Napoli’ye yönelik hücuma katılması mümkündü, daha doğrusu sadece mümkün değil, zorunluluktu.
56a. TRUVA SAVAŞI. “TRUVA ATINDAN ÖTÜRÜ” SUR YIKILMIŞTI. Güya Truva’nın surunun, ata benzer bir şeyi şehre “getirmek” için yıkıldığı ortaya çıkmıştır. Bütün Truva vakayinameleri, ağız birliğiyle, ata benzer bir şeyin “Truva’ya girdiği” anda surun yıkılışından bahsetmektedirler. Üstelik farklı yazarlar olayı farklı bir biçimde tarif etmektedirler. Bazıları “kapıların yıkıldığını” iddia etmektedirler [851], s.76. Bazıları ise şunu şöylüyorlar: “SURUN BİR PARÇASININ YIKILMASI GEREKMİŞTİ, bu da Truva’nın kapılarına geri dönen Yunanlılara şehre girme imkânı vermişti” [851], s.206-207, not 53. Vakayinamelerin üçüncü grubu ise “ata benzer bir şeyin” KULAĞININ KIRILDIĞINI iddia etmektedir (?). Tümüyle garip olan bir versiyonu sunalım: “Atın şehre girmesini sağlamak için” “KAPIYI TAMAMLAYAN TAŞI AŞAĞIYA ATMIŞLARDI” [851]. Bu fikir ayrılıklarında net bir olgu görülmektedir: Özel amaçlı ekibin Truva’ya girebilmesi için surun bir parçası bir şekilde yıkılmıştı.
# 56b. GOT-TARQUİNİUS SAVAŞI. YENİ ŞEHİR’DEKİ SU KEMERİNİN BORUSUNDAKİ TAŞ MANTAR YIKILMAKTADIR. Söz konusu olanın ne olduğu bellidir. Söylemiş olduğumuz gibi, Yeni Şehrin=Napoli’nin su kemerinin içindeki SUR, askerlerin şehrin içine girebilmeleri için KASITLI OLARAK DELİNİP YIKILMIŞTI. Belisarius’un askerleri, şehre girişi kapatan TAŞ MANTARI PARÇALAMIŞLAR ve deliği insanların girebileceği kadar genişletmişlerdi.
57a. TRUVA SAVAŞI. TRUVA’YA SON HÜCUM. Yunan yarma ekibi gece karanlığında “ata benzer bir şeyden” gizli çıkışı kullanarak çıkmıştı, res.5.66a. Yunanlılar şehrin içinden kapıları açtıktan sonra, Truva’nın sabah erkenden ele geçirilmesi ile sonuçlanmış olan hücuma başlamıştı [851], s.132-133.
# 57b. GOT-TARQUİNİUS SAVAŞI. YENİ ŞEHRE SON HÜCUM. Yunanlılardan- Rumlardan oluşan özel amaçlı ekip, gece karanlığında su kemerinden Yeni Şehrin = Napoli’nin içine girmişti ve su kemerindeki, yerden görülmeyen (gizli çıkış!) deliği görüp yere inmişlerdi. Sabah erkenden şehrin içinden kapıyı açıp genel hücum işaretini vermişlerdi. Rumlar şehre hızla doluşmuşlardı ve Yeni Şehir düşmüştü. Kuşatılmış olan Truva’nın surlarına tekerlekler yardımıyla itilen ahşap Orta Çağ muhasara kulesinin Truva atı imgesine katkıda bulunmuş olması mümkündür. Truva atının hep tekerleklerin üzerinde duran bir at şeklinde tasvir edilmesi boşuna değildir ki. “Truva atı” ahşaptandı, çünkü gezer kule ahşaptan yapılmıştı. Kule hareketli olduğu için onu ata benzetmişlerdi. Bunun ile ilgili daha çok detayı “Orda Rus’unun Başlangıcı” kitabımızdan öğrenebilirsiniz.