BÖLÜM 1.
TARİHSEL KRONOLOJİNİN SORUNLARI
1. AVRUPA KRONOLOJİSİNİN TEMELİ OLARAK ROMA KRONOLOJİSİ
Öncelikle Eski Çağ ve Orta Çağ kronolojisinin şu anki durumunun kısa özetini verelim.
Tarih için önemli bir disiplin olan kronoloji, tarihî olguyu tarif eden kronolojik belge verilerini bizim kronoloji sistemimize, yani milattan önce ve milattan sonraki tarihlere dönüştürebilirse, tarihî olgu ile şimdiki zaman arasındaki zaman aralığını belirlemeye yardım eder. Neredeyse bütün temel tarihî sonuçlar, incelenen kaynakta belirtilmiş olan olayların kayıt tarihine bağlıdır. Tarihin değiştirilmesi halinde bu olaylar ile ilgili değerlendirme ve yorumlar da değişir. Her tarihin kendi kronolojisi vardır. Bugüne dek, XVII-XIX. yüzyıllar boyunca birkaç nesil kronoloji uzmanının uzun süreli çalışması neticesinde, bütün ana Eski Çağ olaylarına Jülyen Takviminin tarihlerinin verildiği küresel bir kronoloji oluşturulmuştur.
Bugünlerde ortaya çıkan herhangi bir yeni belgede bulunan bir olayın tarihi temel olarak Roma Kronolojisi esas alınarak belirlenmektedir. Çünkü ‘Eski Çağ kronolojisinin diğer tüm tarihlemelerinin, Roma tarihleri ile doğrudan veya dolaylı zamandaşlık/koşalık yardımıyla bizim kronoloji sistemimize bağlanmasının mümkün olduğu" düşünülmektedir [72], s.77. Başka bir deyişle, Roma kronolojisi ve tarihi bugünlerde kabul edilen küresel tarih ve kronolojinin ‘omurgası’ sayılmaktadır. Bu nedenle kitabın sonraki bölümlerinde Roma tarihine özel bir önem veriyoruz.
2. SKALİGER, PETAVİUS VE DİĞER RUHBAN KRONOLOJİ UZMANLARI. M.S. XVI-XVII. YÜZYILLARDA ESKİ ÇAĞ’IN ÇAĞDAŞ KRONOLOJİSİNİN YARATILMASI
Bugünlerde sahip olduğumuz Eski Çağ ve Orta Çağ tarihinin kronolojisi XVI-XVII. yüzyıllarda bir dizi temel çalışma sonucu oluşturulmuş ve büyük bir kısmı tamamlanmıştır. Bu çalışmalar çağdaş kronoloji uzmanı E. Bikerman [72], s.82, tarafından ‘çağdaş kronolojinin bilim olarak kurucusu’ kabul edilen İOSİF SKALİGER’in (1540-1609) (İosephus İustus Scaliger) yazılarıyla başlar. İ. Skaliger’in Orta Çağ’da çizilmiş olan portresi Şekil 1.1’de görülebilir. Bu, İogann Mersius’un kitabından bir gravürdür. Bkz. [35], s.25.
Skaliger’in kronolojiye ilişkin temel çalışmaları aşağıdadır:
1) Scaliger I. Opus novum de emendatione temporum. Lutetiac. Paris, 1583, [1387]. рис .1.0
2) Scaliger I. Thesaurum temporum. 1606, [1387].
İ. Skaliger’in çalışmalarını büyük oranda kronoloji uzmanı DİONİSİUS PETAVİUS (1583-1652) tamamlamıştır. Petavius’un en çok tanınan çalışması “De Doctrina Temporum”dur, Paris, 1627 [1337]. Res.1.2, 1.3 ve 1.4’te Petavius’un Rationarivm Temporvm kitabının [1338] 1652 yılında yayımlanmış olan başlık sayfası ile 1. ve 2. ciltlerin başlık sayfaları yer almaktadır.
Gerhard Friedrich Miller (1705-1783) Skaliger’in şemasına uygun olarak XVIII. yüzyılda Rus tarihi ve kronolojisini işleyip değiştirmiştir. Miller’in portresi res. 1.5.’te yer almaktadır. Miller’in ve meslektaşlarının çalışmalarının detayları için KRON 4’e bakılabilir.
XVIII-XIX. yüzyıllara ait kronoloji ile ilgili değerli ve olgusal belgeleri içeren çalışmalardan bahsedelim [1155], [1205], [1236], [1275]. Bu çalışmalar Skaliger ve Petavius’a daha yakın çağın kronolojik durumunu saptamaları nedeniyle bizim için önemlidir. Bu bilgiler bu nedenle birincildirler ve sonraki kozmetik katmanla ‘sıvanmamıştırlar’. Şunu kaydedelim ki, kronoloji ile ilgili benzer çalışmalar gibi bu çalışma serisi de tamamlanmamıştır.
Çağdaş kronoloji uzmanı E. Bikerman’ın kaydettiğine göre: ‘Bugünkü talepleri karşılayacak yeteri kadar modern Eski Çağ kronoloji araştırması BULUNMAMAKTADIR’ [72], s.90, not 1.
Bu yüzden, bugün kabul edilen Eski Çağ ve Orta Çağ kronolojisinin SKALİGER- PETAVİUS VERSİYONU olarak adlandırılması daha doğrudur. Biz ona düpedüz SKALİGER KRONOLOJİSİ diyeceğiz.
Bu versiyonun XVII-XVIII. yüzyıllarda bulunan biricik versiyon olmadığını daha sonra göreceğiz. Bu versiyonun doğruluğu büyük bilim adamları tarafından sorgulanmaktaydı.
Skaliger ve Petavius’un XVI-XVII. yüzyıllara ait temel çalışmalarında Eski Çağ kronolojisi GEREKÇESİ OLMAKSIZIN, tarih tablosu halinde verilmiştir. Buna dayanak olarak KİLİSE GELENEĞİ gösterilmiştir. Bu da şaşırtıcı değildir, çünkü ‘TARİH YÜZYILLAR BOYUNCA ÖNCELİKLE KİLİSE TARİHİ OLARAK biliniyordu ve genellikle din adamları tarafından yazılıyordu.’ [217], s.105.
Günümüzde, kronolojinin temellerinin M.S. IV. yüzyılda Eusebius Pamphilus ve Aziz Hieronymus tarafından atılmış olduğu düşünülmektedir.
Res.1.6’da 1455 yılı ile tarihlenen Kayseryalı Eusebius Pamphilus’un bir eski resmini gösteriyoruz. Kayseryalı Eusebius’un resimde RÖNESANS’A AİT TİPİK ORTA ÇAĞ KIYAFETİNDE gösterildiğini belirtmek gerekmektedir. Bu, büyük ihtimalle, Eusebius RÖNESANS’tan daha önceki bir dönemde yaşamadığı içindir.
Skaliger tarihi Eusebius’un IV. yüzyıla, güya 260-340 yıllarına ait olduğunu göstermesine rağmen [936], c.1, s.519, onun meşhur ‘Dünyanın Yaratılışı’ndan Ekümenik Konseyi’ne Kadar Zamanın Tarihi’ isimli sözde ‘Kronoloji’ çalışması da, Aziz Hieronymus’un çalışması da GEÇ ORTA ÇAĞ’a kadar gün yüzüne çıkmamıştır.
Üstelik tarihçilerin yazdıkları gibi: ‘(Eusebius’un-A.F.) Yunanca orijinali, yalnızca parçalar halinde ve Aziz Hieronymus’un keyfî Latince çevirisi olarak mevcuttur’ [267], s.VIII, Giriş. İlginçtir ki, XIV. yüzyılda Nisephorus Callistus birinci üç yüzyılın tarihini yazma girişiminde bulunmuş, yani ‘Eusebius’un Tarihini’ ‘revize etmeye’ çalışmış fakat 'Eusebius’un söylediklerini tekrarlamaktan başka bir şey yapamamıştır’. [267], s. XI.
Ancak, Eusebius’un çalışmasının sadece 1544 yılında, yani Nisephorus’un çalışmasından çok daha GEÇ yayınlanması nedeniyle, bkz. [267], s.XIII, ‘antik’ Eusebius’un kitabının Nisephorus Callistus’un Orta Çağ çalışmasına dayandırılmış olup olmadığı sorusu yerinde bir sorudur.
Res.1.7 ’de ressamlar Cesare Nebbia ve Giovanni Guerra’nın güya 1585-1590 yıllarında yapılmış olan resmi gösterilmiştir. Tarihçilere göre ‘Aziz Hieronymus ile onun evcil arslanının (Kronolojisi Hieronymus tarafından çevrilmiş olan) Kayseryalı Eusebius’un kütüphanesini ziyaret ettikleri sahne tasvir edilmiştir [1374], s.45.
Ama burada gördüğümüz gerçekte Rönesans ya da hatta XVI-XVII. yüzyıllardaki tipik bir Orta Çağ sahnesidir. Kütüphanenin rafları, görünüşleri XVIII-XIX. Yüzyıldakilerle neredeyse aynı olan kitaplarla dolu: Kitapların ciltleri sert, tutturmalıkları da geniş.
Büyük bir ihtimalle, ressamlar burada yakın geçmişte olmuş Orta Çağ olayları ve kişilerini göstermiş olmalılar. XVII-XVIII. yüzyıllardaki Skaliger okulundan kronoloji uzmanları ise bunları ‘uzak geçmişe’ atmışlardı.
Skaliger kronolojisinin esasının İncil’den toplanmış farklı sayısal bilgilerin yorumlarına dayandığı varsayılmaktadır. Referans noktası olarak kullanılan bazı ‘temel tarihler’ sayılarla yürütülen skolastik alıştırmalar sonucu ortaya çıkmıştır. Mesela ünlü bir kronoloji uzmanı olan J. Usher’e (Usserius) göre, dünya M.Ö. 23 Ekim 4004 tarihinde Pazar günü sabah saatlerinde yaratılmıştı [76]. O kadar kesin söylemişti ki. Ama unutmayalım ki, bugünlerde bilinen ‘seküler’ kronoloji büyük oranda Orta Çağ skolastik Kutsal Kitap kronolojisine dayanmaktadır. Çağdaş tarihçi E. Bickerman bununla ilgili pek haklı olarak şunu söylüyor: ‘Hristiyan tarihçileri dünya seküler kronolojisini kutsal tarihe hizmet eder hale getirmişlerdi. Hieronymus’un derlemesi Batı’daki kronoloji bilgilerinin temeli olmuştu’[72], s.82.
Bilim olarak modern kronolojinin kurucusu olan İ. Skaliger, Eusebius’un tüm çalışmalarını yeniden oluşturmak istediği halde E. Bikerman’ın söylediği gibi, ‘Eusebius’un elyazmalarının çoğunlukla yanlış yazılan (!-A.F.) tarihleri günümüzde bize fazla yarar getirmemektedir’ [72], s.82.
Bütün bu Orta Çağ hesaplamalarının esaslı kesinsizliği ve belirsizliği nedeniyle, mesela ‘dünyanın yaratılışının tarihi’ farklı belgelerde büyük oranda değişmektedir. Sadece, farklı orijinal kaynaklardan aldığımız asıl örnekleri gösterelim:
M.Ö. 5969 yılı – Theophilos’a göre Antiochian tarihlemesi, başka bir versiyon için aşağıya bakınız;
M.Ö. 5508 yılı - Bizans ya da Konstantinopolis tarihlemesi;
M.Ö. 5493 yılı - İskender, Annianus çağı, ayrıca M.Ö. 5472 ya da M.Ö. 5624 yılı; M.Ö. 4004 yılı – Usher’e göre İbrani tarihlemesi;
M.Ö. 5872 yılı - 70 Açıklamacı’nın tarihlemesi; M.Ö. 4700 yılı - Samarian tarihlemesi;
M.Ö. 3761 yılı - Yahudi tarihlemesi;
M.Ö. 3491 yılı – Hieronymus’a göre;
M.Ö. 5199 yılı – Kayseryalı Yevseviy’e göre;
M.Ö. 5500 yılı – Kayseryalı Eusebius Kesariyski’ye göre; M.Ö. 5515 ve 5507 yılı – Theophilos’a göre;
M.Ö. 5551 yılı – Augustinus’a göre.
Bu tarihlerin bazıları [72]’de, s.68-69, tartışılıyor.
Gördüğümüz gibi Eski Çağ kronolojisi için temel sayılan bu referans noktası aşağı yukarı 2100 yıllık bir zaman dilimi içinde dalgalanmaktadır. Yukarıda sadece birkaç tane çok tanınmış örnek verdik ama birbirinden farklı ‘dünyanın yaratılışı tarihlerinin’ sayısının
200’den (iki yüz) fazla olduğunu bilginize sunmak isteriz. Res.1.8’de bugün ‘70 Açıklamacı’ denilen 70 çevirmen ve tercümanın eski resmini gösteriyoruz.
‘Dünyanın yaratılışının doğru tarihlenmesi’ sorunu hiç de skolastik bir sorun değildi. XVII-XVIII. yüzyıllar boyunca ona verilmiş olan önem boşuna değildi. Mesele şu ki, eski belgelerin büyük bir bölümü, olayları ‘Adem’den’ ya da ‘dünyanın yaratılışından’ itibaren tarihlemektedir. Bundan dolayı, bu referans noktasının seçiminde var olan bin yıllık farklar birçok eski kaynağın tarihlemesini etkilemektedir.
Astrolojik yöntemi ilk kullananlar İ. Skaliger ile D. Petavius idi. Ama bunu geç Orta Çağ tarihinin eleştirel kontrolü için değil onaylanması için yaptılar. Bugünkü yorumculara göre, böylece Skaliger bu kronolojiyi ‘bilim’ haline getirmişti. Bu ‘bilim’ cilası, XVII-XVIII. yüzyıllarda yaşayan kronoloji uzmanlarının miras aldıkları, artık yeterince sağlamlaşmış olan kronolojik tarih sistemine sorgusuz sualsiz inanmalarını sağladı.
Skaliger kronolojisinin öncelikle Batı Avrupa Katolik Kilisesi çerçevesinde kurulup yıllarca onun kontrolü altında bulunmuş olması bir hayli önem taşımaktadır. A. Oleynikov, ‘Orta Çağ teologları Kutsal Kitap’ta toplanmış olan farklı bilgileri yorumlayarak dünyanın yaşını defalarca hesaplamaya çalıştılar.’ diye yazmıştır. BAŞPİSKOPOS Hieronymus Kutsal Kitap’ın metnini araştırdıktan sonra dünyanın bugünkü kronoloji sisteminden 3941 yıl önce kurulduğu sonucuna vardı. Meslektaşı Antioch Piskoposu Theophilos bu süreyi 5515 yıla
kadar artırdı. Aziz Augustine buna 36 yıl daha eklerken, kesin tarihlere açıkça düşkün olan İrlandalı BAŞPİSKOPOS James Usher Dünya’nın M.Ö. 23 Ekim 4004 tarihinde sabah saatlerinde kurulduğu tahminini dile getirdi. [616], s.8. Bazı meslektaşlarının ise dünyanın sabah ya da akşam saatlerinde oluştuğu konusunda onunla tartışmış olmaları mümkündür. XVI-XVII. yüzyıllarda birçok ünlü Batı Avrupa kronoloji uzmanı çoğunlukla kilisede resmi mevki sahibi oldular. Mesela İ. Skaliger (1540-1609) tanrıbilimciydi; paleografi biliminin kurucusu olan Tişendorf (1815-1874) teoloji doktoruydu; Dionisius Petavius (1583-1652) cizvitti ve teoloji eserlerinin yazarıydı [82], s.320, not 5.
Kilise kronolojisi versiyonunun anlattıklarının gerçekçi olmasına duydukları mutlak inançları dünya görüşlerinin temelini oluşturmaktaydı. Dolayısıyla, başka bilimlerin verilerine yaklaşımlarını, bu verilerin daha sonra bilimsel olarak adlandırılan Batı Avrupa kilise kronolojisine dayanan apriori tahminlerinin savunucusu olup olmadıkları belirliyordu.
Batı kilisesine mensup olan kilise kronoloji uzmanlarının, XV-XVI. yüzyıllarda yaşayan ve dinsel otorite olan öncellerinin yaptıklarını tanrılaştırmaları, kronolojinin temellerinin asgari düzeyde dahi eleştirilmesini tam olarak olanaksız kılmıştı.
Mesela, kilisenin kutsal pederlerinin (Eusebius vb.) kronoloji bilgilerini kontrol etmek gibi sapkın bir düşünce İ. Skaliger’in aklına bile gelmedi. Çünkü ‘Skaliger, Eusebius’un bu çalışmasına ‘İLAHİ Çalışma’ demiştir (‘Evangelical Preparation’ A.F.) [267], s.VIII, Önsöz.) Kronoloji uzmanları, onlardan öncekilerin otoritesine derin saygı göstererek yabancı eleştirilere sert tepki veriyolardı. Sözü geçen İ. Skaliger objektif bilimsel eleştiriye tutumunu aşağıdaki olayda gösteriyor: ‘Bilimsel dünyaca yüksek derecede değerlendirilmiş, mümtaz bir filolog olan Joseph de Skaliger tutkulu bir kuadraturist olmuştu’ [458], s.130. Hatırlatalım ki, alanı verilmiş olan daireye eşdeğer olan dikdörtgeni cetvel ve pergel yardımıyla çizmeye çalışan insanlara kuadraturist denirdi. Geometri tarafından kanıtlandığı üzere, bu matematik problemi çözümsüzdür.
Ancak İ. Skaliger, ‘gerçek kuadratur’u tespit ettiği, yani problemi çözmüş olduğu bir kitap yayımlamıştır. ‘Her ne kadar dönemin en iyi matematikçileri olan Viete ve Clavius fikirlerin yanlış olduğunu kanıtladıysa da, her şey nafileydi. [458], s.130. Mesele şudur ki, Skaliger’in yanlış ispatı, düzgün 196genin çevresinin onu saran dairenin çevresinden daha büyük olduğu sonucuna ulaşmıştır. Bu elbette saçma bir şeydir. Buna rağmen ‘düşüncelerini kudurmuşçasına savunan Skaliger ve yandaşları hiçbir şeyi kabul etmeyip, küfür ve istihfaflarla dolu sıfatlarla cevap vererek, sonunda bütün geometricilere geometri konusunda tam cahil demişlerdir’ [458], s.130.
Bu insanların, saptadıkları kronoloji versiyonu konusundaki eleştirel analize nasıl tepki gösterdiklerini tahmin edebilirsiniz.
Çoğu insan bilmez ki, Skaliger ve Petavius insanlık tarihindeki bütün esas olaylara ait olan yıl, ay, bazen de saati bile! tespit ederek kronolojiyi ‘mükemmelliğe’, ‘tamamen kesin tarihlere’ ulaştırmışlardı. Skaliger-Petavius’a göre, çağdaş monografiler ve ders kitapları her nedense olayların ay, gün ve saatini utançla atlayıp genellikle sadece yıllarını sunmaktadır. Bu, XVII-XVIII. yüzyıllarda hesaplanmış olan kronolojiyi eski parlaklığı ve sağlamlığından mahrum eden açık bir geri adımdır.
XIX. yüzyıla doğru kronoloji çalışmalarının toplam hacmi, boyutuyla bile apriori saygı uyandıracak kadar büyümüştü. Dolayısıyla XIX. yüzyılda yaşayan kronoloji uzmanları, görevlerinin sadece bazı detayların daha açık ve kesin olarak belirlenmesi olduğunu sanmaktaydı.
XX. yüzyılda sorun artık hemen hemen çözülmüştür ve Eski Çağ kronolojisi kesinlikle Eusevius, Hieronymus, Thephilus, Augustin, Hippolytus, Clement of Alexandria, Usher, Skaliger ve Petavius’un eserlerinden çıktığı şekilde kalmıştır. Tarihçilerin yaklaşık üç yüzyıl boyunca yanlış kronolojiye uyarak çalıştıkları düşüncesi, artık oluşmuş geleneğe aykırı olduğu için, bizim zamanımızın insanına saçma gelmektedir.
Buna rağmen, kronoloji geliştikçe uzmanlar eski kaynakların birçok kronoloji verilerini Skaliger’in artık temellenmiş olan versiyonuna uydurmaya çalıştıkları zaman büyük zorluklarla karşılaştılar. Mesela Hieronymus’un KENDİ ZAMANININ tarihlemesinde yüz yıllık hata yaptığı tespit edilmiştir. [72], s.83.
Sasani geleneği denen geleneğe göre, Sasaniler ile Büyük İskender arasındaki zaman aralığı 226 yıldır, çağdaş tarihçiler ise bu aralığı 557 yıla kadar artırdı [72], s.83. Bu örnekte fark 300 yılı aşıyor.
Yahudiler de, (Skaliger kronolojisine göre–A.F.) Büyük Kiros ile Büyük İskender arasındaki zaman aralığı 206 yıl olduğu halde, tarihlerinin Pers dönemine sadece 52 yıl ayırmaktadır [72], s.83.
Mısır kronolojisinin temelleri de bize Hristiyan kronoloji uzmanları filtresinden geçtikten sonra ulaşmıştır. Manethon tarafından oluşturulmuş olan Çar listesi sadece Hristiyan yazarlarına ait olan alıntılarda kalmıştır [72], s.77. Herhalde okurlarımızın tümü bilmez ki, Doğu Kilisesi çağları Hz. İsa’nın doğumuna göre hesaplamaktan kaçınırdı, çünkü doğum tarihi konusundaki tartışmalar Konstantinopolis’te XIV. yüzyıla kadar devam etmişti. [72], s.69.