BÖLÜM 3:
VAHİY’DE TARİF EDİLMİŞ OLAN ASTRONOMİK HOROSKOPLARIN YENİ TARİHLENMESİ
A.T. FOMENKO, G.V. NOSOVSKİY
1. YÖNTEMİN ANA FİKRİ
Astronomik simgeciliği içeren Eski Çağ eserlerini aşağıdaki tabii yönteme göre tarihlemeye çalışalım. Şu ya da bu belgede astronomi ile ilgili bir detaya rastladıkça, onu bildiğimiz Orta Çağ astronomik simgeler sistemine uyarak okuyalım. Mesela, Orta Çağ’a ait olan birçok astroloji kitabında gezegenler cenk arabalarıyla ya da cenk arabalarını yıldızlı gökte sürükleyen atlarla özdeşleştirilmiştir. Gezegenlerin gökte yaptıkları ilmikler (ayrıntılar için yukarıya bakınız) at yarışları olarak algılanmaktaydı. Res.3.1’de gezegenlerin eski Roma tasviri gösterilmiştir. Yorumcuların söyledikleri gibi, yukarıda sağda yılan ile Satürn, aşağıda solda ise kuzgun ve meşe ile Jüpiter duruyor. Aşağıda ortada cenk arabasında Apollon’u, yani ÜÇ KOŞAN ATIN KOŞULDUĞU cenk arabasındaki Güneş’i görüyoruz. Yukarıda herhalde Ay’ın cenk arabası vardır.
Yöntemimiz, araştırılan metnin hem astronomi simgeciliği ile hem de bizim için anlaşılır çözümünü içeren benzer Orta Çağ metinleri ile karşılaştırılmasından ibarettir. Başka bir deyişle, eski astronomik yazıların Orta Çağ “sözlüğü” yardımıyla okunması önerilmektedir. Bu sözlükte, örneğin cenk arabaları ya da atlar gezegenlerle özdeşleştirilmektedir. Tabii ki bu yöntemin yerindeliği ancak başka bağımsız tarihleme yöntemleri ile uyuşan makul sonuçları elde edebildiği takdirde gerekçelidir.
N.A. Morozov büyük bir ihtimalle Kutsal Kitap’ın Vahiyi’nin yazarının hiçbir şeyi kasten şifrelemediğini, ancak zamanının dilini kullanarak gökte gerçekten gördüklerini tarif ettiğini tahmin eden ilk bilim adamıydı [542], [544], 1. cilt, s.3-70. İleriye bakarak hemen söyleyelim ki, Vahiy’in Morozov tarafından önerilen M.S. IV. yüzyıl ile yeni tarihlenmesi Vahiy’den alınan bilgilere gerçekten tam olarak uymuyor. M.S. VI. yüzyıldan sonraki Skaliger kronolojisine yanlışlıkla güvenen N.A. Morozov M.S. XV. yüzyıla ait olan açıkça daha iyi astronomik çözümü bir yana itip pek elverişli olmayan erken Orta Çağ çözümünde karar kılmıştı. Yansız araştırmanın gösterdiği gibi, bir yana ittiği bu daha elverişli çözüm gerçekten ideal bir çözümdür.
2. VAHİY NE ZAMAN YAZILMIŞTI? GENEL BİLGİLER
Vahiy’e atıf yaparken daha çok 1912 yılında yayımlanmış olan Kutsal Kitap’ı [67] ve aynı zamanda 1898 ve 1968 yıllarında yayımlanmış olan Kutsal Kitapları kullanıyoruz.
Bugün “Aziz Yuhanna’nın İfşası” denilen Vahiy Yeni Ahit’in yirmi yedinci kitabı ve aynı zamanda tüm çağdaş Kutsal Kitap kompleksinin son kitabıdır. Bugün Vahiy’in Yeni Ahit’in ayrılmaz parçası olduğu kabul edilmektedir. Ancak Orta Çağ Rusyası’nda Vahiy genelde elyazması Yeni Ahit kitaplarının dışındaydı. “Kutsal Kitap Rus’u” kitabımızın Slavca elyazmalarına ait olan bölümünde anlattığımız gibi, Vahiy’in Slavca elyazmalarına çok seyrek rastlanmaktadır. Mesela Vahiy’in XI-XIII. yüzyıllar ile tarihlenen yalnızca bir elyazması, Yeni Ahit’in başka kitaplarının ise aynı dönem ile tarihlenen 158 elyazması bilinmektedir. Ayrıca daha XVII. yüzyılda “Vahiy” (“Apokalips”) ile “Aziz Yuhanna’nın İfşası”nın apayrı kitaplar olması mümkündür, bkz. “Kutsal Kitap Rus’u”, 2. ek.
Bütün bunlar başta tarihlenmesi olmak üzere Vahiy’in tarihi ile ilgili çok sayıda belirsizliğin olduğunu gösteriyor. Önerilmiş olan tarihlerin gayet farklı olması tarihçilerin tek görüşünün olmadığını göstermektedir.
Mesela Vandenberg van Eising Apokalips’i M.S. 140 yılıyla tarihlemişti. A.Ya.
Lenzman M.S. 68-69 yılları, A. Robertson M.S. 93-95 yılları, A. Harnack ve E. Fischer M.S.
136 yılından önceki yıllarla tarihlemişlerdi vs. Özet için [765]’e bakınız. I.T. Sunderland şunu yazmıştı: “Bu zamanın (yani M.S. I. yüzyılın sonunun – A.F.) ya da HATTA HERHANGİ BAŞKA BİR ZAMANIN Vahiy’in yazıldığı dönem olarak kabul edilmesi bir hayli zordur.” [765], s.135.
Üstelik V.S. Rojitsin ve M.P. Jakov’un fikirlerine göre, Vahiy zaten M.S. II. ila IV. yüzyıllar arasında, hatta büyük bir ihtimalle IV. yüzyılda yazılmıştır. Bu düşünceleri Skaliger- Petavius kronolojisi ile hiç de bağdaşmaz.
Vahiy’in metninde yazıldığı dönem ile ilgili açık bir kronoloji belirtisi bulunmamaktadır. Vahiy’in yazıldığı dönemde yaşayan belli tarihî kişiler de gösterilmemiştir. Bir mutlak tarih bile yoktur. Bugün, Vahiy’in Yeni Ahit’in son eseri olduğu düşünülüyor. Ancak mesela F.Ch. Baur Vahiy’in Yeni Ahit’in son eseri olmayıp “EN ESKİ eseri olduğunu” kesin olarak iddia etmişti [489], s.127. A.P. Kajdan ve S.İ. Kovalov da Vahiy’in Yeni Ahit’in SON kitabı olmayıp İLK eseri olduğunu düşünüyorlardı [765], s.119.
Bazı araştırmacılar Vahiy’in güya İncil’i ve üç tane Mektup’u yazmış olan Yuhanna’ya ait olduğunu kesin olarak reddediyorlar. Genelde, Skaliger tarihinde Vahiy yazarı ile ilgili herhangi bir net bilginin kalmadığı varsayılmaktadır [448], s.117.
G.M. Lifshitz Vahiy’in yazarının astronomiyi iyi bildiğini ifade etmişti. Bu arada, kullandığı ejder, hayvanlar, atların suretleri vs. galiba yıldızlı gökte bulunan, Orta Çağ yıldız haritalarında aynı şekilde tasvir edilen takımyıldızı şekillerini gösteriyor.
Mamafih, N.A. Morozov bütün bu düşünceleri daha XX. yüzyılın başlangıcında ifade etmişti. Kanıtları, yukarıda adı geçen bazı araştırmacılara büyük etki yapmış olmalı ki, bu araştırmacılar N.A. Morozov’un iddialarını hemen hemen tekrarlamışlardı. Mamafih bunu A.N. Morozov’a atıfta bulunmadan yapmışlardı. Söz arasında, bunun bu araştırmacılar için tipik olduğunu söylemek gerek.
M.M. Kurbanov “Kronoloji sorunları konusunda bu kadar çok çelişkili hipotezin var olmasının sebebi direkt kanıtların darlığından kaynaklanıyor. Eski Çağ’da yaşayanlar bize bu konuda az derecede güvenilir kaynaklar bile bırakmamışlar. Bu durumda kendileri bu
eserlerin tarihlenmesi için uygun araçlara dönüşür... İncil eserlerinin sağlam kronolojisinin kurulması geleceğin işidir.” diye özetliyor [448], s.120.
Nihayet, Vahiy’in kendisine geçelim. SURETLERİNİN ASTRONOMİ İLE BAĞLI OLDUĞU, yıldızlı göğün eski haritalarıyla karşılaştırıldığında GERÇEKTEN HEMEN GÖZE ÇARPAR. Mesela рис.3.2, рис.3.3 и рис.3.4 ve рис.3.5’de güya XVI. yüzyıla ait olan Orta Çağ haritalarına bakınız.
Herhalde Vahiy yazıldıktan bir müddet sonra suretlerinin gerçek astronomik anlamı unutulmuştur. Bir profesyonel astronom eski haritadaki resimlerin Vahiy resimleri ile benzerliğini fark etse bile, ona telkin edilen Skaliger fikirlerinden kurtulamadığı için bunu rastlantısallık olarak algılardı. Bugünkü Kutsal Kitap bilimi ise Kutsal Kitap metinlerindeki astronomik motifleri hiç görmez. Bunun sebebi belki, birazdan göreceğimiz gibi, Kutsal Kitap’ın bazı parçalarının astronomi yardımıyla mükemmel tarihlenme imkânının ortaya çıkmasıdır. Ancak bununla birlikte, “geleneğin” ısrar ettiği tarihlere hiç benzemeyen tarihler ortaya çıkmış.
Vahiy dünyanın sonu ile ilgili ünlü kehaneti içermektedir. Ancak, yazarın gözlemlediği yıldızlı göğün sembolik tarifi bu kehanetin içine geçirilmiştir. Bunu Vahiy’in resimlerini yapan, diyelim ki XVI. yüzyılda yaşayan bazı ressamlar hatırlıyorlardı. Bunun gibi bir örneği res.3.6’da veriyoruz. Zaten söylemiş olduğumuz gibi, Vahiy’in astronomik simgelerinin anlaşılmaması, doğru kronoloji konusundaki bilgilerin sonraki yorumcular tarafından kaybedilmesiyle ve XVI-XVII. yüzyıllarda yaşayan sonraki tarihçilerin çarpıtmasıyla, belki de Vahiy’in “zararlı tarihlenmesine” yol açabilecek çok tehlikeli konulara dokunma yasağıyla bağlantılıdır. Herhalde Vahiy’in astronomik tariflerinin anlayışı bir müddet için kaybedilmişti. O zamanlardan beri Vahiy, okurları için parlak astronomik rengini yitirmiş durumdadır.
Vahiy’in astronomik parçalarına geçelim. Araştırmamızın ana fikri Vahiy’in Orta Çağ astronomik haritalarıyla karşılaştırılmasından ibarettir. Karşılaştırma sırasında birçok paralellik ve hatta doğrudan örtüşme bulunmuştur. Bu, Vahiy’de yazılmış olan horoskopun güvenle eğerlendirilmesine imkan sağlıyor.
Okuyucuya, önüne yıldızlı göğün bir haritasını koymasını öneriyoruz. Albrecht Dürer’in res.3.2 ve res.3.3’te gösterdiğimiz yıldız haritası ya da Almagest’ten alınan, res.3.5 ve res.3.4’te gösterilmiş olan yıldız haritaları dâhil olmak üzere Orta Çağ yıldız haritaları daha iyi olmakla birlikte, çağdaş bir harita da iş görür.
3. VAHİY’DEKİ ASTRONOMİK HOROSKOP
## Büyükayı Ve Taht
Vahiy’de “Ben Yuhannadan, Asya İlindeki yedi kiliseye selam! Var olan, var olmuş ve gelecek olandan, ONUN TAHTININ ÖNÜNDE (karşısında – A.F.) BULUNAN YEDİ RUHTAN...” diye söylenmiştir (Vahiy 1:4).
Büyükayı takımyıldızına Fransa’da hâlâ RUH cenk arabası denir. Cenk arabası şeklindeki tasvirlere mesela Orta Çağ Apiani kitabında bakabilirsiniz [1013]. Bu eski çözümü aşağıda gösteriyoruz, рис.4.11.
TAHT, önünde Büyükayı’nın bulunduğu meşhur bir takımyıldızıdır. Mesela, рис.3.7’de yıldız haritasının bir parçasını görebilirsiniz. Bu arada Vahiy’in Yunanca metninde sinot “prestol” sözcüğü yerine hâlâ “TAHT”=tronos sözü duruyor.
## Olay Yeri, Patmos Adası
Vahiy’de, “TAHTTAN şimşekler çakıyor, uğultular, gök gürlemeleri işitiliyordu.
Tahtın önünde alev alev yanan YEDİ MEŞALE vardı. Bunlar Tanrı’nın yedi ruhudur; TAHTIN ÖNÜNDE BİLLUR GİBİ, SANKİ CAMDAN BİR DENİZ VARDI.” diye söylenmiştir (Vahiy 4:5-6).
Demek ki, alev alev yanan yedi meşale Tanrı’nın oturduğu Tahtın önünde bulunmaktadır. “Billur gibi, sanki camdan bir deniz” herhalde Vahiy’in yazarının baktığı göğü tasvir etmektedir.
Vahiy’de, “Ben Yuhanna,... Patmos denilen adada bulunuyordum.” diye söylenmiştir (Vahiy 1:9).
Burada gözlem yeri kesin olarak işaret edilmiştir. Bu da Akdeniz’deki Patmos adası. Sonra ise tüm Vahiy boyunca, yıldızlı göğün tarif edilen olayların ana sahnesi olduğu defalarca vurgulanmaktadır.
## (Cassiopeia) Kraliçe Takımyıldızı Ve Taht Takımyıldızı Orta Çağ Döneminde Tahttaki Hz. İsa Olarak Tasvir Edilmişti
Vahiy’de, “GÖKTE BİR TAHT ve TAHTTA OTURAN BİRİNİ gördüm. Tahtta oturanın, yeşim ve kırmızı akik taşına benzer bir görünüşü vardı.” diye söylenmiştir (Vahiy 4:2-3).
Tahtta oturan biri hemen hemen her Orta Çağ yıldız haritasında görülebilir. Mesela Zodiaque Explique’ye [544], 1. cilt, s.81, res.36, ya da A. Dürer’in yıldız haritalarına [544], 4. cilt, s.204, El Sufi’nin haritasına [544], 4. cilt, s.250, res.49 vs. bakınız. Res.3.8 ve рис.3.9’da böyle tasvirleri gösteriyoruz.
Bütün bu haritalarda Tahtta oturan KRALİÇE (CASSİOPEİA) tasvir edilmiştir.
Tahtta oturan biri XVI. yüzyılın birçok yıldız haritasında gösterilmiştir. Samanyolu’nun içinde bulunmaktadır. Vahiy’de tahtın etrafından gökkuşağının geçtiği söylenmektedir. “Zümrüdü andıran bir gökkuşağı tahtı çevreliyordu.” (Vahiy 4:3). Gökkuşağı ışık saçan, gece göğündeki kavisli Samanyolu için oldukça net bir surettir.
“Tahtta oturan birinin” değerli TAŞ ile karşılaştırılması (“yeşim... taşına benzer bir görünüşü vardı”), Vahiy’in suretlerinin yıldızlı gökten alındığı izlenimini güçlendiriyor. Yıldızların ışık saçan değerli taşlarla karşılaştırılması çok doğal ve anlaşılabilir bir şeydir.
Kraliçe (Cassiopeia) takımyıldızının Hz. İsa ile, Vahiy’in zaten fiilen söylediği özdeşleştirilmesi Orta Çağ haritalarında bazen çok net bir şekilde tasvir edilirdi. Mesela Radinus'un [1361] kitabında, üzerinde çarmıha gerilmiş (!) Kraliçe’nin (Cassiopeia) olduğu Taht gösterilmiştir. Tahtın arkası haç olarak kullanılmış, kraliçenin elleri ise haçın arzani kirişine bağlanmıştır. İşte bu, Hristiyan çarmıhının gözle görülür versiyonudur, рис.3.10.
Tahttaki kral siması Mısır yıldız haritalarında da tasvir edilmiştir [1162], [1077]. Res.3.11 ve 3.12’de Mısır simgeciliğinin Avrupa simgeciliğine çok yakın olduğunu gösteren Mısır haritalarını okuyucularımızın dikkatine sunuyoruz. Demek ki, bu genel olarak aynı okul idi.
İşte burada Vahiy’de büyük bir ihtimalle, Orta Çağ döneminde Taht’ta oturan Hz. İsa’nın (Kral’ın) gerçekten “yıldız sureti” olarak algılanan Kraliçe (Cassiopeia) takımyıldızı tarif edilmiştir.
## Samanyolu
Vahiy’de, “Zümrüdü andıran bir gökkuşağı tahtı çevreliyordu.” diye söylenir (Vahiy 4:3). Taht takımyıldızının etrafından geçen “gökkuşağı”nı her Orta Çağ yıldız haritasında görebilirsiniz. Bu arada, üzerinde oturan Biri ile Taht takımyıldızı her zaman Samanyolu’nun ışık saçan kavisli şeridiyle çevrelenmiş görünüyor [1162], [1077], [1361].
## 24 Yıldız Saati Ve Kuzey Taç Takımyıldızı
Vahiy’de, “Tahtın çevresinde YİRMİ DÖRT ayrı taht vardı. Bu tahtlara başlarında altın TAÇLAR olan, beyaz giysilere bürünmüş YİRMİ DÖRT ihtiyar oturmuştu.” diye söyleniyor (Vahiy 4:4).
Astronomi üzerine tam olan her ders kitabında, Eski Çağ döneminde göğün 24 kanada benzeyen 24 şeride, yani gökküresi kutuplarının yanında karşılaşan 24 meridyen sektörüne ayrıldığını okursunuz. Mesela [542]’e, s.44 ya da [544]’e, 1. cilt, s.7, res.6 bakınız. Bu sektörlere aynı zamanda YILDIZ SAATİ ya da yıldızların DİREKT YÜKSELME SAATİ derler. 24 saat gökteki koordinatlar sistemini oluşturmaktadır. Bu, Sacharias Bornman’ın kitabında gökküresinin Orta Çağ tasvirinde açıkça görünüyor, res.3.13.
Demek ki Vahiy’in her “ihtiyarı” herhalde ekvatoral koordinatlar sisteminin astronomideki göğün standart ayrılma şekli olan yıldız saatidir.
İhtiyarların beyaz giysileri sadece gökteki yıldızların beyaz rengidir.
O zaman altın taçlar nedir? Burada herhalde başucundan uzak olmayan ve bütün 24 ihtiyar-saat-sektörün başlarının tam üstünde bulunan KUZEY TACI takımyıldızı tarif edilmiştir, res.3.14.
## Leo, Taurus, Sagittarius, Pegasus
Vahiy’de, “Tahtın önünde billur gibi, sanki camdan bir deniz vardı. Tahtın ortasında ve çevresinde, önü ve arkası gözlerle kaplı dört yaratık duruyordu.” diye söylenir.(Vahiy 4:6) Burada, Taht takımyıldızını kucaklayan ve yıldızlarla, yani “gözlerle” serpilen yıldızlı gök tarif edilmiştir. Vahiy’in ilk bakışta garip gelen “tahtın ortasında” ifadesi anlaşılmış oluyor. Yani bu, Taht takımyıldızının içinde demektir. İfade tabii ki daha ufak yıldızlar şeklinde, yani fon şeklinde tahtın kendisini dolduran yıldızlara aittir.
“Önü ve arkası gözlerle kaplı dört yaratık” ne demek? Bu zaten yıldız haritasına ilk bakıldığında anlaşılmış oluyor. Ayrıca Vahiy’in sonraki maddesinde net bir şekilde “Birinci yaratık aslana, ikincisi DANAYA benziyordu. Üçüncü yaratığın YÜZÜ İNSAN YÜZÜ GİBİYDİ. Dördüncü yaratık UÇAN BİR KARTALI andırıyordu.” diye söylenmişti (Vahiy 4:7).
Leo, Güneş’in sonbaharın başlangıcının önünde bulunduğu ünlü bir burç takımyıldızıdır. Mesela bkz. A. Dürer’in ve Grinberg’in Orta Çağ haritaları, рис.3.5, рис.3.4, рис.3.15.
Taurus, Güneş’in yazın başlangıcının önünde bulunduğu ünlü bir burç takımyıldızıdır.
Yine A. Dürer’in ve Grinberg’in aynı haritalarına bakınız, res. 3.16.
İnsan yüzlü yaratık, yani Sentor herhalde Güneş’in kışın başlangıcında bulunduğu ünlü bir Sagittarius takımyıldızıdır, res.3.17.
“Uçan bir kartalı andıran” bir yaratık gökte böyle bir takımyıldızı var olduğu halde Kartal değildir, bkz. res.3.18. Herhalde burada, yukarıda gösterilen, Vahiy’deki takımyıldızı dizisini tamamlayan kartallı yaratık olan ünlü Pegasus söz konusu. Pegasus takımyıldızında Güneş ilkbaharın başlangıcının önünde bulunmaktadır, bkz. res.3.19. Pegasus biçimsel olarak burç takımyıldızı olmayıp ekvator takımyıldızıdır. Ancak Pegasus burç takımyıldızı olan Pisces ile Aquarius arasındaki ekliptiğe hemen hemen dokunmaktadır. Ayrıca Vahiy’in Yunanca metninde burada kuştan çok memeli hayvan anlamına gelen bir söz vardır [542].
Demek ki, Vahiy'de ekliptik boyunca bulunan Leo, Taurus, Sagittarius ve “hemen hemen burç takımyıldızı” olan Pegasus olmak üzere dört kavşak takımyıldızının adı söylenmiştir.
Ekliptikteki dörtgenin tepelerinde dört ünlü takımyıldızının ayrılması standart astronomik Orta Çağ yöntemidir. Herhalde benzer (belki de aynı olmayan) dört takımyıldızı Brugsch’un Thebai horoskobunda, dörtgen olan Zodyak’ın açılarında bulunmaktadır. Bkz. “Eski Çağ’da Yaşayanların Gök Takvimi”. Aynı dörtgen Zodyaklar Orta Çağ Hindistanı’nda da tasvir edilirdi [543], s.115.
Demek ki, yılın mevsimlerini gösteren dört takımyıldızı dörtgen ya da haç oluşturmaktadır. Kutuptan çıkan sektör-kanatların sayısı tam 24 olduğu için takımyıldız olan bu yaratıkların her birinin tam altışar doğru yükselme kanat-sektörü vardır. Yani her birinin çevresinde 6 “kanat” vardır. Başka bir deyişle, takımyıldız olan her yaratık bu altı kanat- sektörle kaplı olan alanda bulunmaktadır.
Bütün bunların Vahiy’de çok net bir şekilde tarif edilmiş olması mükemmeldir. Vahiy’de şunu okuyoruz: “DÖRT YARATIĞIN HER BİRİNİN ALTIŞAR KANADI VARDI. YARATIKLARIN HER YANI, KANATLARININ ALT TARAFI BİLE GÖZLERLE KAPLIYDI” (Vahiy 4:8). Bu satırlardaki “gözler”, yıldızlar demektir. Bu arada Yunanca metinde bu yerde, “her yanı ve alt tarafı” yerine “içinde ve çevresinde” yazılmıştır [542]. Her yanı kanatlarının alt tarafı “gözlerle” kaplı olan yaratıklar galiba takımyıldızlarıdır. Herhangi bir Orta Çağ yıldız haritasında tam olarak bu şekilde tasvir edilmişlerdi. Mesela A. Dürer’in haritalarını res.3.2, res.3.3’de, ayrıca Almagest’ten haritaları res.3.5 ve res.3.4’te görebilirsiniz.
## Kuzey Taç Takımyıldızının Bir Günlük Dönüşü
Yeryuvarlağının ılıman kuşağında kanat-sektörlerin üst parçaları ufuk hattını hiçbir zaman aşmaz, alt parçaları veya ihtiyarlar-sektörlerin “dizleri” ya ufuk hattının altına iner ya da yine üstüne çıkar. Bu sayede her yıldız saati ufuğun doğu parçasında dizleriyle doğrulup batı parçasında diz çöküyormuş gibi oluyor. Yani dönüş merkezi olan gök kuzey kutbu ve yanındaki Taht takımyıldızının önünde saygı ile eğiliyormuş gibi.
Yine bütün bunlar Vahiy’de net bir şekilde tarif edilmiştir. Gerçekten Vahiy’de “...yirmi dört ihtiyar, tahtta Oturanın, sonsuzluklar boyunca Yaşayanın önünde yere kapanarak O'na tapınıyorlar. Taçlarını tahtın önüne koyuyorlar.” diye söylenmişti (Vahiy 4:9).
Kuzey Taç takımyıldızı Akdeniz enleminde her gün dönüş yaptığında ya yukarıya, başucuna çıkar ya da ufuğun kuzey tarafına iner. Burada Patmos enlemindeki yerel başucu söz konusudur.
Görünüm artık açık (net) olduğu için Vahiy’de sözü geçen başka takımyıldızlarının ve yıldızların listesine devam etmeyelim. Ayrıca bkz. [542] ve [544].
Demek ki, VAHİY’DE NET OLARAK ASTRONOMİK SİMGECİLİK VARDIR.
## Orta Çağ Astronomisindeki Atlar-Gezegenler
Şimdi tarihleme için en önemlisine geçelim. Astronomların dikkatini ilk sırada çeken faktör gezegenlerin hızlı hareketiydi. Onların gözle görülen gökten hareket etmesi gözlemciye düzensiz geliyor. Bu arada, gezegenler yerde duran gözlemciye göre gökyüzünde bazen daire (ilmik) çizerler. Bu, basit geometrik fikirler yardımıyla açıklanıyor. İşte mesela, bunun gibi ilmikleri Jüpiter ve Satürn için res.3.20 ve res.3.21’de, Mars için ise res.3.22’de gösteriyoruz. Gezegenler duraklayıp geriliyor, sonra ise yine ileri atılıyormuş gibi oluyor. Bu herhalde, Eski Çağ’da billur gökyüzünden koşan atlarla karşılaştırılmasına sebep olmuştu. Astronominin ve astrolojinin bu parlak sureti kullanması şaşırtıcı değildir.
Res.3.23’te, Gallic İmparatorluğu’na ait olan, üzerinde ATLAR-GEZEGENLER tasvir edilmiş olan paralar gösterilmiştir. Bkz. Astronomical Myths. John Blake, 1887. Birinin üzerinde atlısı ile atın (S harfi) Aquarius takımyıldızının vazosundan atladığını görüyoruz. Bu takımyıldızı çoğunlukla vazo şeklinde ya da vazo ile su döken insan şeklinde tasvir edilmişti. Mesela Ebu Maşar’ın Orta Çağ kitabına bakınız [1004]. Ebu Maşar’ın çalışması gösterilmiştir.
İkinci paranın üzerinde, sırtında Yengeç takımyıldızı olan gezegen-at tasvir edilmiştir.
At Scorpius takımyıldızından atlıyor, res.3.23.
Bu eski paralar Orta Çağ astronomlarının ya da en azından onlardan bazılarının GEZEGENLERİ ATLAR İLE ÖZDEŞLEŞTİRMEK âdetine net bir şekilde işaret ediyor.
Bu simgeciliğin daha da gelişmesi, gezegenlerin cenk arabalarına koşulan atlar şeklinde tasvir edilmesine doğal olarak neden olmuştu. Mesela, daha önce yedi gezegenin içine alınmış olan Güneş’in tam olarak bu şekildeki tasviri Orta Çağ döneminde geniş bir şekilde kullanılmıştı.
Güneş’i getiren atlar İoanne Tesnierio’nun 1562 yılında yayımlanmış olan kitabında gösterilmiştir [1440]. Bkz. res.3.24. Cenk arabasında Güneş’i getiren atlar Leopoldi’nin güya 1489 yılına ait olan astrolojik çalışmasında tasvir edilmiştir [1247]. Bkz. res.3.25. Güneş’i getiren atlar için Ebu Maşar’ın 1515 yılında yayımlanmış olan kitabına [1004] bakınız, res.3.26 ve 3.27.
Mars gezegenini getiren atlar İoanne Tesnierio’nun 1562 yılında yayımlanmış olan kitabında [1440] gösterilmiştir, bkz. res.3.24. Mars’ın burada kendi astroloji işareti vardır. Mars’ı cenk arabasında getiren atlar Ebu Maşar’ın 1515 yılında yayımlanmış olan kitabında tasvir edilmiştir, bkz. res.3.28.
Bazen atlar cenk arabaları ile özdeşleştirilerek cenk arabalarının içinde tasvir edilmişti. Mesela, Ebu Maşar’ın [1004] kitabında, Jüpiter’in kocaman tekerleklerinde koşan Sentor’un çizildiği cenk arabası gösterilmiştir, bkz. res. 3.28.
Fikir gelişmeye devam etmekteydi. Bazen atlar bütün bir takımyıldızını getirirdi. Bacharach’ın 1545 yılında yayımlanmış olan kitabında [1021], atlar Auriga takımyıldızını getiriyor. Benzer bir resim Th. Radınus’un “Astrolojisi’nde” de vardır, res.3.29.
Astronomların gezegenlerin sıçrayışlarına verdikleri büyük önem gezegenlerin durduğu lahzalar için, yani ileriye ve geriye doğru hareketleri arasındaki anlar için özel bir simgenin bulunmasından anlaşılmaktadır. Bu simge duraklamış olan cenk arabasıdır. Mesela Ebu Maşar’ın [1004] Orta Çağ kitabında Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter, Satürn dâhil olmak üzere tüm gezegenlerin duraklamış olan cenk arabaları gösterilmiştir, res.3.26, res.3.26a ve res.3.30’a bakınız.
Bazen cenk arabalarına grifon ve kartallar dâhil olmak üzere herhangi bir fantastik yaratık koşulurdu. Mesela Ebu Maşar’ın [1004] ve İoanne Tesnierio’nun [1440] Orta Çağ kitaplarında gezegenler böyle “atlarla” birlikte tasvir edilmişti, bkz. res.3.24 ve res.3.31. Res.3.32’de “Merkür Gezegeni” adlı eski gravür gösterilmiştir. Merkür iki kuşun koşulduğu cenk arabasına binmişti.
Bazı dillerde hafta günlerinin gezegenlerle karşılaştırıldığı iyi biliniyor. Buna “gezegen haftası” denmektedir. Diğer taraftan, hafta günleri çoğunlukla atlar şeklinde tasvir edilirdi. At-gezegen takımyıldızlarının arasından ya da içinden geçiyorken takımyıldızları atlardaki atlılara dönüşerek onu “eyerliyormuş” gibi yapıyordu.
Ancak Vahiy’e geri dönelim.
## Jüpiter Sagittarius’da Gösterilmiştir
Vahiy’de “Bakınca BEYAZ BİR AT gördüm. BİNİCİSİNİN YAYI VARDI.
KENDİSİNE BİR TAÇ VERİLDİ VE GALİP GELEN BİRİ OLARAK ZAFER KAZANMAYA ÇIKTI.” diye söylenir (Vahiy 6:2).
Herhalde burada, üzerine, yay tutan atlı (binici)-takımyıldızının bindiği parlak gezegen-at söz konusu. Burç takımyıldızları arasında bunun gibi sadece tek takımyıldızı vardır. Bu da Sagittarius’dur, bkz. res.3.17.
Atın beyaz olduğu söyleniyor. Yunanca metninde “parlak beyaz”, “parlak” sıfatları yer almaktadır [542]. Bu da, hem “galip gelen” nitelemesi hem de bu atın çıkan ilk at olması ile birlikte burada büyük bir ihtimalle Jüpiter’in tarif edildiği anlamına gelmektedir.
Başka bir parlak beyaz gezegen olan Venüs burada söz konusu olamaz, çünkü Vahiy’de (12:1) Güneş’in Virgo’da olduğuna işaret ediliyor. O zaman Güneş’ten hiçbir zaman uzaklaşmayan Venüs Sagittarius’da asla bulunamaz. Demek ki, Sagittarius’da Jüpiter’in tarif edildiği sonucuna varıyoruz.
## Mars Gemini’de Ya Da Taurus’ta, Perseus’un Altında Gösterilmiştir
Vahiy’de “O zaman KIZIL RENKTE başka BİR AT çıktı ortaya. (Yunanca metninde şöyle söylenir: “KIZIL ALEV renginde at oraya, öteki tarafa gitti”, [542]’ye bakınız – A.F.); BİNİCİSİNE DÜNYADAN BARIŞI KALDIRMA YETKİSİ VERİLDİ. BUNUN SONUCU OLARAK İNSANLAR BİRBİRLERİNİ BOĞAZLAYACAKLAR. ATLIYA AYRICA BÜYÜK BİR KILIÇ VERİLDİ.” diye söylenir (Vahiy 6:4).
Burada kızıl, kırmızı gezegen-attan konuşuluyor. Bunun gibi sadece bir tane gezegen vardır. Bu da Mars’tır. Bir de yalnız bir tane kılıçlı takımyıldızı biliniyor. Demek ki, Perseus Vahiy’de Mars’taki atlı olarak tarif edilmiştir. Dolayısıyla üstünde Perseus’un durduğu Mars burçta ya Gemini’de ya da Taurus’ta bulunmaktadır. Res.3.33’te Orta Çağ yıldız haritasının bir parçası gösterilmiştir. Bu, Batlamyus’un Almagest’inden alınmış bir haritadır. N.A. Morozov Perseus takımyıldızının altında Aries burçlar takımyıldızının bulunduğunu düşünmeyi teklif etmişti [542]. Gerçekten bu durum, “altında” sözü ekliptik sözüne karşı söylendiği takdirde, yani Perseus’un izi ekliptiğin kutbundan ekliptiğe düşürüldüğü takdirde mümkün olabilir. Ama bu durumda, yine aynı Orta Çağ haritasında net şekilde görüldüğü gibi, bkz. res.3.33, Perseus’un Mars’ın üstünde anormal biçimde, yani sırtında yatması gerektiği ortaya çıkıyor.
Burada büyük bir ihtimalle Perseus’un ayaklarının altındaki takımyıldızları söz konusu. Bunlar da Gemini ya da Taurus’tur. Perseus üzerlerinde duruyormuş gibi geliyor. Aries’te ise ona sırtı ile dokunup ayaklarını yukarıya kaldırarak yatıyor. Ayrıca gözlemcinin, gözlemlerini yaparken yerli ufuğun konumunu göz önünde bulundurması da önemlidir. Gözlemci Mars’ın Perseus’un altında bulunduğu, yani Perseus’un Mars’ın üzerinde
göründüğünü yazdığı takdirde, büyük bir ihtimalle bunlar yerli ufuğa karşı bu şekilde yer alması demektir. Gözlemcinin Perseus’u Mars’ın üzerinde ve yerli ufuğa karşı görebileceği astronomik çözümün aranması doğaldır. Mesela Akdeniz bölgesi mümkün olabilir.
N.A. Morozov kendisi de bunu anlıyordu. Çünkü bulduğu çözümlerden biri, yani M.S.
1486 yılı çözümü tartışılırken, Mars N.A. Morozov’un saptadığı 1 Ekim 1486 tarihinde Aries’te değil, Gemini’de bulunduğu halde Mars ile ilgili hiçbir uyumsuzluk belirtmemişti.
Söylediklerimizi özetleyerek Mars’ın ya Aries’te ya da Gemini’de aranması gerektiği sonucuna varıyoruz.
## Merkür Libra’da Gösterilmiştir
Vahiy’de “Bakınca SİYAH BİR AT gördüm. BİNİCİSİNİN ELİNDE BİR TERAZİ VARDI. Dört yaratığın ortasında sanki bir sesin şöyle dediğini işittim: “Bir ölçek buğday bir dinara, üç ölçek arpa bir dinara. Ama zeytinyağına, şaraba zarar verme!” diye söylenir (Vahiy 6:5-6). Sinot çevirisine bakarsak “siyah at” diye söylenir, ancak Yunanca metninde “kara at” ifadesi vardır [542]. Herhalde, ışığı Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter, Satürn dâhil olmak üzere orijinal sayılan gezegenler arasında en sönük olan Merkür söz konusu. Merkür’ün, kelimenin tam anlamıyla gözle görülmez bir gezegen olduğu düşünülürdü. Ayrıca, Merkür Güneş’e yakın bulununca çoğunlukla gözle görülmez. Çünkü Güneş’in ışığı onu genelde “gölgeler”. Bunun için Merkür’ün konumu Orta Çağ döneminde çoğunlukla yanlış saptanmıştır.
Dinar Roma parasıdır. Zeytinyağı zaten yağdır. Sinot çevirisinde ELİNDE BİR TERAZİ VARDI diye söylenmişti. Yunanca metnine göre elinde ok, terazi tutuyor [542]. Vahiy’in tüm 6. dizesinde ticaretten konuşuluyor. Ayrıca, buğdayın ve arpanın fiyatları bile veriliyor. Merkür’ün ticaretin koruyucusu olduğu düşünülüyor.
Demek ki, Merkür Libra’da gösterilmiştir.
## Satürn Scorpius’ta Gösterilmiştir
Vahiy’de “Bakınca SOLUK RENKLİ BİR AT gördüm. BİNİCİSİNİN ADI ÖLÜMDÜ. ÖLÜLER DİYARI ONUN ARDINCA GELİYORDU. BUNLARA KILIÇLA, KITLIKLA, SALGIN HASTALIKLA, YERYÜZÜNÜN YABANIL HAYVANLARIYLA ÖLÜM SAÇMAK İÇİN YERYÜZÜNÜN DÖRTTE BİRİ ÜZERİNDE YETKİ VERİLDİ.” diye söylenir (Vahiy 6:8).
Sinot çevirisinde “soluk renkli bir at” diye söylenmiştir, Yunanca metninde ise “ölü yüzü gibi sapsarı”, “yeşilimsi” ifadeleri vardır [542]. Burada büyük bir ihtimalle korkunç Satürn gezegeni tarif edilmiştir. Üzerindeki ölüm adlı binici galiba Scorpius’tur. Orta Çağ döneminde Satürn’ün Scorpius’a düşmesinin çok korkunç bir belirti olduğu düşünülürdü.
Sinot çevirisinde “yetki verildi” diye söylenmişti, Yunanca metninde ise “ona” yerine “onlara” ifadesi ile karşı karşıyayız. Bu ifade bu ölüm çifti simgesine daha uygun düşer [544], 1. cilt, s.46-47, res.27.
Bu arada, N.A. Morozov Vahiy’in ünlü dört atını gezegenlerle özdeşleştiren ilk araştırmacı değildi. Özdeşleştirme ile ilgili böyle fikirler çoktan ortaya çıkmıştı. Mesela E. Renan bundan söz ediyordu [725], s.353. Ona göre kızıl renkte at Mars (bu fikri doğru), siyah renkte at Merkür (bu fikri de doğru), beyaz renkte at Ay (bu fikri yanlış) ve soluk renkte at Jüpiterdir (bu fikri de yanlış).
E. Renan son iki fikrine (özdeşleştirmesine) bir türlü kanıt göstermemişti. Ve gördüğümüz gibi, bunlar gerçekten Vahiy’in tariflerine hiç de uymamaktadır. Mamafih, E. Renan bu astronomik bilgiler bazında Vahiy’i tarihlemeye çalışmamıştı bile.
## Güneş Virgo’da Gösterilmiştir, Ay İse Virgo’nun Ayaklarının Altındadır
Vahiy’de “GÖKTE olağanüstü bir belirti, GÜNEŞE SARINMIŞ BİR KADIN GÖRÜNDÜ. AY AYAKLARININ ALTINDAYDI, BAŞINDA ON İKİ YILDIZDAN OLUŞAN BİR TAÇ VARDI.” diye söylenir (Vahiy 12:1).
Burada galiba genel Orta Çağ tarzında gösterilmiş olan yıldızlı göğün tasviri ile karşı karşıyayız.
Güneşin Virgo takımyıldızında olduğu belirtiliyor. Kaydedelim ki, Virgo ekliptikteki tek dişi takımyıldızıdır. Virgo’nun ayaklarında Ay’ın olduğu belirtiliyor. Virgo’nun başının tam üstünde, başucuna doğru, on iki yıldızdan oluşan taç (çelenk) olan ünlü Coma Berenices (Berenices'in Saçı) takımyıldızı bulunmaktadır. Yıldızlı göğün her haritasında Coma Berenices takımyıldızında ünlü küresel yıldız kümesi olan “Diademi”yi, yani Tacı görebilmemiz mükemmeldir. Çağdaş numaralamaya göre numarası 5024/М53.
Vahiy’de on iki yıldızdan oluşan taç söz konusu. Yıldız haritalarında küresel yıldız kümesini gösteren standart sembolünün çevre hattına göre yerlerini alan tam 12 yıldızdan oluşan taç olması ilginçtir. Mesela [293]’deki haritalara bakınız.
Demek ki, Güneş Virgo’da, Ay ise Virgo’nun ayaklarındadır.
## Venüs Aslan’da Gösterilmiştir
Vahiy’de “GALİP GELENE...ONA SABAH YILDIZI VERECEĞİM” (Vahiy 2:26).”
diye söylenir (Vahiy 2:26). İyi bilindiği gibi, Venüs’e Orta Çağ döneminde sabah yıldızı denirdi. Burç takımyıldızlarından “en çok galip geleni” elbette Aslan takımyıldızıdır. Burada Aslan’a “galip gelen” denmesinin Vahiy’den kaynaklanması ile karşı karşıyayız: “İşte, Yahuda oymağından gelen ASLAN, Davutun Kökü GALİP GELDİ. Tomarı ve yedi mührünü O açacak” (Vahiy 5:5). Vahiy’in metninden sonuçta kazanmış olanın, galip gelenin Aslan olduğu net olarak görülüyor.