BÖLÜM 6.
ÜÇ BÜYÜK ROMA HÜKÜMDARI SULLA, POMPEİUS,
SEZAR VE TRUVA = TARQİUNİUS = GOT SAVAŞI’NDAKİ SURETLERİ
1. “BİYOGRAFİ” PARALELLİĞİ
Jül Sezar, Pompeius, Sulla ve Brutus en popüler “antik” kahramanlardandır. Çocukluktan itibaren hepimiz bu parlak döneme adanmış çok sayıda eser, tarihsel roman ve film biliyoruz. Göreceğimiz gibi, güya M.Ö. I. yüzyıldaki “antik Roma” olaylarının iskeleti, çok daha geç, M.S. XII-XIII. yüzyıllardaki Orta Çağ olaylarının “kopyası”dır. Orta Çağ’a ait orijinal, 333 senelik ve 1052 senelik aynı kronoloji oynamaları sonucunda aşağıya inmiş ve M.Ö. I. yüzyıla ulaşmıştır. “Sayılar Yalana Karşı” kitabında, bölüm 6, güya M.Ö. I. yüzyıldaki Roma olaylarının temel “iskeleti”nin güya XI-XIII. yüzyıllardaki olayların sureti olduğu benim tarafımdan gösterilmiştir. Dolayısıyla, net oynama yaklaşık 1050-1150 seneye veya 1400 seneye eşittir. Bu paralellik çok önemlidir. Bu paralellik, bildiğimiz 1053 senelik Roma oynamasından veya ona eşit olan T=X+300 formülünden doğmuştur (T, M.S. seneleri, X ise mesela Titus Livius’un kronolojiyi başlattığı “şehrin kuruluşu”ndan itibaren hesaplanan seneleri ifade etmektedir).
“Sayılar Yalana Karşı” kitabında, bölüm 6’da ve bu kitapta gösterildiği gibi, şu dönemler M.S. XIII. yüzyıldaki Truva Savaşı’nın suretlerindendir: Güya M.Ö. XIII. yüzyıldaki meşhur Truva Savaşı, güya M.Ö. VI. yüzyıldaki Tarquinius Savaşı, güya M.S. VI. yüzyıldaki Got Savaşı, güya M.Ö. I. yüzyıldaki Sulla, Pompeius ve Sezar devri.
Aynı orijinalin yansımaları olan dört olay birbirleriyle ilişkili olmalılar. Farklı oranlarda elbette. 3. bölümde hükümdarların şu iki “büyük üçlü”sü arasındaki paralellik sunulmuştur:
İlk üçlü: Sulla, Pompeius, Sezar, güya M.Ö. 82-45 seneleri arası; İkinci Roma İmparatorluğu’nun başlangıcı.
İkinci üçlü: Aurelianus, Dioklatianus, I. Constantius Chlorus, güya M.S. 270-306 seneleri arası; Üçüncü Roma İmparatorluğu’nun başlangıcı.
Şimdi Sulla, Pompeius, Sezar devri ile güya M.S. VI. yüzyıldaki Got Savaşı arasındaki kaydadeğer ama ikincil paralelliği kısaca açıklayacağız. Paralelliğin genel şeması şudur:
Pompeius = Justinianus, Jül Sezar = Belisarius, Sulla (ve Сiсero) = Narses (ve Belisarius).
Eşitlik işaretinin harfi harfine anlaşılması gerekmediğini tekrar vurgulayalım. Eşitlik işareti hiç de tasvirlerin tam özdeşliğine değil, sadece belirgin paralliğine, kod-anketlerinin yakınlığına işaret ediyor. Eski metinler farklı yazarlar tarafından, farklı devirlerde yazılmıştır. Bu yüzden, kuşkusuz, birçok ayrıntı bakımından farklıdır.
Böylece, şu konular arasında belli bir yakınlık olduğu ortaya çıkıyor:
a. Güya M.S. VI. yüzyıldaki GOT SAVAŞI. Bkz. Procopius [695], F. Gregorovius [196], cilt 1. [660].
# b. SULLA, POMPEİUS, SEZAR DEVRİ, güya M.Ö. I. yüzyıl. Bkz. Plutarkhos
## c. Güya M.Ö. XIII. yüzyılda olup biten TRUVA SAVAŞI. Bkz. “Truva Efsaneleri” [851], Homeros [180]. [482].
### d. Güya M.Ö. VI. yüzyılda olup biten TARQİUNİUS SAVAŞI. Bkz. Titus Livius
1a. GOT SAVAŞI. BELİSARİUS, Rum İmparatorluğu’nun parlak Bizanslı (Yunan- Rum) komutanı. Güya M.S. VI. yüzyıldaki Got Savaşı’nda “bir numaralı komutan”dır [695], [196]. Onun isminin ünlüsüz hali BLSR olarak geçmektedir.
# 1b. SULLA, POMPEİUS, SEZAR. JÜL SEZAR meşhur Romalı komutan ve İkinci İmparatorluğun imparatorudur. O da güya M.Ö. I. yüzyıldaki iç ve dış savaş sırasında “bir numaralı komutan”dı [660]. Onun isminin ünlüsüz hali LCSR olarak geçmektedir. Res.6.1’de güya XIV. yüzyıla ait eski bir Jül Sezar görüntüsünü sunmaktayız. “Ressam Niccolo da Bologna’nın minyatürü Pompeius’u yenen Jül Sezar’ı gösteriyor”. Jül Sezar tipik, zırhlı Orta Çağ şövalyesi olarak betimlenmiştir. Ortamın tümü de açık bir biçimde Orta Çağ’a özgüdür. Bkz. res.6.1a.
## 1c. TRUVA SAVAŞI. AŞİL (AKHİLLEUS) meşhur Yunan kahramanı ve “antik” Yunanistan’ın komutanıdır. O da güya M.Ö. XIII. yüzyıldaki Truva Savaşı’nın kahramanları arasında ilk sıradadır. Onun isminin ünlüsüz hali KHLLS veya LSS olarak geçmektedir, çünkü “Aşil’in savaştaki devamı” Ulisses-Odisseas’tır. Ulisses’in, Odisseas’ın ikinci ismi olduğunu hatırlatalım [851].
### 1d. TARQUİNİUS SAVAŞI. VALERİUS, Krallık Roması’nın sonu - Roma Cumhuriyeti’nin başlangıcındaki parlak komutan. Güya M.Ö. VI. yüzyılda patlak veren Tarquinius Savaşı’nda “bir numaralı komutan”dır. Onun isminin ünlüsüz hali VLRS (Valerius) + VLS (Volusius’un oğlu) olarak geçmektedir. Yukarıya ve [482]’ye bakınız. Sonuçta tam ünlüsüz ismi olarak BLSR’yi (VLSR’yi; V ve B harfleri sık birbirine dönüşüyordu) çıkarıyoruz. Böylelikle, DÖRT ÜNLÜSÜZ İSMİN TAMAMI BİRBİRLERİNE PEK YAKINDIR.
BELİSARİUS ve JÜL SEZAR (Iulius Caesar) isimleri birbirine pek yakındır. Önceden şu kaplamayı görmüştük: Valerius + Volusius = Belisarius. Aşil (Akhileus) ismi de ünlüsüz LS kökünü içermektedir. Jül Sezar ve Belisarius isimleri üzerinde daha ayrıntılı duralım. Birçok Latince yazıda, U harfinin V biçiminde yazıldığı punto vardır. Örneğin bkz. [873], s.32. Bu yüzden, JÜL SEZAR (Iulius Caesar) isminin BELİSARİUS’a (VELİSARİUS’A) pek yakın olan VELİCAESAR olarak seslendirilebilmesi pek mümkündür. Bunun dışında CAESAR kelimesi, Slavca ÇAR’a veya ünlüsüz olarak ÇR’a yakındır. Bunun için, VELİCAESAR, VELİÇAR olarak okunmuş olabilirdi, bu okunuş da BELİSARİUS’a yakındır. Olasılıkla, BELİSARİUS (Rusça’da VELİSARİUS) basbayağı hafifçe çarpıtılmış Slavca deyimi VELİKİY TSARdır (BÜYÜK ÇAR). Elbette, bu akıl yürütmeler kanıt değildir, ancak bunlar eski isimlerin bir dilden diğerine geçerken sahip oldukları biçim değiştirme kapasitelerini anlamak için faydalıdır.
2a. GOT SAVAŞI. Belisarius ve Narses, Got Savaşı’nın sanki “bir bütün komutan”ı oluşturan iki komutanıdır. Belisarius’un yerine geçen Narses’in Gotlar’ı bozguna uğrattıktan sonra Got Savaşı’nı tamamladığını hatırlatalım [695], [196]. Böylelikle, Belisarius + Narses çiftini görüyoruz. NARSES isminin ünlüsüz biçimde NRSS veya NRCC (Narcec şeklinde) olarak göründüğünü kaydedelim.
# 2b. SULLA, POMPEİUS, SEZAR. Jül Sezar, Сicero ve Sulla güya M.Ö. I. yüzyıla ait Roma’daki iç savaşın üç önemli kahramanıdır (“büyük üçlü” olan Sezar, Sulla, Pompeius ile karıştırılmamalıdır). Böylece şu üçlüyü görüyoruz: Sezar + Сiсero + Sulla. СİСERO (CİCERON) ismi ünlüsüz biçimde CCRN olarak geçmektedir. Yani basitçe ters yönden okunan Narses veya Narcec olarak. NRCC’den CCRN’in, yani Сiсeron’un doğduğu ortadadır. İsimlerin bu tarz biçim değiştirmelerinin sebeplerini çok iyi bilmekteyiz. Mesela, Araplar ve Yahudiler metni sağdan sola okuyorlar. Bu durum Narcec’i Сiсero’ya dönüştürmektedir.
## 2c. TRUVA SAVAŞI. Aşil ve Ulisses güya M.Ö. XIII. yüzyılda patlak veren Truva Savaşı’nın iki kahramanıdır. Onlar da sanki “bir bütün komutanı” oluşturuyorlar, çünkü Ulisses Aşil’in yerine geçip Truvalıları bozguna uğratınca Aşil’in başladığı işi bitiriyor. Böylelikle, Aşil + Ulisses çiftini görüyoruz [851]. Odisseas-Ulisses’in bir başka ismi Ureksis’tir [851]. Ünlüsüz Ulisses-Ureksis ismi LCRKCC veya LSRKSS olarak geçmektedir.
### 2d. TARQUİNİUS SAVAŞI. P. Valerius ve T. Lartius güya M.Ö. VI. yüzyıldaki Tarquinius Savaşı’nın iki komutanıdır. Bunlar zaten Belisarius + Narses çiftini kaplamıştı. Titus Livius, gerçekte, üç kahramanı ayırıyor, Valerius + Lartius + Marcius Coriolanus [482]. Lartius-Marcius ismi olasılıkla Narses veya Narcius isminin analoğudur.
3a. GOT SAVAŞI. “Baş kral”, Rum ve YUNANİSTAN İmparatorluğu hükümdarı, Bizans imparatoru I. Justinianos’tur [695], [196], cilt 1.
# 3b. SULLA, POMPEİUS, SEZAR. Güya M.Ö. I. yüzyılda Roma’daki savaşın “baş kralı” Roma imparatoru Pompeius Magnus’tur (yani Büyük Pompeius) [660], cilt 2, s.338. Pompeius Magnus, Jül Sezar’dan DAHA YAŞLIDIR [660], cilt 2, s.539, 543.
## 3c. TRUVA SAVAŞI. “Baş kral”, YUNAN hükümdarı Agememnon’dur [851], [180]. Agememnon ismi olasılıkla POMPEİUS MAGNUS ismiyle ilişkilidir. Agememnon da, Jül Sezar’ın sureti olan, yukarıya bakınız, Aşil’den DAHA YAŞLIDIR.
### 3d. TARQUİNİUS SAVAŞI. “Baş kral” Roma Kralı Gururlu Tarquin’dir. Titus Livius’un yaptığı tasvir temel alınarak, Gururlu Tarquin’in Jül Sezar’ın sureti olan Roma komutanı Valerius’tan DAHA YAŞLI olduğu tahmin edilebilir.
4a. GOT SAVAŞI. Belisarius Got Savaşı’nın başlangıcında İmparator Justinianos’un emrindeydi. Ancak daha sonra güya İtalya’da krallık iktidarını elde etmek istemişti. Konu ile ilgili detaylar için yukarıya ve [695]’e, [196]’a, cilt 1 bakınız. Başta Belisarius ile Justinianos arasındaki ilişkiler dostçadır. Sonradan düşmanca hale gelmiştir. Justinianos ile bir kavga yaşanıyor, bunun ardından Belisarius için tutuklama emri çıkıyor, sonra da Belisarius gözden düşüyor.
# 4b. SULLA, POMPEİUS, SEZAR. Kariyerinin başlangıcında Jül Sezar, o zamanlarda bütün üst düzey askerî görevleri yapan Pompeius Magnus’un emrindeydi. Ancak sonradan Jül Sezar Pompeius’u geriletip ordusunu bozguna uğratınca Roma’daki iktidarı ele geçirmiştir [660]. Böylelikle, ilk aşamada Jül Sezar ile Pompeius arasındaki ilişkiler pek dostça idi, ancak sonradan bozulmuştur. Aralarında savaşa yol açan bir düşmanlık başlamıştır [660].
## 4c. TRUVA SAVAŞI. Aşil savaşın başlangıcında Agememnon’un emrindeydi. Ancak sonradan krallık iktidarını elde etmek ve Truva ile savaşı bitirmek istemiştir [851]. Konu ile ilgili detaylar için yukarıdaki “Aşil’in Hıyaneti” bölümüne bakınız. Böylece, evvela Aşil ile Agememnon’u bağlayan dostluktu. Savaş sırasında dostluğun yerini düşmanlık almıştır. Bir kavga, ilişkilerin koparılması ve hatta Belisarius’un hapsinin analoğu olan Aşil’in “ev hapsi” söz konusu oluyor, yukarıya bakınız.
### 4d. TARQUİNİUS SAVAŞI. Evvela Valerius, Kral Gururlu Tarquin’in emrindeydi. Ancak sonradan aralarındaki ilişkiler düşmanca hale geliyor. Valerius Gururlu Tarquin’e karşı savaşarak onu tahttan indiriyor. Böylelikle burada, Valerius ile Gururlu Tarquin arasında ilkin tarafsız ilişkileri görüyoruz. Ancak sonradan aralarında şiddetli bir savaş patlak veriyor [482].
5a. GOT SAVAŞI. Bu savaştaki “iki numaralı” komutan hadım Narses’tir [695], [196], cilt 1. Böylelikle, savaş fonu üzerinde özellikle parlak kişilerin “triumvirliği” belirtiliyor. Bunlar Justinianos, Belisarius, Narses idiler.
# 5b. SULLA, POMPEİUS, SEZAR. Pompeius’un ve Jül Sezar’ın yanında Romalı Crassus bulunuyor. Bu üçlü, yukarıda kolaylık sağlamak amacıyla “ilk triumvirlik” olarak adlandırdığımız grubu oluşturmaktadır. Bkz. bölüm 3. Truva Savaşı’ndaki sureti Agememnon gibi, başta triumvirlik içinde başrol Pompeius Magnus’a aitti. Güya M.Ö. I. yüzyılda Roma’daki savaşın LİDER KOMUTANI, sureti Aşil gibi, Jül Sezar idi. Crassus profesyonel olmayan bir asker idi, zengin bir Romalı idi. Truva Savaşı’ndaki sureti Menelaos gibi kendisi de önceki iki komutana katılmıştır. Şimdi göreceğimiz gibi, Roma’nın “ilk triumvirliği”ndeki güçlerin bu şekildeki dizilişi bu devirdeki diğer bütün suretlerin durumuna benziyor.
## 5c. TRUVA SAVAŞI. Burada “iki numaralı kral”, Helen’in kocası Menelaos idi [851], [180]. Burada belli tarzdaki bir “triumvirliği” görüyoruz: Agememnon, Menelaos, Aşil.
### 5d. TARQUİNİUS SAVAŞI. Burada “iki numaralı kral” Tarquinius Collatinus’tur. Bu durumda resmen triumvirlik olmadığı halde, ÜÇ ana kişi belirgin bir şekilde görünüyor: Gururlu Tarquin, Tarquinius Collatinus ve P. Valerius [482].
Truva = Tarquinius = Got Savaşı’nın bildiğimiz bütün versiyonlarında bulunan “kadın hakkındaki efsane”ye daha önce defalarca dikkat çektik. Kaydadeğer olan şudur ki, aynı efsane şu an dikkatimizin odaklandığı güya M.Ö. I. yüzyıldaki Roma tarihinde de meydana çıkıyor.
6a. GOT SAVAŞI. Güya M.S. VI. yüzyılda patlak veren Got Savaşı’ndaki kadın hakkında efsane. Baş kadın kahraman Amalasunta’dır [695]. İkinci İmparatorluktaki sureti Julia Maesa’dır.
# 6b. SULLA, POMPEİUS, SEZAR. Güya M.Ö. I. yüzyılda yaşayan kadın hakkındaki efsane. Baş kadın kahraman Pompea ismini taşıyan bir kadındır. Yanında Julia bulunuyor [660]. Aşağıdaki detaylara bakınız.
## 6c. TRUVA SAVAŞI. Güya M.Ö. XIII. yüzyılda patlak veren Truva Savaşı’ndaki kadın hakkında efsane. Baş kadın kahraman Truvalı Helen’dir [851], [180].
### 6d. TARQUİNİUS SAVAŞI. Güya M.Ö. VI. yüzyılda patlak veren Tarquinius Savaşı’ndaki kadın hakkında efsane. Baş kadın kahraman Lucretia’dır. Yanında Tullia var [482].
Jül Sezar’ın Pompeius ve Crassus ile ilişkileri görünürde iyiyken “Sezar’ın evinde tatsız bir olay yaşanmıştır. Eski asillerden, zenginliği ile bilinen... ama aşırılık ve cüret açısından ünlü çapkınlar arasında en önde gelen bir adam vardı. SEZAR’IN KARISI POMPEA’ya âşıktı ve bu aşk karşılıklı idi... Sezar’ın annesi Aurelia... gelinini sürekli gözetim altında tutarak aşıkların randevularını zor ve tehlikeli kılmıştır” [660], cilt 2, s.455, "Ceasar" IX.
Her sene Romalılar “Bona Dea” denilen tanrıçaya adanmış bir kadınlar bayramını kutlamıştır. Bu bayrama salt kadınlar katılabilmiştir. Jül Sezar’ın evinden bütün erkekler boşaltılmış ve bayram başlamıştır. Pompea’ya âşık Clodius onu görmek ümidiyle Sezar’ın evine gizlice sızıyor. Ama Aurelia’nın hizmetçisi onu fark ediyor ve Clodius evden utançla kovuluyor [660], cilt 2, s.455-456, "Ceasar" IX-X. “Sonraki gün bütün Roma’ya Clodius’un saygısızlık yaptığı ve kendisinin yalnız hakaret ettiği kişiler karşısında değil, şehir ve tanrılar karşısında da suçlu olduğuna dair bir söylenti yayılıyor. Halk tribünlerinden biri alenen Clodius’u ahlaksızlıkla suçlamıştır ve senatörlerden en kuvvetlileri onun aleyhine konuşmuştur” [660], cilt 2, s.456, "Ceasar" X. Jül Sezar Pompea’dan boşanmıştır. Uzun zaman geçmeden Clodius güya M.Ö. 52 senesinde Appian Yolu’ndaki çatışmada öldürülmüştür [948], s.157. Şimdi kısa bir inceleme yapalım.
7a. GOT SAVAŞI. Savaşın bahanesi kadına karşı yapılan hakaret idi, Amalasunta’nın tutuklanması ve uzak bir adada hapsedilmesi [695], [196], cilt 1. Yukarıya bakınız. Amalasunta’nın Gotların KRALİÇESİ olduğunu hatırlatalım. Onun İkinci İmparatorluk’taki sureti Julia Maesa’dır. JULİA ismini kaydedelim.
# 7b. SULLA, POMPEİUS, SEZAR. Güya M.Ö. I. yüzyıldaki Roma Savaşı’nın arifesinde bir “kadına hakaret edilmesi” yer alıyor. Bu, Clodius’un Sezar’ın karısı Pompea ile kutsal bir olay, KADIN bayramı sırasında görüşme teşebbüsü. Üstelik olayın seksle ilgili yönü açıkca vurgulanmıştır [660]. Pompea “baş imparator” Pompeius Magnus’un akrabasıdır [660], cilt 2, s.543, yorum 12. Ayrıca bkz. [660], cilt 2, "Ceasar" V. Yanında Sezar’ın kızı ve sonradan Pompeius Magnus’un karısı olan JULİA bulunuyor [660], cilt 2, s.465. Böylelikle, burada bir çift kadın görüyoruz: Pompea ve Julia. Bunlar “baş kral” ve “bir numaralı komutan”ın karılarıdır. Got Savaşı’nda olduğu gibi, JULİA isminin meydana çıkışını vurgulayalım.
## 7c. TRUVA SAVAŞI. Savaşa bahane “kadına hakaret edilmesi” idi. Helen zorla (? – bunun farklı versiyonları vardır, yukarıya bakınız) kaçırılıp Truva’ya götürülmüştür [851]. Bu kaçırılma-esir edilmenin seksle ilgili yönü vurgulanmıştır. Helen “baş krallar”dan biri Menelaos’un karısıdır. Daha sonra, Truvalı Paris’in, yani TRQN klanının temsilcisinin karısı oluyor. Paris = PRS, p-rus. Belki, HELEN (ELEN) ve JULİA isimleri birbirine dönüşmüş olabilir.
### 7d. TARQUİNİUS SAVAŞI. Savaşın bahanesi kadına hakaret edilmesi idi. Tarquinlerden biri tarafından Lucretia’nın ırzına geçilmiştir [482]. Titius Livius’un olayın seks yönüne işaret ettiğini görüyoruz. Lucretia, Tarquinius Collatinus’un, yani “iki numaralı baş kral”ın karısıdır. Yanında “bir numaralı baş kral” Gururlu Tarquin’in karısı olan Tullia (belki Julia mı?) bulunuyor. Olaylar TRQN – Tarquinlerin soyu ile bağlantılıdır. TULLİA ismi, JULİA ismine açık bir çekilde yakındır, yukarıya bakınız.
8a. – (boşluk)
# 8b. SULLA, POMPEİUS, SEZAR. Güya M.Ö. I. yüzyılda Roma’da AURELİA, Jül Sezar’ın annesidir. Aurelia, Sezar’ın karısı “Pompea’ya hakaret edilmesi” ile doğrudan bağlantılıdır [660]. Yukarıya bakınız.
## 8c. TRUVA SAVAŞI. – (boşluk)
### 8d. TARQUİNİUS SAVAŞI. Bu savaşta VALERİUS, Jül Sezar’ın suretidir. Valerius, “Lucretia’ya hakaret edilmesi” ile ilgili olayların merkezindedir. Bu paralel konuların iki katılımcısının isimlerinin açık yakınlığını kaydedelim, AURELİA (kadın) ve VALERİUS (erkek). Orta Çağ vakanüvislerinin bazen kadın ve erkek isimlerini karıştırması bizi şaşırtmamalıdır. Aşağıda bu tarz birkaç belirgin örnek göreceğiz.
9a. GOT SAVAŞI. Buradaki önemli olay AMALASUNTA’NIN ÖLÜMÜdür. Bu olayın İkinci İmparatorluk’taki analoğu JULİA MAESA’NIN ÖLÜMÜDÜR. Kadınların ikisi de öldürülmüştür. Yukarıya bakınız. Kadın-kraliçenin ölümünden hemen sonra Got Savaşı başlıyor. Onun ölümünün savaşın bahanesi olduğunu hatırlatalım. Amalasunta’ya (= Julia Maesa’ya) “hakaret eden” Got Theodat UZUN ZAMAN GEÇMEDEN ÖLDÜRÜLMÜŞTÜR [196], cilt 1.
# 9b. SULLA, POMPEİUS, SEZAR. Güya M.Ö. I. yüzyılda Roma’da JULİA’NIN ÖLÜMÜ. Julia beklenmedik şekilde öldüğü halde, burada cinayetin sözü edilmiyor [660]. Roma’daki iç savaş JULİA’NIN ÖLÜMÜNDEN SONRA BAŞLIYOR. Üstelik Plutarkhos savaşın bahanesi olarak tam da bu ölümü görüyor. Şunu yazıyor. “Hem Pompeius hem de Jül Sezar büyük bir kedere kapılmıştır (JULİA’NIN ÖLÜMÜNDEN SONRA; Titus Livius’un versiyonu ile karşılaştırınız – A.F.), dostları endişeye düşmüştür, çünkü uyuşmazlıklardan hasar gören devlette şimdiye kadar barış ve uyum sağlayan akrabalık bağları dağılmıştır... İnsanlar, Julia’nın cesedini halk tribünlerinin karşı koymalarına rağmen Campus Martius’a getirmiştir” [660], cilt 2, s.465 "Ceasar" XXIII. JULİA’NIN ÖLÜMÜNDEN SONRA Pompeius ile Sezar arasındaki ilişkiler hızla kötüleşiyor ve “BİRBİRİNE KARŞI ÇIKIYORLAR” [660], cilt 2, s.458, "Caesar" XIII. Pompea’ya “hakaret eden” Romalı Clodius UZUN ZAMAN GEÇMEDEN iç savaşta öldürülmüştür [660].
## 9c. TRUVA SAVAŞI. HELEN yüzünden başlamıştır. Sonradan Helen ÖLDÜRÜLMÜŞTÜR [851]. Ama burada zaten Truva Savaşı’ndan sonra ölüyor. Buna karşın, HELEN’İN ÖLÜMÜ önemli bir olay olarak bu versiyonda da bulunmaktadır. Helen’e “hakaret eden” Truvalı Paris uzun zaman geçmeden Truva Savaşı’nın sonunda ÖLDÜRÜLMÜŞTÜR [851].
### 9d. TARQUİNİUS SAVAŞI. Burada LUCRETİA’NIN ÖLÜMÜNÜ görüyoruz. Irzına geçildikten sonra kendisini bıçaklayarak öldürmüştür. Roma’da savaşa bahane olan onun ölümüydü [482]. Lucretia’ya “hakaret eden”, ırzına geçen Sextus Tarquinius, KISA ZAMAN SONRA Tarquinius Savaşı’nda ÖLDÜRÜLMÜŞTÜR [482].
10a. GOT SAVAŞI. Savaşın başlangıcında Gotlar Roma’dan kovuluyor. Bu kovulmanın ana başlatıcısı Yunan-Rum komutanı Belisarius’tur. O, General Belisarius (Titus Livius’un tarif ettiği “antik” Brutus’un sureti, yukarıya bakınız) ile birlikte Gotlar’a saldıran ordunun başındaydı [196], cilt 1.
# 10b. SULLA, POMPEİUS, SEZAR. Güya M.Ö. I. yüzyıldaki savaşın başlangıcında Pompeius Magnus Roma’dan kovuluyor. Bu kovuluşun ana esin kaynağı Jül Sezar idi. O, komutan Brutus ile birlikte Pompeius Magnus’a yönelik saldırının başındadır [660].
## 10c. TRUVA SAVAŞI. Aşil, Patroklos = BRT (yukarıya bakınız) ile birlikte Truvalılara yönelik saldırının başına geçiyor [851], [180]. Patroklos, Tarquinius Savaşı’ndaki Brutus’un ve güya M.Ö. I. yüzyılda Roma’daki Brutus’un suretidir.
### 10d. TARQUİNİUS SAVAŞI. Savaşın başlangıcında Tarquinlerin Roma’dan kovulmasını görüyoruz. Kovulmanın ana başlatıcılarından biri komutan Valerius’tur. Aynı zamanda Valerius, BRUTUS ile birlikte isyanın, Tarquinlere yönelik saldırının yöneticisidir [482].
11a. GOT SAVAŞI. Savaşın başlangıcında Belisarius ROMA’NIN DIŞINDA bulunuyor. Kral Theodat’ın liderliğindeki Gotlar ise, tersine, ROMA’NIN İÇİNDE bulunuyorlar. Belisarius Roma’ya sefere çıkıyor ve kısa zaman içinde Gotları kovuyor [695], [196], cilt 1.
# 11b. SULLA, POMPEİUS, SEZAR. Güya M.Ö. I. yüzyıldaki iç savaşta Jül Sezar evvela ROMA’NIN DIŞINDA bulunuyor, Pompeius Magnus ise ROMA’NIN İÇİNDE bulunuyor [660]. Sonra Sezar Roma’ya sefere çıkıyor, Rubicon Nehri’ni geçip (meşhur “antik” konu) POMPEİUS’U VE ONUN TARAFTARLARINI Roma’dan kovuyor. Bu olayın “kralların kovulması” olarak adlandırılmış olması pek mümkündür. Konu ile ilgili detaylar için aşağıdaki yoruma bakınız.
## 11c. TRUVA SAVAŞI. Savaşın başlangıcında Yunan Aşil TRUVA’NIN DIŞINDAYDI, Truvalılar ise yani TRQN (yukarıya bakınız), TRUVA’NIN İÇİNDEYDİ [851]. Savaşın sonunda Yunanlar TRUVALILARI Truva’dan kovuyorlar [851], [180].
### 11d. TARQUİNİUS SAVAŞI. Bu savaşta tersine bir durum vardır. Burada Kral Gururlu Tarquin ROMA’NIN DIŞINDADIR, Valerius ise tersine, ROMA’NIN İÇİNDEDİR [482]. Sonra Valerius, Brutus ile birlikte, Roma’dan Tarquinleri KOVUYOR. Bu da Titius Livius’un tarif ettiği meşhur “kralların Krallık Roması’ndan kovulması”dır. Buna karşılık olarak Tarquinler Roma’ya sefere çıkıyorlar.
Plutarkhos şunu bildiriyor: “Sezar, Pompeius’u indirmeye çoktan karar vermiştir” [660], cilt 2, s.467, "Ceasar" XXIX. İç savaş patlak veriyor. Sezar Roma’ya giriyor, Rubicon’u geçiyor, Ariminum’u ele geçiriyor. “Ariminum ele geçirildikten sonra, bütün ülkelerde ve bütün denizlerde sanki savaşın kapıları ardına kadar açılmıştır ve eyaletin sınırı ile birlikte bütün Roma kanunları da silinmiştir (hemen hemen aynısını Titius Livius da anlatıyor – A.F.); İtalya üzerinde dehşet içinde dolaşanlar yalnız erkekler ve kadınlar değilmiş; sanki şehirlerin kendileri yerlerinden kalkıp kaçıyormuş gibi… Roma’nın içinde yetkililer düzeni ne ikna ile ne de emirler ile sağlayabilmiştir. Her yerde çelişkili tutkular ve gemalmaz endişe hâkimdi” [660], cilt 2, s.471, "Ceasar" XXXIII. Roma’da isyan patlak veriyor, sonucunda Pompeius Magnus Roma’yı terk ediyor.
Bu da şöyle gerçekleşiyor. Pompeius savaşın bütün ülkeyi sardığına inanıp “ŞEHİRDE İSYAN VE BAŞSIZLIK olduğunu alenen ilan etmiş ve bunun ardından SENATÖRLERİN VE ANAVATANI VE ÖZGÜRLÜĞÜ ZULME TERCİH EDENLERİN PEŞİNDEN GELMELERİNİ EMREDİP ŞEHRİ TERK ETMİŞTİR… KONSÜLLER YOLCULUKTAN ÖNCE OLAĞAN ŞEKİLDE YAPILAN KURBAN SUNUMUNU BİLE YAPMADAN KAÇMIŞTIR… SENATÖRLERİN ÇOĞU DA İVEDİLİKLE KAÇMIŞTIR… Dehşet yüzünden düşünme yeteneğini yitiren insanlar büyük bir fırtına arifesinde genel bir kaçış akımına kapılmıştır… Bu göç çok acı vermesine rağmen, Romalılar Pompeius’a duydukları sevgi yüzünden Roma’yı terk ediyorlardı ve sürgün yerini kendi memleketleri olarak kabul ediyorlardı” [660], cilt 2, s.471-472, "Ceasar" XXXIII-XXXIV. Büyük ihtimalle, burada Plutarkhos (Petrarca mı?) fiilen Tarquinlerin Roma’dan kovulup kaçmalarını (Titus Livius’a göre, onları kovan P. Valerius idi) veya Gotların Roma’dan kovulmalarını tarif ediyor. Bu versiyonda onları kovan Belisarius idi. Truva versiyonunda, “Truvalı kralların kovulması” savaşın sonuna, Truva’nın düşüşünden sonrasına hamledilmiştir.
Bu arada, res.6.2’de XV. yüzyıla ait bir Orta Çağ minyatürünü sunuyoruz. Minyatürde Sezar’ın ordusunun Rubicon’dan geçmesi betimlenmiştir. “Antik” Roma lejyonlarının bayraklarında İKİ BAŞLI İMPARATORLUK KARTALLARININ süzülmesine dikkat ediniz. Jül Sezar’ın atının örtüsünde de aynı desen var, res.6.3 ve res.6.4. “Antik” imparatorluk Roması’nın resmî sembollerinin bunlar olduğu düşünülmektedir. Aynı zamanda, Büyük = “Moğol” İmparatorluğu’nun bu sembollerini XIV-XVI. yüzyılların tarihinden iyi biliyoruz, bkz. “Batılı Efsane” kitabı.
12a. GOT SAVAŞI. Belisarius Gotların terk ettiği Roma’ya zaferle giriyor. Romalılar onu KURTARICI olarak selamlıyorlar. Belisarius’un Rum-Yunan ordusunun BAŞKOMUTANI olduğunu hatırlatalım.
# 12b. SULLA, POMPEİUS, SEZAR. Jül Sezar, Pompeius’un ve yandaşlarının terk ettiği ROMA’YA GİRİYOR. Sezar DİKTATÖR tayin ediliyor ve bu savaş boyunca olağanüstü yetkiler elde ediyor [660], cilt 2, s.473, "Caesar" XXXVII.
## 12c. TRUVA SAVAŞI. Aşil Truva’nın kuşatılmasında Yunan ordusunun BAŞKOMUTANIDIR [851], [180].
### 12d. TARQUİNİUS SAVAŞI. Titus Livius, Valerius’un silah arkadaşı olan Brutus hakkında şunları söylüyor: “ŞEHRİ KURTARAN, ordugâhta sevinçle kabul edilmiştir, kralların çocukları ise oradan kovulmuştur” [482], 1:60, s.97.
“Antik” yazarların kendileri, bizim akıl öğretmemiz olmaksızın, Pompeius Magnus ve Agememnon ile ilgili efsaneler arasındaki belirgin benzerliklere işaret ediyorlar. Bu kaplama daha önce kaydettiğimiz paralellik içinde belirlenmiştir. Örnek olarak, Plutarkhos şunu yazıyor: “Herkes Pompeius’u korkaklık ile suçlayıp alaycı bir edayla AGEMEMNON VE KRALLARIN KRALI (Truva versiyonunda Agememnon gerçekten KRALLARIN KRALI olarak adlandırılmıştır, çünkü Yunan kahraman krallarının başına geçmiştir – A.F.) olarak adlandırmıştır: Tek başına hükümdarlıktan vazgeçmek istemeyerek O KADAR ÇOK KOMUTANIN ONUN EMRİNDE BULUNMASI ve otağına emir almak için gelmesi ile gurur duyuyormuş” [660], cilt 2, s.475, "Caesar".
13a. GOT SAVAŞI. Burada PRCT’un (Celius’un) oğlu JOHANNES MRK İtalya’yı Gotlardan kurtaranlardan biridir. Bu devirde Roma’da pontifex JOHANNES faaliyet gösteriyor ve Belisarius’un yanında “antik” Brutus’un sureti olan General İoannes bulunuyor [695], [196], cilt 1. Yukarıya bakınız.
# 13b. SULLA, POMPEİUS, SEZAR. Güya M.Ö. I. yüzyılda MARCUS JUNİUS BRUTUS Roma halkını zulümden kurtaran meşhur kişidir. Ayrıca aşağıdaki Decimus Iunius Brutus Albinus’a bakınız [660].
## 13c. TRUVA SAVAŞI. Burada Helen’i kurtaran, onun namusunu savunan PATROCLES-BRT’yi görüyoruz [851], [180].
### 13d. TARQUİNİUS SAVAŞI. Bu savaşta MARCUS’UN oğlu JUNİUS BRUTUS Roma halkını müstebit Tarquinlerden kurtaran kişi olarak belirtiliyor [482].
Bunun üzerinde durmakta ve güya I. yüzyılda yaşayan “antik” kahraman Marcus Junius Brutus (Brut-Brat mı? “Kardeş”in Rusçası) hakkında konuşmakta fayda var. Plutarkhos bu devirde bir Brutus’u (Brat’ı mı?) daha tasvir ediyor, o da Decimus Iunius Brutus Albinus’tur. Plutarkos’un kitapları [660] dikkatli okununca onun bu iki Brutus’u karıştırdığına dair bir izlenim oluşuyor. Olasılıkla, bu durum iki Brutus’un aynı Orta Çağ kişisinin yansıması olduğundan kaynaklanmaktadır. Gerçekten:
1) Birinci Brutus’un ismi Marcus JUNİUS BRUTUS’TUR [660], cilt 2, s.312.
*1) İkinci Brutus’un ismi Decimus IUNIUS BRUTUS Albinus’tur [660], cilt 2, s.545.
2) Marcus JUNİUS BRUTUS evvela JÜL SEZAR’ın silah arkadaşı idi, kendisi ile sıkı ilişkiler içindeydi. Olasılıkla, kendisi ile savaşlara katılmıştır.
*2) Decimus IUNIUS BRUTUS Albinus, Jül Sezar’ın emri altında Galya’da askerlik yapıyor [660], cilt 2, s.545, yorum 95, "Ceasar" LXIV, s.488.
3) Marcus JUNİUS BRUTUS, Jül Sezar’a karşı hazırlanan komplonun katılımcısıdır [660], cilt 2,3.
*3) Decimus IUNIUS BRUTUS Albinus da Sezar’a karşı hazırlanan komplonun katılımcısıdır [660], cilt 2, s.319.
Şimdi güya M.Ö. I. yüzyıldaki savaşın Tarquinius Savaşı ile kıyaslanmasına dönelim.
# 14b. SULLA, POMPEİUS, SEZAR. Güya I. yüzyıldaki savaşta Decimus Iunıus Brutus Albinus (+ Marcus Junius Brutus) meşhur bir kahraman ve Roma’yı Jül Sezar’ın zulmünden kurtaran kişidir. Marcus Junius Brutus (Brat mı?) diğer komplocular ile birlikte Jül Sezar’ı ÖLDÜRÜYOR. Plutarkhos’un (Petrarca’nın mı?) söylediğine göre, Roma’yı müstebitten kurtarıyor. Belki, BRUT (yani BRUTUS) ismi, BRAT (“Kardeş”in Rusçası) kelimesinden doğmuştur.
### 14d. TARQUİNİUS SAVAŞI. Marcus’un oğlu Lucius Junius Brutus, Tarquinius Savaşı’nın meşhur kahramanı ve Roma’yı kralların zulmünden kurtaran kişidir. Onun ismi, önceki bölümdeki “çift Brutus”un ismine yakındır, LUCİUS, olasılıkla, DECİMUS’TUR, JUNİUS = JUNİUS, BRUTUS = BRUTUS, MARCUS = MARCUS’tur. Marcus’un oğlu Lucius Junius Brutus’un Roma tarihine (P. Valerius ile birlikte) Roma’dan Tarquinleri kovan ve Roma’nın düşmanı olan kralın oğlu Arrunt Tarquinius’i öldüren kişi olarak girdiğini hatırlatalım [482]. Yukarıya bakınız.
# 15b. SULLA, POMPEİUS, SEZAR. Sonra Marcus Junius Brutus ÖLDÜRÜLMÜŞTÜR. Bu arada onun da ismi Brutus olan (!) babası, Pompeius tarafından öldürülmüştür [660], cilt 2, "Pompeius" LXIV, s.379; "Pompeius" XVI, s.344.
### 15d. TARQUİNİUS SAVAŞI. Lucius Marcus’un oğlu Junius Brutus, Tarquinler ile mücadelede ÖLDÜRÜLMÜŞTÜR. Arrunt Tarquinius ile birbirlerini vurmuşlardır [482].
“Antik” yazarlar yine, bizim akıl öğretmemiz olmaksızın ve kronolojik oynamalar ile net olarak uyuşan, güya M.Ö. I. yüzyılda yaşayan Marcus’un oğlu Junius Brutus ile Tarquinius Savaşı’nın kahramanı ve güya M.Ö. VI. yüzyılda yaşayan Lucius Marcus Junius Brutus arasındaki doğrudan benzerliğe işaret ediyorlar. Üstelik bu “iki Brutus”, olasılıkla, “klasik” Roma’da bu adı taşıyan tek meşhur Brutus çiftidir. Plutarkhos şöyle yazıyor: “MARCUS BRUTUS’UN (burada kastedilen, Jül Sezar’ın çağdaşı olan Marcus Junius Brutus, [660], cilt 3, s.312, "Brutus" I, 1 numaralı yorumdaki atıf) atası, ROMA TARQUİNLERİN DÜŞÜŞÜNÜ ONA BORÇLU OLDUĞU İÇİN, elinde kılıç olan tunç yontusu eski Romalılar tarafından Capitol’de kral heykelleri arasına yerleştirilen JUNİUS BRUTUS idi (! - Tarquinius Savaşı’nın kahramanı – A.F.)” [660], CİLT 3, S.312, "Brutus" I.
Ve sonra: <<Brutus (yani güya M.Ö. I. yüzyıldaki Marcus Junius Brutus – A.F.) uzun zaman (Jül Sezar’ın zulmüne karşı – A.F.) kararlı eylemler yapmaya çağrılmıştır… Kralları iktidardan indiren eski Brutus’u (yani Tarquinius Savaşı’nın kahramanı olan Brutus’u – A.F.) betimleyen heykel şu yazılar ile kaplanmıştır: “Keşke bugün yanımızda olsaydın!” veya “Brutus yaşıyor olsaydı!”. Brutus’un praetor görevini gördüğü yargıç kürsüsü bir sabah “Uyuyor musun Brutus?” ve “Sen gerçek Brutus değilsin!” kelimelerinin yazıldığı öbek öbek levhalar ile kaplı bulunmuştu. Diktatöre karşı bu kızgınlığın sorumluları, kendisi için Romalıların nefret ettiği yeni övgü ve saygı törenleri uyduran yaltakçıları idi… Onlar, halkın Sezar’ı kral ilan edeceğini tasarlamıştır, ancak tam tersi olmuştur>> [660], cilt 3, s.317-318, "Brutus" IX.
Olasılıkla, XV-XVII. yüzyıllar arasında yaşayan Orta Çağ yazarı olan ve bu “iki Brutus”u açıkça karıştırıp farklı kişiler olarak kabul ederek bunların eylemlerine göre onları sürekli birbirine kaplamaya mecbur kalan Plutarkhos’un (Petrarca’nın) bütün bu akıl yürütmeleri, kıyaslamaları, paralellikleri ve açıklamaları, elbette, Skaliger kronolojisinin baskısından kaynaklanmaktadır. Plutarkhos’u bağlayan bu yanlış versiyon, bir aynı Brutus’u (Brut-Brat’ı mı?) iki surete bölmüştür. Bu suretlerin birinin M.Ö. I. yüzyıla, diğerinin ise daha uzağa, yani M.Ö. VI. yüzyıla indirildiği görülmüştür. Sonuçta, neredeyse birbirinden ayırt edilemeyen “iki Brutus” belirmiştir. Birisi Marcus’un oğlu Junius Brutus, Tarquinlerin zulmünden Roma’yı kurtaran kişidir. İkincisi ise Marcus Junius Brutus, Jül Sezar’ın zulmünden Roma’yı kurtaran kişidir.
16a. GOT SAVAŞI. Bu savaşta, PRCT’NIN OĞLU OLAN JOHANNES MRK’nin olası “devamı” olan General JOHANNES’İN ÖLÜMÜNÜ görüyoruz. Yukarıya bakınız. Got Savaşı hem iç hem de dış savaştır.
# 16b. SULLA, POMPEİUS, SEZAR. Güya M.Ö. I. yüzyılda patlak veren savaştaki Marcus JUNİUS BRUTUS’un ÖLÜMÜ ve onun meşhur ölüm sonrası şanı [660]. Bu savaş da aynı zamanda hem iç hem de dış savaştır.
## 16c. TRUVA SAVAŞI. Bu savaşta PATROKLOS-BRT’nin Truva’nın yanındaki savaşta ölümünü ve Truva Savaşı’nda edindiği kahramanlık imajını görüyoruz [851], [180]. Truva Savaşı bir dış savaştır.
### 16d. TARQUİNİUS SAVAŞI. Burada Tarquinler ile savaşta Marcus’un oğlu BRUTUS’UN ölümünü ve Roma’nın ona gösterdiği saygıları görüyoruz [482]. Bu savaş iç ve dış bir savaştır.
17a. GOT SAVAŞI. Burada birinci düşman Gotlar’dır, ikincisi PRS = Franklar TRNK ve PRS = Persler’dir. Düşmanların ikisi de Rum-Bizans İmparatorluğu tarafından yenilmiştir. Ayrıca, Yeni Şehrin kuşatılmasını (güya İtalya’daki Napoli şehri, meşhur bir kale) görüyoruz.
# 17b. SULLA, POMPEİUS, SEZAR. Güya M.Ö. I. yüzyıldaki savaşta birinci düşman Pompeius’un ordusu, ikincisi ise PRS = Galyalılar (Galya – Galiçya veya Fransa) ve PRS =
Persler’dir. Düşmanların ikisi de yenilmiştir. Meşhur kale Alesia’nın KUŞATILMASI. Galya (Galiçya?) Savaşı’nda Jül Sezar’ın düşmanları Galyalılar (belki, Galiçyalılar?) idi: “İsyanın merkezi Arventler’in ve Karnautlar’ın toprakları idi” [660], cilt 2, "Ceasar" XXV-XXVI, s.466. Olasılıkla, RVNT ve KRNT basitçe TRQN kabilesinin hafifçe çarpıtılmış isimleridir.
## 17c. TRUVA SAVAŞI. Burada birinci düşman Truvalılar idi, ikincisi ise PRS = Paris’tir. İkisi de yenilmiştir. Meşhur “antik” kale Truva’nın kuşatılması. Jül Sezar’ın sureti olan Aşil’in düşmanları, Truvalılar = TRQN, yukarıya bakınız.
### 17d. TARQUİNİUS SAVAŞI. Burada birinci düşman Tarquinliler idi, ikincisi ise PRS = Porsenna. Düşmanların ikisi de yenilmiştir. Roma’nın kuşatılması. Valerius’un düşmanları Tarquinliler = TRQN idi.
Jül Sezar’ın Galya (Galiçya) Savaşı, Plutarkhos’a (Petrarca’ya) göre, Galya’nın gördüğü savaşların en büyüğü ve tehlikelisiydi [660], cilt 2, s.466, "Ceasar" XXV. Bu savaşın tarifi, Plutarkhos’a göre, Sezar’ın “biyografisinde” merkezi yerlerden birini almaktadır. Savaşın doruğu çok kuvvetli Alesia kalesinin kuşatılmasıdır. “(Sezar ile – A.F.) savaştan sonra hayatta kalan barbarların çoğu kralları ile birlikte Alesia şehrinde saklanmıştır. Duvarları yüksek ve kuşatılanların sayısı çok olduğu için fethedilemez görünen bu şehrin kuşatılması sırasında, Sezar büyük bir tehlikeye maruz kalmıştır, çünkü bütün Galyalı kabilelerin seçkin kuvvetleri... Alesia’ya gelmiştir... şehirde kuşatılanların sayısı ise en az yüz yetmiş bin asker idi” [660], cilt 2, s.467, "Ceasar" XXVI. Plutarkhos şöyle devam ediyor: “Alesia yakınlarındaki savaş layık olduğu şana sahip olmuştur, çünkü başka hiçbir savaş bu kadar cesur ve marifetli kahramanlıklara örnek oluşturmamıştır” [660], cilt 2, s.467, "Ceasar" XXVII.
Olasılıkla Alesia ismi, Jül Sezar’ın = Belisarius’un sureti olan Aşil’in (Akhilleus) isminin çarpıtılmış versiyonudur. Alesia’nın kuşatılıp teslim alınması, askerlik tarihi ders kitaplarına “eskilerin” savaş sanatının örneği olarak girmiştir. Mesela bkz. [172], cilt 1. Sonraki tarihçiler ve onların yetiştirdiği ressamlar işin aslını unutup kafalarına göre Alesia’nın kuşatılmasını gösteren fantastik manzaraları betimler olmuştur, res.6.5.
18a. GOT SAVAŞI. Procopius’a göre, savaş güya İtalya’da gerçekleşiyor [695], [196], cilt 1. Yeni Şehrin (Napoli’nin) kuşatılmasından kısa zaman önce Gotların kralı VİTTİGİS idi.
# 18b. SULLA, POMPEİUS, SEZAR. Alesia Kalesi, Plutarkhos’a göre, güya İtalya’da bulunmaktaymış [660]. Alesia’nın savunmasının başında Kral VERCİNGETORİX bulunuyordu. O, RVNT (Arventler) ve KRNT (Karnautlar) halklarının lideriydi [660].
## 18c. TRUVA SAVAŞI. Savaş Frigya’nın yakınında olup bitmiştir. Meşhur Truva kahramanı HEKTOR kral olarak Truva savunmasının başındadır. Yani, TRQN’ın başındadır. Paralellik ortadadır: Uzun VERCİNGETORİX ismi büyük ihtimalle daha kısa VİTTİGİS + HEKTOR isimlerinin birleşmesinden doğmuştur.
### 18d. TARQUİNİUS SAVAŞI. Savaş, Livius’a göre, güya İtalya’da olup bitiyor. Burada Truvalı Hektor’un sureti, olasılıkla, ARRUNT TARQUİNİUS’tur [482].
19a. GOT SAVAŞI. VİTTİGİS’in esir düşürülmesi [695], [196], cilt 1. Kazanan, komutan Belisarius’tur.
# 19b. SULLA, POMPEİUS, SEZAR. Güya M.Ö. I. yüzyılda burada VERCİNGETORİX’in esir düştükten sonraki ölümünü görüyoruz. KAZANAN, Belisarius’un sureti JÜL SEZAR’dır. Plutarkhos bundan şöyle bahsediyor: “Savaşı yöneten Vercingetorix kapıdan çıkmıştır... Attan atlamıştır, üstünden bütün zırhlarını çıkarıp Sezar’ın ayaklarının dibine oturup kalmıştır, zafere dek koruma altına alınıncaya kadar” [660], cilt 2, s.467, "Caesar" XXVII. Ve şöyle devam ediyor: “Sezar zaferi ancak altı sene sonra kutlayabilmiştir. Bütün bu seneler boyunca Vercingetorix hapishanede tutulmuştur, zaferden hemen sonra öldürülmüştür” [660], cilt 2, s.544, yorum 49.
## 19c. TRUVA SAVAŞI. Burada Hektor hayatını kaybediyor. KAZANAN AŞİL onun cesedini ele geçirip “esir ediyor” [851], [180].
### 19d. TARQUİNİUS SAVAŞI. Burada Arrunt Tarquinius’un savaşta ölümünü görüyoruz [482].
20a. GOT SAVAŞI. Yeni Şehrin (Napoli’nin) kuşatılması, düşüşüyle sona eriyor. Belisarius şehri fethetmek amacıyla savaş hilelerine başvurmuştur. Ordusu Yeni Şehrin surlarının yanında kurulmuş DEVASA ESKİ SU KEMERİNDEN şehre gizlice sızmıştır [695], [196], cilt 1.
# 20b. SULLA, POMPEİUS, SEZAR. Güya M.Ö. I. yüzyılda, Jül Sezar kuşatmadan sonra nihayet Alesia’yı fethediyor. Burada Sezar askerî hilelere başvurmuştur. Alesia Kalesi’nin çevresinde ikili sur biçiminde DEVASA BİR YAPI “inşa ettirmiştir” [660]. Konu ile ilgili detaylar için aşağıya bakınız.
## 20c. TRUVA SAVAŞI. Uzun süren kuşatmanın ardından Truva düşmüştür. Kuşatan Yunanlar hileye başvurmuşlardır, DEVASA “GRİ ATA BENZER BİR YAPI” kurmuşlardır [851]. İçinden çıkıp Truva’yı fethetmişlerdir. Bu meşhur “Truva atı”dır.
### 20d. TARQUİNİUS SAVAŞI. Burada “Truva atı”nın analoğu yoktur. Bu noktada paralellik bozulmuştur.
Plutarkhos şunu bildiriyor: “O kadar büyük kuvvetler arasında (Galyalılar – PRS ve RVNT-KRNT arasında – A.F.) sıkışmış olan Sezar İKİ DUVAR KURMAYA mecburdu, bunlardan biri şehre karşı, diğeri ise gelen Galyalılara karşı, çünkü düşmanlarının birleşmesi durumunda sonunun yakın olduğu ortadaydı... En şaşırtıcı şey şudur ki, Sezar şehrin dışındaki kalabalık ordu ile savaşıp onu yenerken YALNIZ KUŞATILANLARA DEĞİL, şehre bakan SURU KORUYAN ROMALILARA DA GÖRÜNMEDEN bunu yapmayı başarmıştır (!? – Orta Çağ Plutarkhosu geçmişin kıt belgelerine dikkatle bakarak olmayacak şeyler uyduruyor – A.F.)... Bu sayısız güç aniden yok edilip dağılmıştır, üstelik barbarların çoğu savaşta hayatlarını kaybetmiştir. Sonuçta Alesia’yı koruyanlar da teslim olmuştur” [660], cilt 2, s.467, "Ceasar" XXVII.
Kanımızca, Sezar’ın “ikili duvar kurması” şüphelidir. Hem de görünmeden. Büyük ihtimalle, karşımızda savaştan önce kurulan ESKİ SU KEMERİNİ kullanan Belisarius’un aynı kaydadeğer hilesinin yansıması bulunmaktadır. Elbette, bu su kemeri Plutarkhos’un (Petrarca’nın?) “anlatmaya” çalıştığı gibi, birkaç günde kurulmamıştır. Eski su kemerlerinin ayaklı, iki dikey sur arasına döşenen derin bir OLUK biçiminde kurulduğunu kaydedelim. Mesela bkz. res.5.65. Oluk üstte bir kapak ile kapatılıyordu, bu durum onu boruya dönüştürüyordu. Belki, Sezar’ın “ikili duvar”ı, su kemerinin oluğunun orijinal imajının geç bir çarpıtılmasıdır. Plutarkhos’un, surların hem kuşatılanlar için hem de neredeyse bütün kuşatanlar için güya GÖRÜNMEDEN (?) kurulmuş olduğunu neden vurguladığı açıklığa kavuşuyor. Got Savaşı’nı tarif ederken, Belisarius’un özel Yunan kolunun su kemerinin içine sızmasını ORDUSUNDAN SAKLI TUTTUğunu söyledik. Veya burada yüksek kuşatma kulesinin yapılmasından söz edilmektedir.
21a. GOT SAVAŞI. Belisarius, Odoacer ve I. Teoderik’le başlayan CERMEN-Got Krallığı ile savaşıyor. Savaş 16 veya 18 sene sürmüştür. Yani, 535-536 senelerinden itibaren (Roma’ya giriş) 552-553 senelerine kadar (Gotların bozguna uğratılması) [196], cilt 1. “Got Savaşı’nın ilk kralı” Justinianus BİZZAT savaş eylemlerine katılmıyor.
# 21b. SULLA, POMPEİUS, SEZAR. Jül Sezar Galya (Galiçya?) Savaşı’nda CERMENLER ile savaşıyor. Plutarkhos bunların içinden özellikle Tencteri = ünlüsüz olarak TNCTR kabilesini ayırıyor [660], cilt 2, s.464. Olasılıkla, bunlar TRQN’ın suretidir. Galya (Galiçya?) Savaşı “neredeyse ON sene” sürmüştür [660], cilt 2, s.459, "Ceasar" XV. İlk dönemin “baş kralı” Pompeius Magnus, Jül Sezar’ın Galya Savaşı’na KATILMIYOR.
## 21c. TRUVA SAVAŞI. Aşil Truvalılara = TRQN’a ve kısmen CERMENLER ile özdeşleşen Frigyalılara karşı savaşıyor. Yukarıdaki analize bakınız. Savaş dokuz buçuk sene devam ediyor. Bazı versiyonlara göre, 9 veya 10 sene [851]. Yukarıya bakınız. Yunan “baş kralı” Agememnon savaş eylemlerine aktif olarak katılmıyor. Bu durum Aşil’in bu savaştaki faaliyet zemini üzerinde özellikle bellidir.
### 21d. TARQUİNİUS SAVAŞI. Livius’a göre, P. Valerius Tarquinliler = TRQN ile savaşıyor. Savaş 12 sene sürüyor. Ayrıca “baş kral” Gururlu Tarquin dolaysız olarak savaşa katılıyor [482]. Bu maddede paralellik bozulmaktadır. Ama sıralanan dört maddenin tümünde savaşların uzunlukları iyi uyuşuyor.
22a. GOT SAVAŞI. Procopius, Got Savaşı’nı son derece acımasız ve büyük ölçekli bir savaş olarak betimliyor [695].
# 22b. SULLA, POMPEİUS, SEZAR. Plutarkhos, Galya Savaşı’nın (Galiçya’daki veya Galiç’teki savaş?) en büyük savaşlardan biri olduğunu bildiriyor. Şunu yazıyor: “O (Sezar – A.F.), sekiz yüzden fazla şehri zaptetmiştir (Galya veya Galiçya Savaşı sırasında – A.F.), üç yüz (! – A.F.) millete baş eğdirmiştir, savaşlar sırasında bir milyonunu yok ettiği (!? – A.F.) üç milyon insan ile savaşmıştır” [660], cilt 2, s.459.
## 22c. TRUVA SAVAŞI. Truva vakayinameleri de savaşın olağanüstü acımasız geçtiğini ve çok sayıda muharebe gerçekleştiğini vurgulamaktadır [851].
### 22d. TARQUİNİUS SAVAŞI. Titus Livius’a göre, Tarquinius Savaşı, yüzlerce senelik Roma tarihi içindeki en büyük olaylardan biridir [482].
23a. GOT SAVAŞI. Bu savaşta Gotların son iki kralı Totila ve Teya hayatlarını kaybediyorlar. Got Savaşı’nın en sonunda ölüyorlar [196], cilt 1. Kazananlar Teya’nın BAŞINI KESTİRİYOR. Bu, Got Savaşı’nın önemli bir sembolik olayıdır. Yukarıya bakınız.
# 23b. SULLA, POMPEİUS, SEZAR. Güya M.Ö. I. yüzyılda Pompeius Magnus savaşta hayatını kaybediyor. Savaş meydanından kurtulmaya çalışıyor ama kaçarken öldürülüyor [660], cilt 2, s.477-478. Pompeius’un başı KESİLMİŞTİR. Bu, savaşın merkezi olaylarından biridir [660], cilt 2, s.479.
## 23c. TRUVA SAVAŞI. Burada, Truva’nın düşüşünden sonra, bütün baş krallar hayatlarını kaybediyorlar. Pompeius Magnus’un sureti olan Agememnon’un savaştan dönüşünden sonraki trajik ölümü. Haince öldürülmüştür. Totila ve Teya’nın sureti olan Truva kralı Troilos’un kesilmiş başı. Bu olay, Truva Savaşı’ndaki merkezi olaylardan biridir [851]. Orijinal kaynaklardan öğrenebildiğimiz kadarıyla, kralın kesilmiş başı konusu her üç savaşın - Got Savaşı’nın, Truva Savaşı’nın ve güya M.Ö. I. yüzyıla ait Roma’daki savaşın- tarihindeki TEK olaydır.
### 23d. TARQUİNİUS SAVAŞI. Bu savaşta Kral Gururlu Tarquin Romalılarla savaşta yenilgiye uğradıktan sonra ölüyor. Kaçarak kurtuluyor, bundan kısa zaman sonra Cumae’de ölüyor [482]. Burada paralellik bozulmuştur, çünkü kesilen baş konusunu bulamadık.
24a. GOT SAVAŞI. Gotların kralı Theodat bu savaşa katılıyor. ÖLDÜRÜLMÜŞTÜR [695], [196], cilt 1. Yukarıya bakınız.
# 24b. SULLA, POMPEİUS, SEZAR. Güya M.Ö. I. yüzyıla ait Roma’daki iç savaşa THEODOT katılıyor [660], cilt 2, s.388-390. İsminin Got THEODAT ismi ile hemen hemen özdeş olduğunu görüyoruz. Theodat da ÖLDÜRÜLMÜŞTÜR [660], cilt 2, с.391.
## 24c. TRUVA SAVAŞI. Savaşa Got Kralı Theodat’ın sureti olan Kral TEUTRATOS katılıyor. Teutratos da ÖLDÜRÜLMÜŞTÜR [851]. Yukarıya bakınız.
### 24d. TARQUİNİUS SAVAŞI. Burada suret bulunmamıştır.
25a. GOT SAVAŞI. Belisarius Got Kralı Vittigis’i öldürüyor (idam ediyor?). Belisarius ile Vittigis’in teke tek savaşımı hakkındaki efsanede Kral Vittigis de hayatını kaybediyor [196], cilt 1. Yukarıya bakınız. Komutan Belisarius ve onun düşmanları Got kralları Totila ve Teya yaklaşık aynı zamanda faaliyet gösteriyorlar.
# 25b. SULLA, POMPEİUS, SEZAR. Pompeius Magnus, AKHİLLA tarafından öldürülmüştür. Akhilla, Jül Sezar’ın düşmanı olan Pompeius cinayetini işleyecek grubun başındadır. Burada Akhilla, Belisarius’un suretidir. Akhilla’nın kendisi de UZUN ZAMAN GEÇMEDEN ÖLDÜRÜLMÜŞTÜR [660], cilt 2, s.391.
## 25c. TRUVA SAVAŞI. AŞİL Truva Kralı Troilos’u öldürüyor [851]. Henüz gördüğümüz gibi, Troilos Got kralları Totila ve Teya’nın suretidir. AKHİLLA ve AKHİLLEUS (AŞİL) isimlerinin hemen hemen özdeş olduğunu kaydedelim. Aşil de UZUN ZAMAN GEÇMEDEN ÖLDÜRÜLMÜŞTÜR.
### 25d. TARQUİNİUS SAVAŞI. – Burada suret bulunmamıştır.
26a. GOT SAVAŞI. Belisarius hıyanetle ve İtalya’daki krallık iktidarını ele geçirmek isteği ile suçlanmıştır [196], cilt 1. Güya Gotlara, kendilerinin ellerinden krallık tacını kabul etmeye söz vermiştir. Belisarius’un kendisi bu suçlamayı reddetmiştir. Buna karşın, İmparator Justinianus, Belisarius’u savaş eylemlerinden uzaklaştırıp İtalya’dan çekiyor.
# 26b. SULLA, POMPEİUS, SEZAR. Jül Sezar Roma’daki KRALLIK İKTİDARINI ELE GEÇİRMEK isteğiyle suçlanmıştır. Birçok Romalı ona tacı öneriyor [660]. Konu ile ilgili detaylar için aşağıya bakınız. Jül Sezar hıyanet suçlamalarını alenen reddetmeye mecbur kalıyor. Bu olaylar Roma’daki barış ortamı zemininde gelişiyor, bu anda savaş yoktur. Plutarkhos şöyle yazıyor: “Sezar’ın krallık iktidarına yönelik hevesi, kendisine karşı büyük nefret ve onu öldürmek isteği uyandırmıştır. Halk için bu Sezar’ın ana suçuydu... Sezar’ı bu iktidarı kabul etmesi için teşvik eden insanlar söylenti yaymıştır...” [660], cilt 2, s.485. Sonuçta, Sezar’a karşı düşmanlık artıyor. Sezar güya hiçbir gizli planı olmaksızın, “krallık iktidarı”nı fiilen ele geçirmeye çok yaklaşıyor. Suretleri Belisarius ve Valerius-Volusius gibi, Sezar da bu suçlamaların yalan olduğunu göstermeye çalışıyor. Savunucularının kendisine sunduğu “kral” unvanını alenen reddediyor [660], cilt 2, s.485-486. Ama bu, Romalıları rahatlatmayınca, hoşnutsuzluk artmaya devam ediyor. Sonra Plutarkhos’un Jül Sezar’ın evinin (cephesinin) yıkılması hakkındaki anlatımı geliyor [660], cilt 2, s.488.
## 26c. TRUVA SAVAŞI. Kahraman Aşil da hıyanetle ve TEK BAŞINA KRALLIK İKTİDARINI ELE GEÇİRMEK HEVESİ ile suçlanmıştır [851]. Sonuç olarak, savaşlardan ya bir emir üzerine ya da kendi rızasıyla çekiliyor.
### 26d. TARQUİNİUS SAVAŞI. Tarquin kralları Roma’daki iktidardan indirildikten sonra P. Valerius da KRALLIK İKTİDARINI ELE GEÇİRMEK TEŞEBBÜSÜ İLE suçlanmıştır. O bu suçlamaları alenen reddediyor. Buna karşın, Valerius konsüllükten ve savaş eylemlerinden çekiliyor [482]. Yukarıya bakınız. Sonra Plutarkhos’un, Jül Sezar’ın sureti olan P. Valerius’un evinin yıkılması hakkındaki anlatımı geliyor [660], cilt 2, s.488. Titus Livius, P. Valerius’un iktidarı ele geçirmek isteği ile suçlanmasının, Valerius’un kendisi için bir tepede zaptedilmez bir kaleye dönüştürülen ev kurdurması ile doğrulandığını bildiriyor. Bunun üzerine, Valerius güya bu tarz dedikoduların önüne geçmek amacıyla evini yıktırıp bir vadide yeniden yaptırmıştır [482].
27a. GOT SAVAŞI. Sonra Belisarius’un gözden düşmesini, tutuklanmasını, malının müsaderesini görüyoruz. Bunun ardından, Belisarius’un yokluk içindeki ölümünü [196], cilt 1.
# 27b. SULLA, POMPEİUS, SEZAR. Roma’da Sezar’a karşı bir KOMPLO kuruluyor. Bunun sonucu, Jül Sezar’ın kalleşçe cinayetidir. ARKADAN vurulurak öldürülmüştür. Plutarkhos şöyle yazıyor: “Casca, ENSESİNE kılıç ile ilk vurandı” [660], cilt 2, s.490.
## 27c. TRUVA SAVAŞI. Burada da Aşil’e karşı bir KOMPLO görüyoruz. Sonuç olarak kalleşçe öldürülmüştür, yine ARKADAN [851].
### 27d. TARQUİNİUS SAVAŞI. Bu savaşta, olasılıkla, Belisarius’un sureti P. Valerius’un bir menkubiyeti vardı, çünkü Valerius yokluk içinde ölmüştür [482]. Burada Valerius cinayetinin sözü edilmemektedir.
28a. GOT SAVAŞI. – Burada suret bulunmamıştır.
# 28b. SULLA, POMPEİUS, SEZAR. Plutarkhos, Titus Livius’un JÜL SEZAR’IN HAYATINI TARİF ETTİğini açıklıyor [660], cilt 2, s.488. Üstelik Plutarkhos, Titus Livius’ın “Tarih”inin, bugün kabul edildiği gibi, GÜNÜMÜZE ULAŞMAYAN kısmına atıf yapıyor [660], cilt 2, s.545, yorum 94.
## 28c. TRUVA SAVAŞI. – Burada suret bulunmamıştır.
### 28d. TARQUİNİUS SAVAŞI. Olasılıkla, Titus Livius gerçekte Jül Sezar’ın hayatını betimlemiştir, ama kendisini başka bir isim altında biliyordu. Yani, P. Valerius olarak. Bu durumda, Titus Livius’un ilgili “Tarih” kitabı KORUNUP GÜNÜMÜZE ULAŞMIŞTIR [482]. Şimdi anladığımız gibi, Plutarkhos (Petrarca?) büyük ihtimalle tümüyle haklıydı.
29a. GOT SAVAŞI. Belisarius, yalnız Gotlar -TRQN- ile değil, Persler –PRS- ile de savaşıyor [196], cilt 1. Böylelikle, burada iki ana düşman var. Belisarius’un bunun dışında AFRİKA’DA vandallar ile de savaştığını kaydedelim.
# 29b. SULLA, POMPEİUS, SEZAR. Jül Sezar Farnekes’e karşı PERS SAVAŞI’NI yürütüyor [660], cilt 2, s.480. Ama FRNK (Farnekes), F (fita) harfi T harfine, ve tersi, sık dönüştüğü için hemen hemen TRNK ile uyuşuyor. Bunun dışında, daha önce TRNK’nin Franklar ile özdeş olduğu sonucuna vardık. Ve FARNEKes ve FRANKlar hemen hemen aynı görünüyor. Jül Sezar da AFRİKA’DA bir savaş yürütüyor [660], cilt 2, s.482.
## 29c. TRUVA SAVAŞI. Aşil PARİS = PRS’e ve Truvalılar = TRQN’a karşı savaşıyor. Böylelikle, burada aynı çifti görüyoruz: PRS VE TRQN veya TRNK.
### 29d. TARQUİNİUS SAVAŞI. Valerius, Et-Rüsk Larth Porsenna’ya = L-Orda PRSN ve Tarquinler’e = TRQN karşı savaşıyor. Yine iki düşman grubu var.
30a. GOT SAVAŞI. Belisarius savaş eylemlerinden çekildikten sonra Narses-Narcec, Gotları nihai olarak yeniyor [196], cilt 1. Belisarius’un başladığı işi tamamlıyor ve kendisi “Belisarius’un devamı” gibidir. Onun ünlüsüz ismi NRSS veya NRCC olarak görünüyor.
# 30b. SULLA, POMPEİUS, SEZAR. Cicero da Jül Sezar’ı “sürdürüyor”. Legatus ve Jül Sezar’ın ordusunda lejyon komutanıdır [660], cilt 2, s.544. Detaylar için aşağıya bakınız. Cicero (Ciceron) = CCR (CCRN) ismi ters okunuşla (örneğin, Arap veya İbranice) NRCC olarak görünüyor. Yani, NaRCeC veya Nerses isminin ünsüzlerinin kökü oluşuyor. Sezar (Ceasar) ve Cicero isimlerinin belirli yakınlığını kaydedelim: Ünlüsüz olarak CSR ve CCR.
## 30c. TRUVA SAVAŞI. Ulisses (Odysseas) savaşı başarıyla tamamlayarak Aşil’in işine devam ediyor. ULİSSES ve AKHİLLEOS (Aşil) isimleri yakındır.
### 30d. TARQUİNİUS SAVAŞI. Lartius (veya Marcius Coriolanus), P. Valerius’un “devamı”dır. Lartius, Tarquinleri yeniyor, P. Valerius’un işini bitiriyor. LARTİUS, NARTİUS veya NARSES isimlerine yakındır.
Jül Sezar’ın Galya Savaşı (Galiçya veya Galiç’teki savaş?) sırasında Cicero, Plutarkhos’un söylediğine göre, bir lejyonun başındaydı [660], cilt 2, s.465, "Caesar" XXIV. Tarihçiler bu Cicero’yu meşhur konuşmacı Marcus Tullius Cicero’nun “kardeşi” olarak düşünmektedir. Ama Plutarkhos’un kendisi, sadece bir “Cicero”dan söz ederek herhangi bir “kardeşten” bahsetmemektedir. Bugün, meşhur “antik” konuşmacı Cicero’nun profesyonel bir savaşçı olmadığı kabul edilmektedir. Got Savaşı’ndaki sureti olan Justinianos’un sarayında güya bir hadım olan Narses gibi. Ama konuşmacı Cicero, Jül Sezar’ın yakınlarındandı, defalarca savaş eylemlerine katılmıştır. Örnek olarak, Cicero Kilikya’da vekillik yaparken onun emri altında 1200 piyade ve 2600 süvariden oluşan bir ordu bulunuyordu [660], cilt 3, s.180, "Cicero" XXXVI. Plutarkhos şöyle yazıyor: “O (Cicero – A.F.), bir savaş yürütüyordu... VE ASKERLER ONA İMPARATOR UNVANINI VERMİŞTİ” [660], cilt 3, s.185. Cicero konsül idi ve üstelik Jül Sezar’a karşı komploya katılmamıştır [660], cilt 3, s.185.
Roma’da Jül Sezar’ın ölümünden sonra Cicero‘yu politik dalganın doruğuna, Jül Sezar’ın yerine yükselten bir hareket oluşmuştur. “Cicero’nun ismi sıkça seslendiriliyordu... Onun ismi bu anda özel bir cazibe kazanmıştır; cumhuriyetin sembolü” [948], s.174. Böylelikle, Plutarkhos’a (Petrarca’ya?) göre, Cicero da Jül Sezar’ın “devamı”dır. Narses’in Belisarius’un “devamı” olduğu gibi, Ulisses’in Aşil’in “devamı” olduğu gibi.
31a. GOT SAVAŞI. Narses ile Belisarius’un arkadaş olduğu düşünülmektedir. Narses Belisarius’un tutuklanmasına ve ona karşı baskıya katkıda bulunmamıştır. Narses bir HADIM idi, Latince orbator [237], s.709-710. Orbator, “kısır”, “çocuklardan mahrum” anlamına geliyor. Ayrıca, bir erkek için HADIM anlamına geliyordu.
# 31b. SULLA, POMPEİUS, SEZAR. Cicero ve Sezar arasında da dostça ilişkiler vardı. Cicero, Sezar’a karşı komploya katılmamıştır [660]. Cicero bir KONUŞMACI olarak kabul edilmektedir. Latincesi oratordur [237].
## 31c. TRUVA SAVAŞI. Ulisses (Odysseas) ve Aşil arkadaş idiler. Ulisses Truvalıların Aşil’e karşı komplosuna katılmamıştır [851]. Daha önce söylediğimiz gibi, bazı yazarların Aşil’i HADIM olarak adlandırmaları mümkündür, çünkü vaktiyle “sarayın kadın odalarında görev yapmıştır”. Yukarıya bakınız. HADIMın Latincesi ORBATORdur [237].
### 31d. TARQUİNİUS SAVAŞI. Lartius ve P. Valerius düşman değillerdi. Titus Livius bununla ilgili olarak hiçbir şey bildirmiyor. Valerius’un veya Lartius’un (Martius’un) “hadımlığı” hakkında hiç veri bulmadık.
ORBATOR ve ORATOR kelimeleri çok yakındır. Bu yüzden Orta Çağ yazarları onları karıştırabilirdi. Procopius gibi bazı vakanüvisler kendilerine ulaşan bölük pörçük ve bulanık verileri anlamaya çalışarak Narcec’in = NRCC “kısır nitelikleri”ni renkli bir şekilde betimliyordu. Böylece, Hadım Narses ortaya çıkarılmıştır. Plutarkhos (Petrarca?) gibi diğer yazarlar kendilerine ulaşan eski belgeden kelimeyi ORATOR olarak okuyarak Cicero’nun = CCRN “konuşmacı nitelikleri”ni üstün yeteneklerle rengârenk tasvir etmiştir. Burada Latince’ye atıf yapmak yerindedir, çünkü şimdi Roma tarihini araştırıyoruz.
Olasılıkla, karşımızdaki, Orta Çağ SU KEMERİNİ (veya kuşatma kulesini) Truva atına dönüştüren aynı psikolojik mekanizmadır. Yabancı vakanüvis iyi bilmediği kelimeyi kendisine göre ve yanlış olarak algılayıp, biraz anladığı isme yeni mana aktarmıştır (seslerin yakınlığından dolayı), sonra da ortaya çıkan terimi kendisine has bir şekilde, bazen de “fantastik” “akıl yürütmeleriyle” renklendirmiştir. Sonradan bütün bu literatür, tarih ders kitaplarına girmiştir.
32a. GOT SAVAŞI. Narses, Got Savaşı’nın tarihinde anılan TEK HADIMDIR [695], [196], cilt 1.
# 32b. SULLA, POMPEİUS, SEZAR. Cicero ve Sezar güya M.Ö. I. yüzyıldaki Roma Savaşı’nda Plutarkhos’un özellikle belirttiği YEGÂNE MEŞHUR KONUŞMACILARDIR (orator). Üstelik Jül Sezar, Cicero’dan sonra “ikinci orator” olarak kabul edilmektedir. CCR = Cicero’nun CSR = “Sezar’ın devamı”ymış gibi olması, Plutarkhos’un bu iki eylemciyi “konuşma sanatında” özellikle kendini gösterenler olarak birleştirmesinden bellidir. Hem Cicero hem de Sezar KONUŞMA SANATINI Pergelli Apollinius’un okulunda ÖĞRENMİŞTİR [660], cilt 2, s.451, "Caesar" III. Plutarkhos güya M.Ö. I. yüzyıldaki Roma Savaşı’nın başka hiçbir kahramanı hakkında bu denli belirgin bir “konuşmacılık” detayı bildirmemektedir.
## 32c. TRUVA SAVAŞI. Aşil, Truva Savaşı’nın tarihinde anlatılan TEK “HADIM”dır [851], [180].
### 32d. TARQUİNİUS SAVAŞI. Burada suret bulunmamıştır.
33a. GOT SAVAŞI. BİRİNCİ KONU: Narses’in Got Savaşı’nın ardından kovulup hayatını sürgünde geçirmesi. Şematik olarak bu konu “Narses’in çilesi” olarak adlandırılabilir. İKİNCİ KONU: Ancak uzun zaman geçmeden Narses zafer ile Roma’ya dönüyor [196], cilt 1. ÜÇÜNCÜ KONU: Narses’in ölümünün koşulları MEÇHULDÜR.
# 33b. SULLA, POMPEİUS, SEZAR. BİRİNCİ KONU: Cicero’nun Galya Savaşı’ndan sonra (Galiçya’daki savaştan sonra?) kovulup sürgünde yaşaması. “Cicero’nun çilesi” diyelim [948], s.156. Cicero’un sürgünü bir buçuk sene devam etmiştir [948], s.156. “Roma’daki evi yıkılmıştır, çiftlikleri yağmalanmıştır, malının büyük bir kısmı müsadere edilmiştir... Sürgüne sığınak sağlamak idam cezasıyla yasaklanmıştır (Roma’ya 500 milden daha az mesafede bulunursa)” [948], s.156. İKİNCİ KONU: Ancak uzun zaman geçmeden Cicero zafer ile Roma’ya dönüyor. “Bu zaman içinde (Cicero kovulduktan sonra) Roma’daki ortam değişmiştir... Halk konseyi vasıtasıyla Cicero’nun Roma’ya dönmesi kararı alınmıştır.
57 senesinin Ağustos ayında Cicero Brindisi’de karaya ayak basmıştır... Roma’ya doğru yolculuğu bir zafer törenine dönüşmüştür. Roma’da ise senato ve halk karşısında teşekkür konuşmaları yapmıştır” [948], s.156. ÜÇÜNCÜ KONU: Cicero KAÇARKEN FECİ SURETTE HAYATINI KAYBEDİYOR [660], cilt 3, s.189.
## 33c. TRUVA SAVAŞI. BİRİNCİ KONU: Truva Savaşı’nın ardından Ulisses’in (Odysseas’ın) gezinmeleri. Homeros’un “Odysseia”sına veya “Ulisses-Odysseas’ın çilesi”ne bakınız. İKİNCİ KONU: Ancak bundan sonra Ulisses-Odysseas zafer ile memleketine dönüyor. ÜÇÜNCÜ KONU: Ulisses-Odysseas’ın ölümünün koşulları MEÇHULDÜR.
### 33d. TARQUİNİUS SAVAŞI. BİRİNCİ KONU: Martius’un (Coriolanus) Tarquinius Savaşı’ndan sonra kovulup gezinmesi veya “Martius’un çilesi”. İKİNCİ KONU: Ancak bundan sonra Martius Coriolanus ordu ile Roma’ya, memleketine, şehri tehlikeye düşürerek dönüyor [482]. ÜÇÜNCÜ KONU: Martius Coriolanus’un kaçması sırasında feci surette ölümü [482].
Kıyaslanan dört versiyonun tümündeki BÜTÜN ANA KONULARI tefarruatı ile anlattık. Gördüğümüz kadarıyla, bunların “iskeletleri” HEMEN HEMEN ÖZDEŞTİR. Dolayısıyla, karşımızda AYNI Orta Çağ olaylarının dört farklı tasvirinin bulunduğunu düşünmek için neden vardır. Şimdi, geriye kalan birkaç ikincil, ana anlatımdan uzak konunun kıyaslanmasına geçelim. Got Savaşı’nın güya M.Ö. I. yüzyıldaki Roma Savaşı’yla kıyaslanmasına odaklanalım.
34a. GOT SAVAŞI. Komutan Belisarius’un karısı ANTONİNA bu devrin merkezî figürlerinden biridir [695], [196], cilt 1. Got Savaşı boyunca Belisarius’un izine basıyor. Mütehakkim ve zeki bir kadın olduğu, kocasını çok etkilediği bildiriliyor.
# 34b. SULLA, POMPEİUS, SEZAR. Güya M.Ö. I. yüzyıldaki Roma’da ANTONİUS, Jül Sezar’ın birinci ve en yakın yandaşıdır. Roma’daki iç savaşın ana kişilerinden biridir. Antonius, Jül Sezar’ın Pompeius’a karşı savaşı boyunca yanında bulunuyor [660], cilt 2, s.474, "Ceasar". Bu savaşın Got Savaşı’nın sureti olduğunu hatırlatalım. ANTONİNA ve ANTONİUS isimlerinin hemen hemen özdeş olduğunu fark etmemek mümkün değildir.
Karşımızdaki, Orta Çağ vakayinamelerindeki açık karışıklıktır. Got Savaşı’na dair metinler “Antonina”yı bir kadın saymaktadır. Öte yandan, Plutarkhos “Antonius”un bir erkek olduğunu yazıyor. Ayrıca, Plutarkhos paralelliğin bilinçaltındaki baskısının altında kalarak, bizim akıl öğretmemiz olmaksızın, Truva Savaşı’nı güya M.Ö. I. yüzyılda patlak veren Roma Savaşı’yla sürekli kıyaslıyor. Bunun yanı sıra, Plutarkhos, “erkek” Antonius’u “kadın” Helen ile karşılaştırmaya mecbur kalıyor: <<Cicero “Filippicler”de Truva Savaşı’nı HELEN’in ve iç savaşı ANTONİUS’un başlattığını yazıyor>> [660], cilt 3, s.230. “Erkek-kadın” tarzındaki karışıklığın çok daha fazla sayıdaki örneklerine, “eski” Yunanistan’ın incelenmesinde rastlanacak. Vakanüvislerin bir kısmının “kadın” Matilda, diğer kısmının ise “erkek” Miltiades hakkında yazdığını göreceğiz.
35a. GOT SAVAŞI. ANTONİNA MEŞHUR BİR HAYAT KADINIYDI. Procopius’a göre o, ”bir numaralı” hayat kadını olan Justinianos’un karısı İmparatoriçe Theodora’dan sonra “iki numaralı” hayat kadınıdır [695]. Dolayısıyla, Antonina’nın HETERA olarak adlandırılıyor olması pek mümkündür.
# 35b. SULLA, POMPEİUS, SEZAR. Güya M.Ö. I. yüzyıldaki iç savaşın tarihinde ANTONİUS MEŞHUR BİR ÇAPKIN OLARAK KABUL EDİLİYOR. Plutarkhos, Antonius’un ahlak bozukluğu hakkında çeşit çeşit efsaneler anlatıyor. Aşağıdaki HETERA ANTONİUS bölümüne bakınız.
Plutarkhos şunu yazıyor: “Antonius gençken MÜTHİŞ YAKIŞIKLIYDI... Curium ona (Antonius’a – A.F.) içki âlemlerini, çapkınlığı ve korkunç bir savurganlığı öğretmiştir” [660], cilt 3, s.227, "Antonius" II. Plutarkhos, Antonius’un eğlencelerinin tasvirlerine çok sayıda sayfa ayırıyor. Namuslu yurttaşlar “hem Antonius’un bütün yaşam tarzından, hem pek çirkin ayyaşlığından, hem insanı öfkelendirecek savurganlığından, hem de fahişeler ile bitmek bilmeyen eğlencelerinden” nefret etmiştir [660], cilt 3, s.232, "Antonius" IX.
Antonius’un bütün bu özellikleri, Plutarkhos’un metinlerinde benzersizdir. Plutarkhos güya M.Ö. I. yüzyıldaki savaşın başka hiçbir karakterini böyle nitelendirmiyor. Bu yüzden, elde ettiğimiz, Plutarkhos’un “ahlaksız” Antoniusu’nun Procopius’un “ahlaksız” Antoninası’nı otomatik kaplaması, keşfettiğimiz paralelliğin doğruluğunu teyit ediyor. Bugün M.S. VI. yüzyıla hamledilen vakayinameler, hayat kadını Antonina’yı “hetera Antonina” olarak adlandırıyor. Ancak “hetera” kelimesinin salt “fahişe” olarak çevrildiği düşünülmemelidir. HETERA’nın bir anlamı daha vardır. Roma yazarları SEÇKİN ROMA SÜVARİLERİNİ HETERA olarak adlandırıyordu! [660], cilt 2, s.531, yorum 7. Dolayısıyla, o zamanlarda HETERA terimi, “seçkin binici” olan erkeğe de verilmiştir. Böylelikle, olasılıkla, erkek Antonius’un kadın Antonina’ya “dönüşmesi”nin (kâğıt üzerinde!) sebebini keşfettik. Bir Orta Çağ yazarı, eski metinde “hetera Antonius” diye okuyup, işin esasını anlamadan, bu deyimi “fahişe Antonina” olarak çevirmiştir. Bunun ardından “Antonina”nın biyografisini açık saçık ayrıntılarla renklendirmiştir.
36a. GOT SAVAŞI. HETERA ANTONİNA imparatorluğun başkomutanı Belisarius’un karısı olarak İmparator Justinianos’un sarayına yakındır [695].
# 36b. SULLA, POMPEİUS, SEZAR. HETERA ANTONİUS, gerçekten, Jül Sezar’ın ordusundaki seçkin süvarilerin lideriydi [660]. Aşağıya bakınız.
Hetera Antonius Roma süvari kolordularının başındaydı [660], cilt 3, s.228, "Antonius" III. Bizzat süvari savaşlarını yönetmiştir. Mesela, Octavianus Ceasar’a karşı savaştaki süvari muharebelerini [660], cilt 3, s.270. Bunun dışında, Antonius, Got Savaşı’ndaki “Büyük Kral” = Belisarius’un sureti olan Jül Sezar’ın süvarilerinin lideriydi. Plutarkhos’un yazdıklarına göre, hetera Antonius, Jül Sezar’ın = Belisarius’un emrindeydi. Ve Procopius’un yazdıklarına göre, hetera Antonius’un yerinde, kocası Belisarius’a baş eğen hetera Antonina’yı görüyoruz. Plutarkhos, süvarilerin liderinin “diktatörün yanında ikinci kişi” olduğunu vurguluyor [660], cilt 3, s.231, "Antonius" VIII. Burada, sırasıyla, Antonius’u ve Jül Sezar’ı kastediyor.
37a. GOT SAVAŞI. HETERA ANTONİNA, Belisarius’un karısıdır [695].
# 37b. SULLA, POMPEİUS, SEZAR. Güya M.Ö. I. yüzyıldaki Roma’da HETERA ANTONİUS “Ceasarların soyundan Julia ile evlidir” [660], cilt 3, s.227, "Antonius" II. Karşımızdaki, hemen hemen aynı kelime formüllerinin açık yer değiştirmesi veya karışıklığıdır: 1) ANTONİNA, BELİSARİUS’UN (JÜL SEZAR’IN) KARISI ve 2) ANTONİUS CEASARLARIN SOYUNDAN JULİA İLE EVLİDİR.
38a. GOT SAVAŞI. Meşhur HETERA THEODORA, “baş kral”, İmparator I. Justinianos’un karısı idi [695]. O, Procopius’un anlatımında Rum İmparatorluğu’nun imparatoriçesi olmuştur. Yeni Roma = Çar-Grad’ın tapınaklarında onun görüntüleri korunmuştır [196], cilt, 1. Theodora en meşhur Roma imparatoriçelerinden biridir. THEODORA ve şimdi meydana çıkacak FLORA isimlerinin bir kökten kaynaklanmış olması mümkündür. Res.6.6’da Justinianos’u gösteren altın madalyon sunulmaktadır. Res.6.7’de Ravenna şehri San-Vitale Bazilikası’ndaki eski mozaik Justinianos portresi gösterilmektedir. Res.6.8’de karısı Theodora’yı gösteren Orta Çağ mozaiki sunulmaktadır.
# 38b. SULLA, POMPEİUS, SEZAR. Güya M.Ö. I. yüzyıldaki Roma’da, meşhur HETERA FLORA uzun zamandır “baş kral” olan Pompeius Magnus’un (Justinianos’un suretinin) metresi idi [660], cilt 2, s.334-335, "Pompeius" II. Plutarkhos’a göre, Flora o kadar ünlüdür ki, görüntüleri TAPINAKLARI BEZEMİŞTİR (?!) VE PORTRELERİ TANRILARA ADANMIŞTIR (?!) [660], cilt 2, s.335, "Pompeius" II. Bir fahişe için bütün bunlar pek tuhaftır ancak keşfettiğimiz paralellik meseleyi açıklığa kavuşturuyor. Flora’nın görüntüleri (her ne kadar seçkin olsa da) meşhur bir hayat kadını olduğundan dolayı değil, Plutarkhos’un metinlerinde Flora isminin altında gerçekte RUM İMPARATORİÇESİ THEODORA betimlendiğinden dolayı tapınaklara yerleştirilmiştir. Mamafih, yaşam süresi yanlış olarak geç Orta Çağ’dan M.S. VI. yüzyıla indirilmiştir. İmparatoriçe Theodora’yı betimleyen görüntüler gerçekten Rum İmparatorluğu’nun tapınaklarında bulunmaktadır [196], cilt 1. Keşfedilen paralelliğin gerçek Orta Çağ olaylarını daha derinden anlamaya ve karışıklığın ve çarpıtmaların sebeplerini açıklığa kavuşturmaya yardım ettiğine tekrar kanaat getiriyoruz.
Şimdi, güya M.Ö. I. yüzyıldaki Roma Savaşı’ndaki (“b” serisi) ve güya M.Ö. VI. yüzyıldaki Tarquinius Savaşı’ndaki (“d” serisi) birkaç konuyu daha kıyaslayacağız.
# 39b. SULLA, POMPEİUS, SEZAR. Plutarkhos’a göre, güya M.Ö. I. yüzyıl devrinde Romalılara yönelik Roma’yı terk etme ve kendileri için “TEPEDE ÖZGÜRLÜK” arama çağrısı konusu ayırt edilmektedir [660]. Konu ile ilgili detaylar için aşağıya bakınız.
### 39d. TARQUİNİUS SAVAŞI. Titus Livius’a göre, Roma plebleri Roma’yı terk edip kendileri için TEPEDE ÖZGÜRLÜK aramıştır [482].
Farkına varmadan gerçekte XIII. yüzyılda olup biten olayları, yani Truva = Tarquinius = Got Savaşı’nın olaylarını betimleyen Orta Çağ Plutarkhosu (Petrarca?), bizim akıl öğretmemiz olmaksızın, güya M.Ö. I. yüzyılda patlak veren savaşı tarif ederken, o devirde “tepede özgürlük arama” çağrısının tekrarlanmış olduğunu bildiriyor. Bu çağrı, vaktiyle–Roma’nın güya M.Ö. I. yüzyıla kadar uzanan bütün tarihinde tek bir kere! – tam olarak Tarquinliler ile savaş sırasında duyulmuştur.
Böylelikle, Plutarkhos’un kendisi, kronolojik oynamalardan dolayı TAM OLMALARI GEREKEN YERLERDE belirgin paralelliklere işaret ediyor. Bu örnekte, güya M.Ö. I. yüzyıldaki savaş ile güya M.S. VI. yüzyıldaki Tarquinius Savaşı arasındaki paralelliğe dikkat çekiyor. Plutarkhos şunu yazıyor: “Catulus çok sayıda argüman ile yasaya karşı çıkmıştır... Ancak Halk toplantısında kimseyi ikna edemediği için senatoya hitap etmiş ve konuşmacı kürsüsünden ESKİLERİN (! – A.F.) ÖRNEĞİNİ İZLEYEREK SENATONUN ÇEKİLİP ÖZGÜRLÜĞÜNÜ KURTARACAĞI BİR TEPE VEYA DAĞ ARAMASI GEREKTİĞİNİ defalarca bağırmıştır” [660], cilt 2, s.354-355, "Pompeius" XXX. Çağdaş tarihçilerin yorumu şudur: “ROMA CUMHURİYETİ’NİN İLK SENELERİNDE, patriciler ile savaştan dolayı hiddetlenen pleblerin Roma’dan ayrılıp Kutsal Tepe’ye (Monte Sacro’ya) çekildiği OLAYLARA dair imasıdır (Plutarkhos’un – A.F.)” [660], cilt 2, s.536, yorum 41. Bu arada, Plutarkhos’un metinlerinde de Catulus “halk (pleb) toplantısında konuşma yapıyor”.
# 40b. SULLA, POMPEİUS, SEZAR. Plutarkhos (Petrarca?), güya M.Ö. I. yüzyıldaki Roma Savaşı’nı betimlerken beklenmedik şekilde, anılara dalıyormuş gibi yaparak, anlatımına Sabin kadınlarının kaçırılışı hakkındaki güya eski hikâyeyi dâhil ediyor [660]. Çok yerinde olduğu kabul edilmelidir. Keşfettiğimiz paralellikte bu konu tam da burada bulunuyor.
### 40d. TARQUİNİUS SAVAŞI. Birinci İmparatorluğun başlangıcında Şehrin (güya İtalya’daki Roma’nın) kuruluşu devrini anlatan Titus Livius, buraya Sabin kadınlarının kaçırılışı ile ilgili meşhur hikâyeyi yerleştiriyor [482].
Bir kez daha, Plutarkhos (Orta Çağ Petrarcası?), bizim akıl öğretmemiz olmaksızın, güya M.Ö. I. yüzyıldaki savaşı betimlerken anlatımına Sabin kadınlarının kaçırılışı hakkındaki efsaneyi dâhil ediyor. Bu hikâyenin Jül Sezar’ın döneminde “tekrarlanmasını- yeniden doğması”nı vurguluyor. Bu konunun Titus Livius tarafından Roma’nın kuruluşundan önceye, güya M.Ö. VIII. yüzyıla yerleştirilmiş olduğunu hatırlatalım. Artık anlıyor olduğumuz gibi, Sabin kadınlarının kaçırılışı, Truva = Tarquinius = Got Savaşı’nın bir parçasıdır. Plutarkhos şunları bildiriyor: “Praetor Antistius... Pompeius’u sevince kızını kendisine eş olarak önermiştir... Pompeius kabul etmiştir ve aralarında gizli bir anlaşma sağlanmıştır” [660], cilt 2, s.336. Sabin kadınlarının kaçırılışının, Titus Livius’a göre, gizlice tasarlanmış olduğunu hatırlatalım.
Plutarkhos şöyle devam ediyor: <<Ancak... bu iş halk tarafından bilinir hale gelmiştir... Antistius hükmü ... açıkladığında, halk sanki kumanda ediliyormuş gibi, hep bir ağızdan eski gelenek uyarınca düğünlerde söylenen “Tallasia’ya!” deyimini yüksek sesle söylemiştir. Bilindiği gibi, bu âdetin kökeni şudur: EN YİĞİT ROMALILAR SABİNLERİN KIZLARINI KAÇIRIRKEN...>> [660], cilt 2, s.336, "Pompeius" IV. Pompeius sonra da SABİN KADINLARININ KAÇIRILIŞINI anlatıyor. Plutarkhos’un bu efsanenin hangi döneme ait olduğunu belirtmemesi kaydadeğerdir. “Eski bir töre” sözcüklerini attığı halde, bu kayıt hiç de konunun birkaç yüzyıl aşağıya indirilmesi gerektiğine tanıklık etmemektedir.
Bu aşamada güya M.Ö. I. yüzyıldaki Roma’da patlak veren savaş ile Truva = Tarquinius = Got Savaşı arasındaki paralelliğin özetini tamamlayalım. Paralelliğin kısa bir grafik görüntüsü res.6.9, res.6.10, res.6.11, res.6.12’de sunulmaktadır. Burada sıra numaralarının yerlerine, özel geometrik figürler geçirilmiştir. Bu durum her sütunun farklı, birbirine benzer olmayan, bireysel konulardan ibaret olduğu olgusunu vurgulamayı mümkün kılıyor. Keşfettiğim paralellik fiilen farklı olayların aynı sütununun farklı vakayinamelerde DÖRT KERE TEKRARLANMIŞ OLDUĞU anlamına gelmektedir.