Anatoliy T. Fomenko
ANTİKÇAĞ ORTA ÇAĞ'DIR

Suretlerin tespit edilme yöntemleri. “Eski” ve Orta Çağ hanedanlarının özdeşleşmesi.
M.S. XIII. yüzyıldaki Truva Savaşı. Yunan-Roma tarihinde kronolojik oynamalar. XII. yüzyıldaki İncil olaylarının XI. yüzyılın tarihine yansıması.

BÖLÜM 7.
İKİNCİ ROMA İMPARATORLUĞU X-XIII. YÜZYILLARDAKİ KUTSAL ROMA İMPARATORLUĞU'NU VE XIV-XVII. YÜZYILLARDAKİ HABSBURG İMPARATORLUĞU'NU KAPLAMAKTADIR. 1053 YILLIK VE 1400 YILLIK OYNAMALAR.

2. X-XIII. YÜZYILLARDAKİ İMPARATORLUK. X. YÜZYILDAKİ SAVAŞ İLE “ANTİK” TRUVA SAVAŞI = TARQUİNİUS SAVAŞI = GOT SAVAŞI ARASINDAKİ PARALELLİK.

# 9b. X-XIII. YÜZYILLARDAKİ İMPARATORLUK. KADIN HÜKÜMDAR MAROZİA “ANTİK” KAHRAMANLAR LUCRETİA, YULİA MAESSA VE AMALASUNTA’YA UYMAKTADIR. Burada güya X. yüzyıl dönemini, yani X-XIII. yüzyıllardaki Kutsal Roma İmparatorluğu’nun başlangıcını araştıralım. Skaliger vakanüvislerinin, XIII. yüzyıldaki savaşın hayalet suretini, yani “antik” Truva Savaşı’nın orijinalini buraya yerleştirdikleri ortaya çıkmaktadır. X. yüzyıldaki (güya İtalyan Roması’nda ortaya çıkan) Roma olaylarının Truva = Tarquinius = Got Savaşı ile paralelliğini kısaca tarif edelim.

Güya 931-954 yılları arasındaki dönemin süresi 23 yıla eşittir. Bu süre güya VI. yüzyıldaki Got Savaşı’nın devam ettiği 17 yıla yakındır. Söz konusu olan 535-552 yıllarıdır. Tarquinius = Got Savaşı’nın tarihinde “kadın efsanesi” önemli bir yer tutmaktadır. Burada ya güya M.S. VI. yüzyıldaki Amalasunta ya güya M.Ö. VI. yüzyıldaki Tullia-Lucretia ya da M.S. III. yüzyıldaki Julia Maesa söz konusudur.

Bu   konunun   sureti   güya   M.S.   X.   yüzyılda   yaşayan   Roma  kadın   hükümdarı Marozia’nın hikâyesidir. Titus Livius’un, Tullia’nın İKTİDARI SEVDİĞİNİ özellikle vurguladığını hatırlatalım [482]. Tarquin’i Roma’da iktidarın ele geçirilmesine Tullia itmişti. Bugün M.S. X. yüzyıla ait olduğu düşünülen vakayinameler Marozia’nın İKTİDARI fazla SEVDİĞİNDEN bahsetmektedirler. Bununla ilgili şöyle bilgiler vardır: “X. İoannes’ten sonra iki önemsiz Papa gelmişti. Her ikisinin O NOKTADA HER ŞEYE KÂDİR OLAN MAROZİA’NİN FAVORİTLERİ olduğu şüphesizdir” [196], 3. cilt, s.240.

Bu, büyük ihtimalle “antik” Amalasunta’nın = Julia Maesa’nın suretidir. Amalasunta’nın, oğulları Gotlar Amalareiks’i ve Atalareiks’i tahta çıkardığını hatırlatalım. X. yüzyılda ise Marozia iktidarı oğlu XI. İoannes’e, sonra da iki favoritine vermişti. Amalasunta’nın = Julia Maesa’nın “antik” zamanlarında olduğu gibi, “kendisi (yani Morozia’nın kendisi A.F.) fiilen ŞEHRİN (Roma’nın – A.F.) PAPALARI TAYİN ETME YETKİSİNE SAHİP DÜNYEVİ KADIN HÜKÜMDARIYDI... GEREK KİLİSENİN GEREKSE ROMA’NIN BİR KADININ ZULMÜNÜ GÖRDÜĞÜ ZAMANLAR GELMİŞTİ.” [196], 3. cilt, s.240.

# 10b. X-XIII. YÜZYILLARDAKİ İMPARATORLUK. İTALYA’NIN X. YÜZYILDAKİ KRALI HUGUES VE “ANTİK” GURURLU TARQUİN. İkbalperest Tullia’nın eşi olan “antik” gururlu Tarquin’in güya M.S. VI. yüzyıldaki GOTLARI ve M.S. XIII. yüzyıldaki Hohenstaufen hanedanını kapladığını görmüştük. Herhalde Marozia’nın eşi, İtalya kralı HUGUES da aşağıya doğru 333 yıllık oynamadan sonra HOHEN(staufen)ler’in hayalet yansımasıdır. “Antik” Titus Livius’un Gururlu Tarquin’e ve eşi Tullia’ya olumsuz yaklaştığını hatırlatalım. Bugün M.S. X. yüzyılda olduğu düşünülen vakanüvisler Hugues’e benzer,  düşmanca  tutum  göstermektedirler.  Kral  Hugues  ile  ilgili  şunlar  yazılmaktadır: “HAİN, ÇIKARCI ve duygusal entrikacıdır. Cesur ve vicdanın ne olduğunu bilmeyen, İtalyan krallığını genişletmek için son derece NAMUSSUZ YOLLARA başvurmaya hazır olan biridir” [196], 3. cilt, s.241. Kadın hükümdar Morozia ile ilgili şunlar bildirilmektedir: “İKBALPEREST  Marozia...  Hugues’e,  evlilik  teklifi  ve  Roma’ya  sahip  olma  önerisi  ile elçiler göndermişti... Senatrix ve patricia unvanının yerine kraliçe unvanını almak fikri SINIRSIZ İKBALPERESTLİĞİNİ okşuyordu” [196], 3. cilt, s.243.

# 11b. X-XIII. YÜZYILLARDAKİ İMPARATORLUK. “KADININ HAKARETE UĞRAMASI” HAKKINDAKİ EFSANE. Truva = Tarquinius = Got Savaşı’nda, kolaylık sağlamak  amacıyla  “kadının  hakarete  uğraması”  hakkındaki  efsane  dediğimiz  konunun önemli bir yer tuttuğunu hatırlatalım. Mesela, Truva Savaşı’ndan bahsederken “Truvalı Helen’in zorla ırzına geçilmesi” söz konusudur. Tarquinius Savaşı’nda Lucretia’nın zorla ırzına geçilmesi olayı yer almaktadır. Güya VI. yüzyıldaki Got Savaşı’nda ise kraliçe Amalasunta’nın hakarete uğraması ve hapishaneye atılması yer almıştır. Titus Livius’a göre, ihtilal, kralların kovulması ve Roma’da Cumhuriyetin kurulması “kadının hakarete uğramasının” dolaysız sonuçları idi. Bütün bu şema bugün X. yüzyılda olduğu düşünülen vakayinamelerde yer almaktadır.

Burada AYNI konu ile karşılaşıyoruz: Evlenme töreni sırasında “kadına hakaret edilmiştir.” Bununla ilgili şunlar bildirilmektedir: “Vakanüvisler (Marozia ile Kral Hugues arasındaki – A.F.) bu şaşırtıcı evlilik töreni sırasında düzenlenmiş olan şenliklerden bahsetmeden  geçmektedirler...  AMA  ROMA’DA  BİRDENBİRE  ORTAYA  ÇIKAN İHTİLAL HUGUES’İN İMPARATORLUK TACINI GİYMESİNİ İMKÂNSIZ HALE GETİRMİŞTİ... (“antik” Gururlu Tarquin’in sureti olan – A.F.) Hugues yakın ve mutlak zaferinden emin bir şekilde KİBİRLİ hükümdar rolünü üstlenmişti: Soylu Roma insanlarını hor görerek onlara karşı kibirli davranır olmuştu.” [196], 3. cilt, s.245. X. yüzyıldaki kral Hugues’in, “antik” Tarquin gibi Roma’da YABANCI olduğunu kaydedelim.

Sonra, Kral Hugues “kendi yoluna engel olarak çıkan, ANNESİNİN EVLİLİĞİNE DÜŞMANCA BAKAN genç üvey oğlu ALBERİCH’E MÜTHİŞ BİR ŞEKİLDE HAKARET ETMİŞTİ [196], 3. cilt, s.245. Demek ki, Alberich Tarquinius Savaşı’nın kahramanı olan “antik” Valerius’un suretidir. Hatta isimleri bile benzemektedir: B harfinin V harfine dönüşmesinin ve tam tersinin mümkün olduğunu göz önünde bulundurursak, ALBERİCH = VALERİUS. Demek ki, Kral Hugues Alberich’e “kadın vasıtasıyla” “muazzam bir hakarette bulunmuştu.” (Hugues’in sureti olan) Tarquiniuslar’ın “antik” soyunun da, Tarquiniuslar’dan biri Lucretia’nın ırzına geçtiği için (Albrech’in sureti olan) Valerius’a “kadın vasıtasıyla” “muazzam bir hakarette bulunduğunu hatırlatalım. Her iki versiyonda-surette iktidar mücadelesinin cinsel yönü vurgulanmaktadır.

Bugün  X.  yüzyılda olduğu  düşünülen  konunun  ayrıntıları  şöyledir:  “Hain  Hugues fırsatı bulur bulmaz... ALBERİCH’TEN... KURTULMAYA KARAR VERMİŞTİ. Annesi tarafından üvey babasının hizmetçiliğini yapmaya zorlanmış olan delikanlı bir gün kralın eline kararlı bir beceriksizlikle su dökmeye başlamıştı... VE KRAL ONUN YÜZÜNE VURMUŞTU.” [196], 3. cilt, s.245.

# 12b. X-XIII. YÜZYILLARDAKİ İMPARATORLUK. ROMA’DA X. YÜZYILDA ORTAYA ÇIKMIŞ OLAN AYAKLANMA KRALLARIN “ANTİK” TARQUİNİUS SAVAŞI’NDAKİ KOVULMALARINA UYMAKTADIR. Tarquinius Savaşı’nın tarihine tekrar dönüldüğünde, Titus Livius’a göre, kadına hakaret edilmesinin ardından Roma’daki isyanın ve ayaklamanın patladığını hatırlatalım. Hemen hemen AYNISI X. yüzyılda da ortaya çıkmaktadır. “İNTİKAM ARZUSUYLA DOLUP TAŞAN ALBERİCH,... ROMALILARI ÇAĞIRIP, bir kadına itaat edip kendilerine hükmetmesine izin vererek nasıl inanılmaz bir aşağılanmaya uğradıklarını anlattığı KONUŞMASI İLE ONLARI CANLANDIRMIŞTI.” [196], 3. cilt, s.245.

Artık öğrenmiş olduğumuz gibi, “antik” Livius, Tarquiniuslar Romalı değil yabancı oldukları için “barbar iktidarlarının” Roma için yüz kızartıcı olduğunu vurgulayıp benzer durumu tarif etmektedir. Sonra, X. yüzyılda şunlar yer almıştı: ROMALILAR ÖFKENİN DORUKLARINA ÇIKMIŞLARDI... HALK SİLAHLARI ALIP HUGUES’İN ve MOROZİA’NIN bulundukları Sant Angelo Kalesi’ni ELE GEÇİRMEYE KOŞUVERMİŞTİ. Hücuma dayanma ümidini kaybeden KRAL kaçmaya KARAR VERMİŞTİ” [196], 3. cilt, s.245. Herhalde bu, “antik” Livius’un, Tarquinius krallarının Roma’dan kovulması olarak tasvir ettiği olaydır. (Hem X. yüzyıldaki hem de Titus Livius’a ait olan) her iki versiyon- surette, Kral Hugues, yani “antik” Kral Tarquinius Roma’da ayaklanma sırasında öldürülmemiş ve selameti kaçmakta bulmuştu.

Bu olayların ilginç ayrıntıları şöyledir: “(Kral Hugues – A.F.) KAÇAK kadırga kölesi gibi duvardan ip yardımıyla inmişti. ACELEYLE ORDUSUNUN KAMPINA YOLLANMIŞTI”   [196],   3.   cilt,   s.245.   “Antik”   Titus   Livius   kovulmuş   olan   Kral Tarquinius’un ordusunun ROMA’NIN DIŞINDA bulunduğunu bildirerek hemen hemen aynısını anlatmaktadır. X. yüzyılda Kral Hugues “EŞİNİ VE İMPARATORLUK TACINI... KAYBEDİP... ordusu ile birlikte ONURSUZCA geri çekilmişti” [196], 3. cilt, s.245.

Karşılaştırdığımız her iki versiyon-surette, bu olay Roma‘daki kral döneminin SONUNUN alametidir. Bu arada, Titus Livius’a göre, “antik” Valerius, Brutus ile birlikte Roma’da  fiilen  hükümdar  olmuştur.  AYNISINI  X.  yüzyılda  görüyoruz.  Burada ROMALILAR “bir hamlede HEM KRALDAN HEM İMPARATORDAN HEM DE PAPA’NIN DÜNYEVİ İKTİDARINDAN KURTULMAYI BAŞARARAK ŞEHRİN BAĞIMSIZLIĞINI SAĞLAYABİLMİŞLERDİ [196], 3. cilt, s.245. “Antik” Livius’a göre, bu tam olarak Roma Cumhuriyeti’nin başlangıcıdır. Burada karşılaştığımız paralellik oldukça açıktır.

Sonra, “Alberich’in Roma kralı olacağı ilan edilmişti... Onun ilk niyeti annesini (Morozia’yı – A.F.) hapishaneye atmak idi. TAM OLARAK AYNISININ Got Savaşı’nda ortaya çıktığını hatırlamamız yerinde olur. Yani, Kraliçe Amalasunta HAPİSHANEYE ATILMIŞTI, ayrıntılar için yukarıya bakınız. F. Gregorovius gayet doğru bir şekilde, “Bu İHTİLALİN demokratik temelleri vardı ve ROMA BİR SOYLULAR CUMHURİYETİNE DÖNÜŞMÜŞTÜ.” diye vurgulamaktadır [196], 3. cilt, s.245. Bu, Titus Livius’a göre, tam olarak “antik” CUMHURİYETİN DOĞUŞUDUR.

Devam edelim. “932 yılındaki devrim, SOYUNUN... VE ROMALI (! – A.F.) OLMAYAN EŞLERİNİN GÜCÜNE DAYANMAKTA OLAN KADININ YASADIŞI İKTİDARINI ORTADAN KALDIRMIŞTI” [196], 3. cilt, s.245. “Antik” Titus Livius tam da bundan bahsetmişti: Romalılar topraklarına gelen yabancı Tarquinius’un ve iktidarı seven karısı Tanaquil’in iktidarını ortadan kaldırmışlardı. Hayalet X. yüzyılda, Tarquinius Savaşı ile olan bu paralelliğin devamını şöyle görüyoruz: “ROMALILAR HUGUES’İN KOVULMASINI (yani Titus Livius’a göre kralların kovulmasını – A.F.), BUNDAN SONRA NE KRAL NE DE İMPARATOR, HİÇBİR YABANCININ HÜKÜMDAR OLMASINI KABUL ETMEYECEKLERİNİ VE KENDİLERİNİ YÖNETENLERİN MİLLİ OLMASI GEREKTİĞİNİ İLAN ETMEK İÇİN BİR ARAÇ OLARAK KULLANDILAR.   ROMA ÖZGÜR VE LAİK BİR DEVLET HALİNE GELMİŞTİR.” [196], 3. cilt, s.246.

“Titus Livius’un antik Roması’nda” olduğu gibi X. yüzyıldaki Orta Çağ Roması’nda da Cumhuriyet senatosu “yeniden doğmaktadır.” “IX. ve X. yüzyıllarda yaşayan tarihçilerde ve bu döneme ait olan belgelerde SENATONUN ADINA SIKÇA RASTLANDIĞINI beklenmedik şekilde öğreniyoruz. İMPARATOR VE AUGUSTUS UNVANLARININ YENİDEN  ORTAYA  ÇIKTIĞI  VE  İMPARATORLARIN  KONSÜLLÜĞÜNÜN  BİLE GERİ DÖNDÜĞÜ (tam da “antik” Roma’da olduğu gibi – A.F.)     ROMA İMPARATORLUĞU’NUN YENİDEN KURULMUŞ OLDUĞU ANDAN BERİ, ESKİ GÜNLERE DAİR ANILAR YİNE CANLANMIŞTI... SENATO KELİMESİ konsey yasalarında rastlanacak kadar SIK KULLANILAN BİR KELİME İDİ.” [196], 3. cilt, s.247.

Dolayısıyla, bazı tarihçilerin Orta Çağ Roması’nda “senatonun etkin bir şekilde var olduğunu” inkâr etmeleri boşunadır. BÜTÜN “ANTİK KURUMLARIN” ORTA ÇAĞ ROMASI’NDA TÜM VARLIKLARIYLA BULUNDUKLARINI GÖRÜYORUZ. Üstelik bugün bizi inandırmaya çalıştıkları gibi “bulanık anılar” şeklinde değil, Roma iktidarının gerçek yapıları şeklinde. Geriye kalan tek sorumuz, hangi Roma’nın söz konusu olduğu konusundadır. Birçok kez söylemiş olduğumuz gibi, burada büyük ihtimalle ya Bosporus’taki Yeni  Roma’dan  ya  da  Kral  Aeneas’tan  sonra  yaşayan  Romus  ve  Romulus  tarafından kurulmuş olan Rus-Orda’daki Roma’dan bahsedilmektedir. Ama herhalde XVI. yüzyılın sonuna kadar var olmayan, İtalya’daki Roma söz konusu değildir. En azından başkent olarak.

# 13b. X-XIII. YÜZYILLARDAKİ İMPARATORLUK. X. YÜZYILDA YAŞAYAN ALBERİCH “ANTİK” VALERİUS’A UYMAKTADIR. Titus Livius’a göre, “antik” Roma Cumhuriyeti’nin en başında Romalıların önderi P. Valerius konsül olmuştu. Tam olarak aynısını X. yüzyılda görüyoruz: Romalılar Alberich’e tüm iktidar haklarını sunuyorlar. “ROMALILAR KENDİSİNE (yani Alberich’e – A.F.) ÖMÜR BOYU KONSÜLLÜK YETKİSİNİ SUNMUŞLAR VE ALBERİCH’İN YENİ ROMA CUMHURİYETİ’NİN (! – A.F.) SINIRLARININ İÇİNDEKİ DAHA GENİŞ HAKLARINI “TÜM ROMALILARIN SENATÖRÜ UNVANI” İLE” BELİRTMİŞLERDİ [196], 3. cilt, s.250. Yukarıda sözü geçen bütün olaylar neredeyse kelimesi kelimesine “antik” Titus Livius’un versiyonuna uymaktadır.

# 14b. X-XIII. YÜZYILLARDAKİ İMPARATORLUK. ALBERİCH’İN HÜKÜMDARLIĞININ X. YÜZYILDAKİ SONU. OĞLU OCTAVİANUS İKTİDARA GELMİŞTİR. “ANTİKÇAĞ’DA” BU OLAYLAR JÜL SEZAR’IN HÜKÜMDARLIĞININ SONU VE ÜVEY OĞLU OCTAVİANUS AUGUSTUS’UN İKTİDARA GELMESİ İLE UYUŞMAKTADIR. O dönemde önemli bir rol oynayan Yunanlı Helen motifi Truva Savaşı’nda belirgin bir biçimde göze çarpmaktadır. X. yüzyılda vakanüvisler Alberich’in Yunanistan ile ilişkilerini ayrıca vurgulamaktadırlar. “Alberich’in YUNAN PRENSESİ İLE EVLENMEK konusundaki “umutlarının gerçekleşmediği” kaydedilmektedir. “Yunanlıların başarıları onları günden güne Roma’ya daha çok yaklaştırmaktaydı.” [196], 3. cilt, s.255. “Alberich’in biyografisinin” kovulmuş olan Kral Hugues ile savaş, Roma’nın kuşatılması vb. gibi sonraki olayları, “antik” Titus Livius’un tarifindeki Tarquinius Savaşı’nın tarihinden alınan ilgili olaylara hemen hemen özdeştir. Tüm paralelliklerden bahsedilmesi fazla yer alacağı için ve paralelliğin genel görünümü artık yeterli derecede anlaşılmış olduğu için bu bilgileri geçelim.

Alberich’in X. yüzyıldaki döneminin ardından oğlu OCTAVİANUS DÖNEMİNE geçilmişti.  İkinci  Roma  İmparatorluğu’nda  Alberich’in  suretinin  Jül  Sezar  olduğunun şüphesiz olduğunu kaydedelim. X. yüzyıl konusunda şunlar bildirilmektedir: “Alberich ölünce onun  devlet  iktidarı  GENÇ  OĞLUNA  GEÇMİŞTİ...  Bu  “senatöre”  (Alberich’e  –  A.F.) ORTA ÇAĞLARDA YAŞAYAN BÜTÜN ROMA VATANDAŞLARI ARASINDA EN SAYGIN YERLERDEN BİRİNİ AYIRMAK ZORUNDAYIZ. Alberich’in ismi ile İTALYA’NIN O DÖNEMİNİN ŞÖHRETİ kopmaz bir şekilde bağlanmıştır... Romalı olmaya layık olup döneminin “Büyük Adam”ı  (! – A.F.) unvanını tümüyle hak etmişti... Alberich’in soyu kendisi ve OĞLU OCTAVİANUS ile birlikte sönmemişti.” [196], 3. cilt, s.270. Aşağıda göreceğimiz  gibi,  güya  X.  yüzyılda  yaşayan  Octavianus,  İkinci  İmparatorluktaki  ünlü Octavian Augustus’u kaplamaktadır.